Kelepçe

80 20 1
                                    

Uçaktan inecekleri esnada linda çok gergin görünüyordu.
J " Rahatla Linda, her şey yolunda."
L " Kimse bizi tanımayacak diyorsun doğru mu?"
J " Sadece yürü ve etrafa gülücük at. Kimse seni tanımayacak."
Turnikelerden geçtileri anda garip bir olay olduğunu anlamıştı Linda.
L " Neden herkes bana bakıyor?"
J " Dur!"
Herkesin içerisinde durmuş bekliyorlardı. Etraftaki tüm insanlar durup onlara bakıyorlardı. Tam o esnada Jason elini kaldırdı. Kader değiştirme ritüelini başlatmıştı. Ritüel tamamlanıp ellerini yere indirdikten sonra linda bir cevap bekliyordu.
L " Az önce yaptığında neydi?"
Kalabalıktan çıkıp onlara doğru gelen bir adam dikkatini çekmişti. Başka kimse hareket etmiyor ve sadece izliyordu. Adam onlara doğru gelip karşılarında durdu. Elini ona uzattı. Elinde bir kelepçe duruyordu. Linda kelepçeyi eline aldı. Sonra tekrar Jason'a baktı.
Bir kaç damla göz yaşının yanağına düşüşünü hissetti.
L " Neden?"
J " Sen bir canavarsın Linda."
L " Ama beni bundan kurtaracağını söylemiştin."
J " Seni kurtarmanın bir yolu yok. Ne yaparsam yapayım gelecekte yapacaklarına çözüm bulamadım. Hadi tak kelepçeleri."
L " Bana yalan söyledin ve hala söylemeye devam ediyorsun. Lanet olsun! Sana güvenmiştim."
J " Sadece bazı şeylerin yoluna girmesini istiyorum."
Linda kontrolü kaybetmişti. İstemsiz bir şekilde kelepçelere ellerini geçirmişti.
L " Demek güçlerini benim üzerimde kullanıyorsun."
J " Çünkü gözlerinde kaçma isteği görüyorum. Vurulmanı istemiyorum. Bir gün çıkacaksın oradan ve seni almaya ben geleceğim."
L " Bana niye iyi olma şansı tanımıyorsun?"
J " Senin içinde saf kötülüğü görüyorum Linda. Senin problemlerine çözüm bulsam bile sen kötülük yapma yolunu bulacaksın."
L " Lanet olsun! Keşke orada kalsaydım. Sana inanmak gibi bir aptallığı neden yaptım ki?"
İki polis memuru onlara doğru yaklaştı.
L " Sen de benimleydin. Seni de tutuklamaları lazım."
J " Ha, evet. Ben o işi ayarladım."
Polisler Linda'nın sağına ve soluna geçip kollarından tuttular.
J " Bir gün görüşeceğiz dostum. O zamana kadar kendinle barışmalısın."
L " Ya kafamdakiler? Onlardan kurtaracağına söz verdin."
J " Peter hariç. O senin hatandı."
Kolundaki saatine baktı.
J " Memur arkadaşlar onu götürebilirsiniz."
Polisler onu götürüyorlardı. Linda son kez arkasına dönüp baktı yaşlı gözleri ile. Jason neden böyle yapmıştı, neden onu teslim etmişti hiç bir bilgisi yoktu. Ama bu yaşadığı gizemli olayların sonunun bu şekilde bitmesini hayal etmemişti.
Jason hava alanından dışarıya çıktı. Dışarıda onu bekleyen bir araba duruyordu. Adamın biri arabanın başında bir pankartla bekliyordu.
" Dünyanın en tatlı yazarı minnoş jason"
Jason durup pankarta baktı sonra tutan adama döndü.
J " Buna gerek var mıydı?"
B " Belki bir beş dolar bahşiş atarsın diye düşündüm."
J " Demek artık yardımcım olarak devam edeceksin hayatına."
B " Benim kaderim bu. Çok tatlı yazarımızın çok billmiş Bill' i."
J " Demek adın bill."
B " Evet billdin"
J " Adınla ilgili iğrenç espriler yapmaya devam edecek misin?"
B " Beş dolara susarım."
J " Şimdi ne yapıyoruz?"
B " Senin için hazırladığım malikanene gidiyoruz. Artık orada beraber mutlu bir hayat yaşayacağız."
J " Yazar olduğumu biliyorsun değil mi?"
B " Evet, en başından beri."
J " O zaman seni sonsuza kadar susturabileceğimi de az çok tahmin ediyorsundur."
B " Ah! Sustum. Beş dolar vermemek için büyüye baş vuruyorsun. Bencil yazar."
J " Bin şu arabaya kahrolası. Nerdeymiş bu malikane gidip bir görelim."
B " Havuzu bile var."
J " O havuza girmen yasak haberin olsun."
B " Joel' İ öldürmüşsün. O adamı fena dolandırmıştım."
J " Bunları konuşmak istemiyorum. Çok Harika planlarım var. Gidelim bir an önce."

KONFÜZYON (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now