1•Söz

1.1K 96 48
                                    

Sözler bazen bir bıçak gibi keskin olabilir. Fakat bir de tutulmayan sözler vardır, onlar kızgın bir kılıç gibidir.

×××

Jace'in geceyle ilgili hatırladığı neredeyse her şey bulanıktı. Net hatıladığı tek şey Clary'nin yanına gitmeden önceki sokakta yaşananlardı. Net hatırladığı tek şey oydu.

"Birinin Luke ve Simon'a haber vermesi gerek. Ben Luke'la konuşurum. Siz de Simon'a gidin." Dedi Maryse sanki onlardan un istemeye gideceklermiş gibi. Ama o öyleydi işte. Sert, duygusuz gölge avcısı.

"Ben Simon'la konuşurum." Dedi Jace aniden. Isabelle tereddütle ona baktı.

"Emin misin? Bak kendini iyi hissetmiyorsan kesinlikle ben gidebilirim." Dedi yumuşak bir sesle.

"Eminim." Dedi Jace keskin bir sesle.

"Pekala. O zaman biz de buradaki işleri hallederiz." Dedi Isabelle Alec'e yandan bir bakış atarak. Jace başıyla onayladıktan sonra enstitünün asansörüne doğru yürüdü.

"Onu bu haldeyken yalnız bırakmak doğru mu sence?" Dedi Alec Isabelle'e bakarak. Ama o ona bakmıyordu.

"Bilmiyorum."

°°°

Jace Simon'ın kapısının önünde duruyordu. Kapıyı tıklatmak için elini kaldırdığında bir şey fark etti. Elleri titriyordu. Yine. Elini daha sıkı yumruk yaptı. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı. Ona neler oluyordu böyle?

Nihayet daha iyi hissettiğinde kapıyı tıklattı. Kapı açıldığında karşısında siyah eşofman ve lacivert kırışmış tişörtü ile bakımsız görünen Simon duruyordu. Jace'in bir an için kalbi tekledi.

"Jace?" Dedi Simon anlamayan gözlerle ona bakıyordu. Jace bir şey söylemeden içeri girdi ve salondaki kanepeye oturdu. Simon da onun peşinden gitti.

"Otur. Konuşmamız lazım." Simon bir şey demeden oturdu. Meraklı ama endişeli gözlerle ona bakıyordu.

"Jace neler oluyor? Beni korkutuyorsun." Bir an duraksadı. "Clary'e bir şey mi oldu? O iyi mi?" Jace bir an nefesini tutmuştu.

"Evet, olay Clary. O... O gitti."

"Ne? Nereye gitti? Bak gerçekten aklıma kötü şeyler geliyor ve-"

"Doğru. Çok üzgünüm Simon. Onu kurtaramadım."

"Yalan söylemeyi kes!" Simon bir anda ayağa kalktı. Böyle bir şeyi düşünmek istemiyordu. Clary ölmüş olamazdı.

"Keşke yalan söylüyor olsaydım." Dedi Jace bu sefer duygularını gizleme gereği duymadan. Sesindeki keder anlaşılıyordu. Ama Simon'ın umrunda değildi. Ani bir hareketle Jace'i yakasından tutup duvara yapıştırdı.

"Onu koruman lazımdı! Orada o kadar gölge avcısı vardı ve ölen Clary mi oldu yani? O kadar kişi onu koruyamadınız mı?" Dedi sinirle.

"Denemedik mi sanıyorsun? Bak Simon en az senin kadar ben de Clary'ye değer veriyorum tamam mı? Ve inan bana eğer-"

"Senin yüzünden oldu! Söyleyeceğin hiçbir şey Clary'i geri getiremez."

"Senin beni hırpalaman da geri getirmez." Dedi Jace kendini tutamayarak. Simon Jace'in yakasını daha sıkı tutup duvara bir daha vurdu.

"Kes sesini! Clary'nin dikkat dağınıklığının sebebi sensin! Eğer gerçekten ona değer veriyor olsaydın onu terk etmezdin. Senin yüzünden ölümü umursamaz hale geldi o biliyor musun? Senin yüzünden kendini sevmedi. Ve belki sen onu terk etmeseydin o daha dikkatli olurdu. Daha çok yaşamak isterdi." Simon'ın sinirden alnındaki damarlar belli oluyordu. Elleri hala Jace'in yakasındaydı. Jace ise hiçbir şey söyleyemedi. Bunun üzerine Simon onun yakasını sertçe bırakıp kanepeye oturdu. Ellerini başının iki yanına koydu. Birkaç saniye sonra Jace de yanına oturmuştu.

Night Changes // JIMON ✔Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang