3'girls

251 27 11
                                    

Esmer parmaklarımı bacağım ve tişörtüm altında bir yerlere saklamaya çalışırken dışarıdan üç yaşında göründüğümden emindim. Araba kokulardan nefret edişime odaklanmadan derin bir nefes aldım tedirginlikle. Dikiz aynısından dahi bakmamaya tenezzül etmemesi çenemin açılması için beni tetikliyordu. Dayanamayrak dudaklarımı araladığımda sitem edercesine ona döndürdüm başımı.

 ''Aman ya, beni öldürecek değil ya diyerek arabana bindim Oh Sehun. Beni nereye götürdüğünü söyler misin artık? Seni tanımıyorum ve inan bana o teklifi asla kabul etmeyeceğim.'' Nefes almadan bitirdiğim cümlemin ardından yüzümü dibine yakınlaştırmış, yanağımı çevirmiştim. ''Çekinme vur, bu işi burada çözüp halledebiliriz. Gözükmeyeceğim bir daha gözüne.'' 

Kahveye çalan gözlerimi korkuyla yummuş, bir yumruk beklediğim yanağım beyaz parmaklar tarafından itilmişti. Bıkkınla koltuğa sinmemin ardından parmaklarım kayda değer bir şey olmadığına emin olduğum kasetine gitti. ''Okuldan birine ettiğim çıkma teklifini ilk reddeden kişisin, Jongin.'' dedi alaylı gülüşünü saklamaktan bir an çekinmezken. ''Bana olan bakışlarını yakalardım halbuki, neden kabul etmediğine anlam veremiyorum.'' Bu kez alayla gülen benken kıvırıverdim burnumu.

''Mamutların nesli tükenmedi mi diye bakıyordum, sana hayran olduğumdan değil.'' Haftalar sonra her güldüğünde öpmek istediğim dudak kenarlarına, başımı yaslayıp hiç kalkmak istemeyeceğim geniş omuzlarına bakacağımı bilmiyordum. Şayet bilseydim onun arabasında parmaklarımın gittiği kasette onunla Girls'ü dinlemez, ortak şarkımız olmasına dahi izin vermezdim. Kasette çalan şarkıya karışan telefon sesime odaklanmıştım. Ekranda gördüğüm sevdicek  yazısıyla kocaman gülümsemiş, telefonunu hemencecik kulağıma götürmüştüm. Nerede olduğumu soran Chanyeol'a dudaklarımı büzmüş, onun göremeyeceğini idrak ettiğimde aralamıştım dudaklarımı. Telefonun parmaklarım arasından kopmasıyla Sehun'un telefonunu kalçasının altına sokması bir oldu. Gözlerimi kocaman açmış, çemkirmeye başlarken bir yandan nasıl alacağımı düşünüyordum. 

''Ne yapıyorsun ya? Telefonumu pis poponun altından çıkarıp çabuk ver Sehun.'' Çatılan kaşları dudaklarına yerleştirdiği bir sırıtmayla bana dönerken sınırlarımı zorladığının farkındaydım. ''Eğer telefonunu alıp sevdiceğin ile konuşmak istiyorsan kalçama dokunman gerek, Jongin. Sana yardımcı olamayacağım.'' Pes ederek koltuğa sindiğimde açık cama doğru uzattım başımı. Rüzgar her saçıma vurduğunda alnıma düşen hiçbir tutama dokunmak istemiyor, gözlerimi usulca yumarak şarkıya odaklanmak istiyordum. 

Mırıldandığım sözler arabanın park edilmesiyle kesilirken gözlerimi aralamış, alışık olduğum beyazlarla kaplı evle inmiştim arabadan. Ardımdan gelen beden telefonumu uzatırken muhtemelen dışarıdan komik duran çatılı kaşlarım eşliğinde kaptım elinden. Doksanlardan filmindeymişcesine arabasına yaslanmış, dudaklarında görmekten nefret ettiğim o gülüşüyle esmer bedenimi kesiyordu. ''Eğer beni evime getirdiğin için bir teşekkür bekliyorsan hiç zaman kaybetme, teşekkür falan etmeyeceğim.'' Ondan kaçırdığım gözlerim evi bulduğunda arkamı dönerek ilerlemeye koyulmuştum.

 ''Veda öpücüğüne razıydım, bu seferlik umursamıyorum. Görüşürüz, esmer güzeli.'' Duyduğum ses ile durakladığımda kalbimin birkaç saniyeliğine atmayı kestiğine yemin edebilirdim. Neredeyse koşarak gittiğim evime girdiğimde  bir kez olsun Oh Sehun'un gözünden esmer güzeli olduğum gerçeği aklımdan gitmedi.

-

Yorgun bedenim omzumdan kavrayan uzun beden tarafından çekilirken çığlık atmak, çirkeflik yaparak okuldan kaçmak istiyordum ancak 18 yıllık hayatımda ilk kez o gücü kendimde bulamıyordum. Hatta dayanamayarak yolun yarısında kendimi Chanyeol'a taşıtmış, dudaklarımdaki hüzünle gelmiştim tüm yolu. Bizimkiler ilgi alanıma girerken her zamanki sandalyeme oturmuş, bedenimi ise uzunun göğsüne bırakmıştım. Telaşla birbiriyle tartışan Lay ve Soo ikilisine odaklandım.

 ''Benim dediklerimin gerçekleşeceğine erkekliğimi basarım, Yixing.'' Chanyeol kahkaha atarak araya girdiğinde ben bile gülmüştüm. ''Erkekliğinin yeterli bir gerekçe olduğunu sanmıyorum, Kyung.'' Sandalyesinde yükselip Chanyeol'a vuracağı sırada onu tükürüklerimle uzaklaştırmıştım. ''Neye erkekliğini basıyorsun sen?'' Konuşmanın başından beri alışık olmadık bir şekilde ilk kez konuşmuştum. 

''Aramızda bir iddiaya girdik, Jongin. Kyung, Sehun'un sadece yatağa atmak için senin gibi bir mala teklif yaptığını söylüyor. Ben ise insaflı davranarak Sehun'un seninle yatmak için ve videonu bir sitede paylaşacağını söylüyorum.'' Şaşkınlıkla gözlerim açılırken masada bulduğum kurabiyeleri ikisini de fırlatmıştım. Chanyeol ikisini de sustururken korkmamam için saçlarıma öpücük bırakmış, sinirli bakışlarını yollamıştı onlara. Dedikleri kafama yerleşmişken sahiden öyle bir amacı olup olmayacağını düşünüyordum. Okulda göğüsleri kafamdan büyük olan kızlar, bakışlarından gaylik akan çekici oğlanlar vardı. Benim gibi bir çingeneyi yatağa atıp atmamanın hayatında ne afetler götürmüş Oh Sehun için hiçbir anlamı olmadığını biliyordum. 

Günlerdir beynimin tek uğraşı olan beyaz bedenin gözleri kahvelerimi bulduğunda sırtımdan akan ter damlasını hissedebiliyordum. Seslice yutkunduğumda bana yaklaşmış olan Sehun'u fark etmiş olacak ki Chanyeol belimi tutan elini sıkılaştırmış ve beni kendine çekmişti. İşte benim yakışıklım diye düşünürken tüm çirkinliğiyle karşıma dikilen beden huzurumu dağıtmıştı. ''Sevgilimi alabilir miyim, Chanyeol? İnan bana bu bir rica değil.'' Hemencecik arkamdaki bedene dönerken beni bırakmaması adına ona yalvarıyordum  gözlerimle. Sinirle tıslamasının ardından belimdeki ellerini gevşeterek fısıldamıştı. ''Neden sevgiline sormuyorsun, Sehun?''

 İlk kez Yeol'un samimiyetsiz sesine şahit olurken kısılan gözlerimle ayağa kalktım. Eğer konuşma uzarsa sıkıntı çıkacağı fikri hoşuma gitmemiş, arkamda sinirli bir uzun ve şaşkın yixing ile kyung ikilisini bırakmıştım. Etrafta bakışlara aldırış etmeden beyaz parmaklarını geçirdiği parmaklarımdan tutup bahçeye sürüklediğinde damarlarımdan kan değil, kezzap akıyor gibi hissetmemek elde değildi. Bu düşüncenin ne kadar saçma olduğunu düşünürken dikkatim kulağıma yaklaşan bedenle kesilmişti. 

''Madem gerçekten benimle bir ilişkiye girmek istemiyorsun, insanlar sevgili sansın diye yapmamız gereken şeyler  olabilir.'' Ona anlamayan bakışlarımı yönlendirirken ''Sevgililer ne yapar, Jongin?'' dedi beni korkutmak ister gibi. Nefesi her çarptığında gözlerimi kırparken korkuyla ona döndüm. ''Ne bileyim ben be, ne yaparlar?'' Gülerek bana baktığında belime parmaklarını geçirmiş, bedenimi tamamen kendine çekmişti. Dudaklarından dökülecek birkaç kelam bekliyordum ancak kesinlikle duymak istediğim bu değildi. ''Öpüşürler, Jongin.''

love was cips'sekaiWhere stories live. Discover now