11•Baş Başa

829 58 92
                                    

Ah, bir saniye huzur, bir damla mutluluk... Ah, bir tutam sen...

×××

Becky çoktan merdivenlerden inmiş, gözden kaybolmuştu ama Simon hala kapının başında duruyordu. Hareket edemiyordu.

"Kardeşini sevdim. Tatlı kızmış." Dedi Jace arkadan alaycı bir sesle. Simon sinirle ona döndü ve işaret parmağını tehditkar bir şekilde onun göğsüne bastırdı.

"Sen... Sen onun hakkında bir şey söyleme hakkına sahip değilsin duydun mu beni?" Simon'ın sesi istediğinden daha öfkeli çıkmıştı. Ama Jace'in yüzündeki alaycı ifade bozulmamıştı.

"Sıkılmadın mı Simon?" Deyip ona bir adım attı. Simon bunu beklemediği için şaşkınlıkla ona baktı ve geriye doğru yalpaladı. "Sürekli bana bağırıp çağırmaktan..." bir adım daha attı. Simon elini Jace'in göğsünden indirdi. "Beni suçlamaktan, tehdit etmekten sıkılmadın mı?" Bir adım daha attığı anda Simon da gerilemişti. "Benden nefret ediyormuş gibi davranmaktan sıkılmadın mı? Sanki hissetmiyormuşsun gibi, sanki gözlerinden seni okuyamıyormuşum gibi..." Jace her sözünde Simon'a daha da yaklaşmıştı ve en sonunda Simon'ın sırtı kapıya çarptı. Jace gözlerini Simon'ınkilerden ayırmıyordu. Simon da bir şekilde ona kilitlenmişti ve kaçmaya yeltenmiyordu.

Öylece birbirlerine bakarlarken Jace ani bir hareketle Simon'ı bileklerinden tutup kapıya yasladı. Ardından yanağını onunkine sürttü. Jace gözlerini kapamış, kendinden geçmişti.

Simon Jace'in kısa ama keskin sakallarını yanağında hissettiğinde huylanmıştı ama bir şekilde hoşuna da gitmişti. Onu itmiyordu. Bunu yapamazdı. Sanki o an bu Simon'a yasak gibiydi.

"Artık..." Jace yüzünü Simon'ın boynuna çevirdi ve kokusunu derince içinde çekti. Bu Jace için fazla mükemmel bir kokuydu. "İnkar etme." Dedi nefesini Simon'ın boynuna vererek. Simon bunun üstüne istemsizce gözlerini kapamıştı. Jace'in bir sonraki hamlesini düşünmek istemiyordu. Sadece bu ana odaklanmıştı.

Jace bu sefer ellerini Simon'ın bileklerinden yukarı kaydırıp onun ellerine kenetledi. Başparmağıyla da elini okşuyordu.

"Jace..." Simon'ın sesinde hafif de olsa ikaz vardı ama Jace o an onu duyamayacak kadar kendini kaptırmıştı. "Jace dur..." Demişti Simon ama her halinden durmasını istemediği belliydi. Devam etmek istiyordu. Nereye gideceğini bilmese de istiyordu çünkü Jace şu an onun beyin fonksiyonlarını altüst etmişti.

Jace Simon'ın elini daha çok sıktı ve bedenini ona daha çok bastırdı. Simon dudaklarını birbirine bastırıp istemsizce başını geriye attığında kafasını kapıya çarpmıştı.

"Ah!" Simon'ın sesi inleme gibi çıkmıştı ve bu olayları hiç de iyi yöne sürüklemiyordu.

"Simon..." Jace Simon'ın boynuna doğru fısıldadı. Nefesi sıcaktı. Dudaklarını yavaş yavaş çenesine kaydırdı. Bir yay çizerek Simon'ın dudaklarına doğru ilerledi.

Simon nasıl tepki vermesi gerektiğini bilmiyordu. Düşünmeye çalıştığı her an beyni ona bunu yapmamasını söylüyordu. Her şeyi mahvetmeye de kendini kaybetmeye de bir o kadar yakındı.

Ne yapıyorum ben?

Simon en sonunda Jace'i sertçe itebilmeyi başardı.

"Dur dedim Jace." Dedi. Sesi öfkeden çok daha başkaydı. "Çık evimden."

Jace ona anlamsız bakışlar atıyordu. Ardından tekrar ona yaklaşmayı denedi ama Simon anında kenara çekilip kapıyı açmıştı. Ona gitmesini söyleyen bakışlar atıyordu ama konuşmuyordu. Çünkü biraz daha konuşursa anlardı. Aslında gitmesini istemediğini.

Night Changes // JIMON ✔Where stories live. Discover now