2'böğürtenli lolipop

231 30 21
                                    

Sırtımdan ter akmasına sebep olan ses beni durdurduğunda yolun sonuna geldiğimi anlamıştım. Bir hint filmindeymişcesine yavaşça dönerken gözlerimi Oh Sehun hariç her yerde tutuyor, ona bakmaktan çekiniyordum. Aramızdaki mesafeyi azaltmak adına bir adım attığında kendimi geriye atıyor, en fazla kaç yumruk ile kurtulurum diye düşünmeden edemiyordum. Sırtım soğuk duvara yapışmış, Sehun dibimde sayılacak kadar yakındı. Kaçtığımdan olacak ki çatılan kaşları gözlerimi büyütürken Oh Sehun hiç olmayacak saçma sapan bir şey söylemişti. 

''Sana bir teklifim var, Kim Jongin.'' İsmimi bastırarak telafuz ettiğinde telaşla salladım başımı. Muhtemelen yumruk mu dayak yerken tercihindir, yoksa tekme mi diye soracağını düşünürken aklımda gidebileceğim yeni okulları düşünüyordum. ''Sana bu okulun öğrenci başkanıyım, seni bu okuldan seve seve attırırım demiyorum. Elimin kuvveti kimselerin dillerinden düşmüyor, tek yumruğumla ismini unuttururum demiyorum, Jongin. Sevgilim olacaksın, cevap seçeneği sunmuyorum diyorum."

 Oh Sehun'un denge bozan kelamları olduğunu o an anlamıştım. Beynimden vurulmuşa dönerken en ufak bir tepki vermeden gidivermişti. Kelimelerin beynimde buluşmaya çalışıp bir cümle olmaya çalıştığına ancak beynimi bulamayıp vazgeçtiklerine emindim. Neden diye düşünüyordum, neden benim gibi bir çingeneyle çıkmak istiyor? Çirkefliğime ve çirkinliğime arkadaşlarım bile katlanamazken olanları merak eden Kyungsoo kolumdan tutarak aceleyle masaya oturtmuştu. 

Yüzüme acımak ve merak arasında duygularla bakıyor, dudaklarımdan çıkacak kelamları bekliyorlardı. Önümden geçenler yüzümün beyazlığı hakkında konuşurken Chanyeol onlardan önce davranmıştı. "Güzelim, seni esmer bilirdik. Bu halin ne, o herif ne dedi sana?" Gözlerim tek tek yüzlerinde dolandıktan sonra, az evvel bana sevgilim olacaksın diyen adam o değilmiş gibi kantinden giden Oh Sehun'u buldu gözlerim.


"Ayaklı porno benimle sevgili olmak istiyormuş."

Kyungsoo saçlarımda kopmadık tel bırakmazken Chanyeol yeter diyerek onu ittirmiş, belimden tutarak kolları arasına almıştı. Kopan saç tellerimin arkasından bakarken kendimde çirkeflik yapacak güç dahi bulamıyordum. "Anlamıyorum, o adam nasıl bu esmer boka bunu söylemiş olabilir? Umarım seni kandırıyordur Jongin, ağzını burnunu kı-" Chanyeol bir kez daha bağırarak onu susturduğunda ben sadece olanları izliyordum. Lay saçlarını parmakları arasına alarak iki yana sallanıp duruyordu, olanları bir rüya olarak görüyordu zavallı. Soo gibi o da düşüncelerini içinde tutamayacağını anladığında tuttuğu nefesini serbest bırakmıştı. 

"Sizce Oh Sehun hap falan kullanıyor olabilir mi, müdüre bildirmeli miyiz?" Chanyeol beni teselli etmek istercesine kahve saçlarıma parmaklarını dolarken onun hayatıma girişini düşündüm. Dünya hakkında en ufak bir bilgiye sahip olmayan, en büyük yeteneği tuvaletini yapmak olan iki çocukken karşı komşulardık. Babam daha çocukken beni terk ettiğinde Chanyeol benim çimlerin arasında ağladığımı görüp bana böğürtlenli lolipop uzatmıştı, ismimi dahi bilmiyordu ama göz yaşlarıma dayanamamamış, eğer bu lolipopu hiç kırmadan yersem benim yeni babam olacağına dair söz vermişti. İlk tanışmamız böyle olmuşken sonrasında beni hiç bırakmadı.

 Her zaman dibimdeydi ve ben asla gitmesin istiyordum. Kışları dayanamayıp suya buz attığımda dahi suyu alır ve hepsini dökerdi. Futbol antremanında çıktığımızda terli koşmama izin vermez, soğuk havalarda mont giymediğimi bildiği için her zaman montunu bana verirdi. Çok fazla cips yediğimi bildiğinden aldığım tüm cipsleri saklar ve görmemiş gibi yapardı. Hayatıma her an sayılmayacak güzellik katmıştı ve ben bu minnettarlığımı asla anlatmazdım ona. Bazı güzelliklerin fark edilip yok olacağından korkuyordum. 

Düşüncelerimi bir kenara atarak onların sitemli sohbetine odaklandım yeniden. Derin bir nefes alarak yaslandığım göğüsten zorlukla kalkmış, nefesimi temizlemiştim yapmacık bir şekilde. "Saygımı bozmak ve ailenize küfretmek istemiyorum, arkadaşlar. Hem ben Sehun'a gidip istemediğimi, birkaç yumruk atarsa aramızda halledebileceğimizi söyleyeceğim. Eğer kabul etmezse yapacak bir şeyim yok, muhakkak şerefsizin bir amacı var. O boz ayısıyla sevgili olacak değilim."

 Lay'in bakışlarından sezdiğim senden tiksiniyorum bakışına gözlerimi devirirken, çalan zil ile yeniden zorla ayaklanmıştım. Yeol'un ittirmesine izin vermeden kendim sınıfın yolunu zorla bulmuş, son dersin bitmesi adına dakikalar saymaya başlamıştım. Hemen arkamda biten Suho sırtıma dakikada bir vurup, neden bedenimin halen burada olduğunu soruyordu. En azından kapıdan giren bir ayı olmadığı için tanrıya teşekür ederken çalan zil ile sıradaki çantayı omzuma geçirmek dahi eziyet olmuştu. 

Çıkışa yöneldiğimde gözlerim Yeol'u arıyordu. Günlerden çarşamba olduğu aklıma gelirken sıkıntıyla iç çektim, her çarşamba basketbol kursuna giderdi. Bedenim istemsizce çıkışa yönelirken kulaklarımı takarak okul otobüslerinin kalktığı yere ilerliyordum. Sıra olmamasını vaat ederken alacağım çirkin parfüm kokuları aklıma dolarken her gün olduğu gibi midemi bulandırmıştı. Okulumdan olan öğrencileri gördükçe bu kadar aptalı nasıl bir yerde toplayabildiklerini aklım almıyordu. 

Beni düşüncelerimden ayıran dördüncü kez duyduğum korno sesiyle çığlık atmak için çıkaracağım sesim gördüğüm manzarayla kesilmişti. Görmek istediğim manzara arabasının kapısını açmış, beni içeri bekleyen boz ayısı değildi. Tarihini dahi hatırlamadığım o çarşamba gününde Oh Sehun'un arabasına binerken hayatına girdiğimi bilmiyordum.

love was cips'sekaiOù les histoires vivent. Découvrez maintenant