4.Bölüm:Yemekhane

17.4K 737 40
                                    

Eve geldiğimde üzerimi değiştirip banyoya gittim ve yüzüme birkaç kez su çarpıttım,ardından ıslak yüzümle aynadaki aksime baktım.Ağlamaktan ve uykusuzluktan gözlerim şişmiş ve gözaltlarım fazlasıyla morarmıştı.Bu görüntüyü beyaz tenimle karşılaştırınca kesinlikle berbat bir haldeydim.Belki de Furkan bana bu yüzden porselen demişti.Beyaz tenim ve beyaza yakın sarı saçlarım benim porselen bir bebek gibi görünmemi sağlıyordu.Soğuk parmaklarımı göz çevremde gezdirdikten sonra havluya uzanıp yüzümü kuruladım.

Oturma odasında bıraktığım telefonuma ulaştıktan sonra odama çıkıp yatağıma uzandım ve gözlerimi kapatıp Soner'in benden ne isteyebileceğini düşündüm.

Onun ayak işlerini yapan birçok adamı vardı ama bana da ayak işlerini yaptırabilirdi.Evlerinde hizmetçi olabilirdim.Okuldan biriyle kavga etmemi isteyebilirdi.Uyuşturucu kullandığını sanmıyordum ama beni uyuşturucu bağımlısı yapmaya,bana...Sahip olmaya çalışabilirdi.

Son iki şık hariç diğer şıklar söz konusu Soner Yalçın'ken çok masumca şıklardı...Artık kafamın içindeki Soner yardım edecek mi? tarzındaki kuşkulu sorular silinerek,yerini Soner nasıl bir bedel ödetecek? tarzı sorulara bırakmış ve korku tüm kollarını bedenime dolamıştı.

Telefonumun zil sesi çalmaya başladığında gözlerimi zorla aralayıp telefonuma uzandım.Gözüm ekranın sağ üst köşesindeki saate iliştiğinde uyuya kaldığımı ve sabah olduğunu anlamam,uyku sersemliğiyle beni biraz zorlamıştı.Arayan kişi Enes'ti ve büyük ihtimalle kapıda beni bekliyordu.Beni okula götürecek ve derse girmemi sağlamaya çalışacaktı.Aslında çalışmasına gerek kalmayacaktı,çünkü derslere girmeyi düşünüyordum.Bir haftadır konulardan geri kalmıştım ve annem bunu öğrenince çok kızacaktı.Soner güvenebileceğim biri miydi emin değildim ama ona güvenmekten başka şansım yoktu.Sözünü tutarsa yakın bir zamanda annem ve kardeşime kavuşacaktım,bu yüzden derslere girmeli ve daha fazla konu kaçırmamalıydım.

Telefonu kulağıma götürdükten sonra,''Efendim?''dedim.

''Aşağıda seni bekliyorum.Ç...''dediğinde yatakta doğrularak,''Birazdan aşağıdayım.''diyerek sözünü kestim.

''Tamam.''diye kısa cevap verdiğinde bir şey söylemeden telefonu kapatıp yatağın üzerine koydum.Beyaz okul tişörtümü ve lacivert eteğimi üzerime geçirdikten sonra salık saçlarımın dağınıklığını düzelterek çantamı aldım ve aşağıya indim.

Arabaya bindiğimde yanağıma öpücük kondurarak,''Günaydın.''dedi.

Gülümsemeye çalışarak,''Sana da.''diye karşılık verdim.Artık gülümsemek için yoğun bir çaba harcamam gerekiyordu.Normalde,çoğu zaman gülümseyen biriyken,neredeyse bir haftadır hiç gülümsemiyordum ve artık kaslarımın donduğunu düşünüyordum.Gülümsememek kendimi soğuk hissettirse de bunu umursayamayacak kadar yorgun,halsiz,bitkin ve o kelimelere yakın her şeydim.

Elindeki Nil Kahvaltı Evi yazılı poşeti kucağıma bıraktıktan sonra arabayı çalıştırdı.''Kahvaltı yapmadığını biliyorum ve bu sebeple en sevdiğin böreklerden aldım.İtiraz istemiyorum,hepsi bitecek.''

İşte bunu kaldıramazdım.Dün ona sert çıkmıştım ve şimdi hiçbir şey yokmuş gibi davranıyordu.Normal zamanlarda ona sert çıkmış olsaydım böylesine hiçbir şey yokmuş gibi davranmazdı.Kırılmıştı ve davranışlarıyla kırıldığını belli ederdi.Annem ve kardeşim yanımda olmadığından beni bir zavallı gibi görüyor ve üstüme gelmek istemiyordu.Yalnızca Enes değil diğer tüm herkes böyleydi.Bir haftadır herkesin gözünde bir zavallıydım ve bu durum canımı sıksa da,kimseye öyle olmadığımı kanıtlayacak gücü kendimde bulamıyordum.Ya da belki de insanlar haklıydı,bir haftadır tam anlamıyla bir zavallıydım.

Güneşin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin