5.Bölüm:Kurtarış

14.8K 844 158
                                    

Karnımdan belime doğru dolanmış bir kol.

Kulağımın dibinde sıcak bir nefes.

Titrek nefes alış verişlerim.

Vücudumdan attığım soğuk terler.

Okulun yarısından çoğunun burada olması ve ses çıkarmadan,nefes bile almadan,bizi izlemeleri...

Yanaklarımdan kulaklarıma kadar yanıyordum.Yüzümün her bir noktası alev alevdi.Adeta çölün ortasında kalmış gibiydim.Yüzümü çöl;vücudumu kutuplar yakıyordu.Soğuktu,çok soğuk.Vücudum buz kesmişti,ayaklarımı betona değil de,çıplak ayakla buza basıyormuşum gibi.Bu ikilemin ortasında kuruyan dudaklarım...Boğazımı yakan ince sızı ve yanan gözlerim.

Titreyen ellerimle kolunu tutup ittirmeye çalışırken beni kendine daha da yasladı.''Bırak!''Çatlak çıkan sesim...''Çek ellerini!''

Belimde hareketlenen eli boğazımdaki ince sızının etkisini arttırmış gibiydi.Gözlerimi sıkıca yumarak bedenini tekrardan itmeye çalıştım.''Soner seni burada nasıl düzeceğimi merak ediyormuş.Bunu ona göstermeliyiz değil mi?''Adının Çağatay olduğunu öğrendiğim çocuğun sesinde alaydan başka bir şey yoktu.''Bu benim için çok eğlenceli olacak.''

Dudaklarımdan istemsizce acı bir nida döküldü ve ardından,''Bırak beni!''diye bağırdım.

Belimdeki elini çekerek iki kolumu da kavradıktan sonra vücudumu itekledi.Kafam ve sırtım bir zemine sertçe çarptığında gözlerimin buğusundan etrafı net seçememeye başlamıştım.Üzerinde bulunduğum zeminin masa olduğunu anlamam biraz zaman almıştı.Kollarını iki yanıma koyarak,bana kaçacak bir yer bırakmadı ve yüzüme yaklaştı.

''Yanlış.''dedi bir ses.Soner'in ifadesiz sesi.''Onu nasıl düzeceğini merak etmedim.Ben varken bunu nasıl yapacağını merak ettim.''

Kalp atışlarımın ritmine karışan heyecan...

Buğulanan gözlerim,kulaklarıma doğru istemsizce süzülen gözyaşlarıyla buğusunu biraz da olsa kaybetmişti.Çağatay'ın kahverengi gözleri ifadesizce yüzümü inceledi.Gözlerini gözlerime dikti ve bir santim dahi uzaklaşmayarak,''Neden?''diye sordu Soner'in duyabileceği,ya da herkesin duyabileceği tonda.''Bu kızı koruyor musun?''

Bu kızı koruyor musun? Nefes alışverişlerime daha da heyecan ekleyen,herkesin cevabını merakla beklediği soru...Bu bende yutkunma isteği yaratmıştı ama şuanda yutkunmayı bile beceremiyordum.

''Çağatay bu sandalye çok rahat.Lütfen beni buradan kaldırma.'' Ve,Soner'in soruyu cevaplamak yerine verdiği başka bir yanıt...

''Burası tahmin edemeyeceğinden daha da rahat...Masmavi gözler,bebek gibi bir yüz...Ha,tabii bacaklarıma değen güzel bacakları unutmamak gerek.'' Boğazımı yakan sızı daha da güçlenirken dudaklarımdan değişik bir ses döküldü.Kollarımla iki yanımdaki kollarını iteklemeye çalıştığımda bu kez daha da yaklaşarak dirseklerini masaya dayadı.Asi bir ifade barındıran yüzündeki ince dudaklarında dilini gezdirdi.''Böyle bir yavruyu bulmuşken bırakmak beni çok üzer.'' Bu kez sesi daha alçak çıkmıştı.Sanki,kelimeler dudaklarından beni soyarcasına dökülmüştü,ve bu yüzümdeki yangına alev eklemekten başka bir şey yapmadı.

''Şuanda bacaklarına değen bacakları,dün benim bedenimin altındaydı.Ne zamandır benim yattığım kızlara göz koymaya başladın?''

Ne? H...Hayır!

Soner'in cümlesi boğazımı güçlü bir jiletle keserek boğazımı yarmış gibiydi.Boğazımdaki acı tarif edilemezdi.Yüz kaslarımın hepsi bir anda donmuş,Çağatay'dan kurtulmak için verebileceğim tepki sıfıra çekilmişti.Çağatay'ın kaşları havaya kalkmış bir şekilde yüzümü inceledikten sonra dirsekleriyle masadan destek alarak doğruldu.Bir iki adım kadar ileriye giderken sırtımı zorla masadan kaldırarak kendimi yere bıraktım.Titreyen dudaklarımı birbirine bastırarak ağzımdan kaçabilecek herhangi bir hıçkırığın önünü kesmiştim.Gözlerimi yavaşça Soner'e çevirdiğimde hala daha rahat bir şekilde sandalyede oturuyordu.

Güneşin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin