7. Bölüm: "Alâ"

28 6 4
                                    

🎤Onurcan Özkan- Yaramızda Kalsın.

🌵

Bekleyin beni, gelecegim ve sizi yenecegim. Üstüme tüneyip yüregimi satmamı isteyen ruhlar, bekleyin ben zaferi kutlayacagım. Ben ellerimle yüregimi toparlayacagım. Paramparça ettigim, çocuklugum ayaklarımın altında can çekişirken, yüreyecegim. Beyaz sayfama en güzel kelimeleri sıgdıracagım, aştıgım yolları, gittigim ovaları yazacagım. Belki de sana ithaf ettigim bir dize şiir sıkıştıracagım. Dilimle sana sancı çektirdiklerimi bu kez kalbimle dökecegim mısralara. Sana bakarken, yaşadığım dünyayı yazacagım. Sevgilim seni yazacagım. Çünkü, Çünkü en güzelini yazacagım. Sevgilim en güzeli sensin. Senden alâsı yok.

Bir insan ne kadar kaybederse hayata veda eder yahut insan ne kadar acı çekerse alışır. Ben hiç alışamayacaktım, alışmak istemiyordum, alışacagım kadar acı çekmek istemiyordum. Acı çekmeye bagımlı bir bedenim var ve yüksek dozda ölmesi kaçınılmazdı. Benim ölümüm belki ruhumu feraha erdirir belki çocuk yanımı ellerinden tutar lunaparka götürürdü. Ama Baranın ölümü, lunaparkı başıma yıkardı. Baranın ölümü en sevdiğim şarkının birden kesilmesi, bomboş bir odanın içinde anlamsızca müzigin devamını duymaya çalışmak gibiydi. Boş yere çırpınmak gibiydi.

Kalbim boş yere çırpınıyor sanırsam, çünkü Baran ölmüştü.

Bizim hikayemiz böyle bitmemeliydi.

Biz bir hikayeyi hak ediyorduk.

Baran, Ömerin üstünde öylece dona kalırken, kan akıp yolunu bulmuş toprağı suluyordu. Ömer yaptıgının bilincine yeni varmışçasına gözlerini kırpıştırdı. Abim attığı adımda dona kalmış, Bilal düştügü yerden şok olmuş gözlerle bakıyordu. Ömer elindeki bıçağı kanayan yerden çıkarırken, fevri ve aceleyle hareket ediyordu bu sırada bıçagın keskin yüzü Baranı yaralamayı bırakmamış ve koluna da kesik atmıştı.

Ömer üstündeki Baranı itti, sırt üstü düşmesini sagladı. Ayaklanırken aldıgı darbelerden mi bilinmez sarsak adımlarla, bir iki adım geri attı.

"Lan naptın!" konuşup kendine gelen ilk kişi Bilal oldu.

"Ben birşey yapmadım." elinde ki çakının ucundan Baranın kanı damlıyordu. Gözleri kanlara takılı kalmıştı.

"Naptın sen!" Bilalin sorusuna kimsenin verecek bir cevabı yoktu. Bilal ayaklanırken aldıgı darbelerden zor yürüyordu kardeşinin koluna ellerini geçirip çekiştirmeye başladı. Onlar üç kardeş geldikleri gibi giderken biz üç bilinmez bir sonuç elde edemiyorduk. Baranın, kanlı gömleğinden bakışlarımı ayırıp, bedenine çevirdim.

Bedeni kuvvetli bir şekilde inip kalkıyordu. Nefes alıyordu. Baran yaşıyormuydu, ama abim o böyle kanadıgında ölmüştü. Baran yaşıyordu ama, Allahım Baran yaşıyordu.

Yaralı dizlerimin üstünde Barana dogru yaklaştım, bir eli kanayan karnındaydı, diger eli boşlukta sahibini arıyordu. Ellerimi nereye katacağımı bilemedim, gözlerim bulanıktı bu yakıcı gözyaşları önümü görmeme müsade etmiyordu. Ellerimi saçlarına daldırıp başını dizime yasladım. Göz yaşımdan asi olan bir damla Baranın suretinde yayılırken konuştum. "Baran?"

Söyleyeceğim dilimden düşen tek şey onun ismi degilmiydi zaten. ben onun karşısında acizdim.

"Baran? Ölmedin dimi?" kelimelerim hıçkırığımın ardına saklanmış ortaya çıkmak için nazlanıyordu. "Baran konuş benimle bak nefes bile alıyorsun. Ferhat abim hic nefes alamamıştı. O da böyle çok kanamıştı. Ama sen yaşıyorsun dimi?" ellerim titrerken, yüzüne yaklaştırıp sert yanaklarına yasladım soguk avuçlarımı. Kara bulutlar etrafımıza üşüşmüş bizi çepe çevre sarmıştı. Müsade etmiyorlardı güneşi görmemize.

BERFU-BARANWhere stories live. Discover now