20.Bölüm ☀ Final.

198 13 0
                                    


İNTİHAR SÜSÜ

Final.


1 sene sonra.

Güldüm.

''Sana söylemiştim, bu film rezaletti.''

Yol boyu kiremit rengi duvarlardan örülü güzel panellerin hemen önlerinde biriken papatyalar, orada oturan insanlar tarafından yerlere serilmişti. Kaldırım, daha sabahleyin yağan yağmur yüzünden hala ıslak iken Kuzey'in kaşlarını düşürüp, suratıma bakmasının ardından bir Mercedes tam dibimizden geçiyordu. Kırmızı renkli Mercedes, kornaya var gücüyle basıyorken, onu son anda fark etmiştim. Saçlarım, rüzgârın ve bir anlık refleksim ile dönmemin etkisiyle suratıma çarpmışken, ölüme bir adım kala belimde bir el hissettim.

Önce her yer bir anda kararmıştı. Temiz, siyah bulutların esaretinden kurtulan gökyüzü ve bu gökyüzünün altında acılar içinde çığlık atan insan sesleri... Beynimdeki sesler gitmişti. Birazdan kırmızı renkli bu araba bana çarpacak ve beynim, yaşayacağı bu travmanın etkisiyle ölüm ile sonsuzluğa bir randevu alacaktı. Tam o sırada Kuzey, beni kendisine çekmişti.

Saçlarım onun omuzlarına tel tel dökülmüşken, burnum boyun girintisine yaslandı ve gözlerim anın refleksiyle kocaman açıldı. Başımı kaldırıp gözlerine baktığımda ise bana attığı bakış, hiç adil değildi.

''Ölecektin.'' dedi yavaşça. Kurumaya yüz tutmuş dudaklarının arasından dökülen harflere baktım. Sanki hepsi birer cinayeti anımsatıyordu.

''Evet.'' dedim gülerek. ''Hayatımı kurtardın.''

Peki ama nasıl? Öleceğime bu kadar eminken, Tanrı gökyüzünden bir işaret gönderip, bunu nasıl durdurmuştu? Belki de her şey bir saniyeyle olmuştu. Ben bir saniye daha geç yola atlasaydım ya da Kuzey beni bir saniye fark ile kaçırsaydı, şu an ölmüş olacaktım.

Bordo renkli paltomun kuşağını sıkarken, Kuzey de nefesini gürültüyle dışarıya bıraktı.

''Film diyorduk?'' dedi. Rahatlamış bir edayla, üzerindeki deri ceketini düzeltti.

''Ah evet, film... Bence güzel değildi. Bilmiyorum, sinema ile aram olduğu pek söylenemez.''

''Katil planını güzel kurgulamıştı ama itiraf et.'' kaşlarını havaya kaldırdı ve onay istercesine yüzüme baktı. Bir an durdum ve yolun kenarında dikilen, elinde çiçek buketi tutan çocuğa baktım. Ardından Kuzey'e...

İzlediğimiz film, vizyona yeni girmiş bir filmdi ve bir katille kurbanın aşkını anlatıyordu. Klasik polisiyeden belki de çok uzaktı ama sonu güzel bitiyordu.

''Orası öyle.'' deyip omuz silktim. ''Neyse, nereye gidiyoruz?''

Eylül'ün yirmisiydi ve hava oldukça serindi. Kuzey, üzerine giyindiği siyah deri ceketinin fermuarını her zamanki gibi kapatmıştı. Soğuk havaları sevmiyordu. Elini ceplerine sıkıştırırken, tarçın renkli elbise kombinlerinin bulunduğu bir vitrinin önünden geçiyorduk. Dışarıda yollara serilmiş çiçekler, neşeyle yürüyen insanlar ve güzel tatlı bir esinti vardı.

Hayat çok güzeldi...

''Seni eve bırakıyoruz, sonra ben kaçıyorum.''

''Nereye?''

''Küçük bir işim var.''

''Küçük bir iş demek...'' güldüm. ''Bu küçük işin, kadınlarla günah dolu bir gece geçirmek olabilir mi?''

İntihar Süsü.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin