Kendimi savunacak bir argüman bulana kadar Agatha tepemizde bitmişti yine. "Bakın orada öylece yatarken gerçekten çok şekersiniz, ama ayağımın altındasınız!*" (*You guys are adorable lying there like that. Really you are. But you are also in my way!)

Şeker olduğumuzu söylerken kötü bir şey diyor gibi geldi bana!

Fırladım ayağa. "Duş almalıyım." (*I need a shower)

"Ben de," dedi Jimmy aynı anda ayağa kalkarken.

Merdivenleri seri bir biçimde çıkarken arkamızdan bağırdı Agatha. "Kahvaltı on dakikaya hazır!*" (*Breakfast ready in ten!)

"Eskiden orduda mıydı?" diye mırıldandım odamın kapısını aralarken.

"Belki de." Sesine tekinsiz bir ton yerleşti. "Karanlık bir geçmişi var. Paylaşmaktan hoşlanmıyor!"

****

Ilık duş iyi gelmişti ve kendimi yorgun hissetmiyordum.

Agatha kahaltı için kalan sucukları pişirdi ve kendine de bir sandviç hazırladı bu kez!

Sakin ilerleyen kahvaltı sırasında telefonu titreyince Jimmy telefonunu eline aldı. "Liseden arkadaşım mesaj yazmış. Andy. Öğleden sonra Ted'le birlikte uğramak istiyorlar." Onayımı almak istedi. "Uygun mu senin için?"

Bildiğim bir planım yoktu o öğleden sonra için! "Tabii..."

Telefonda hızlıca bir şeyler yazdı. "Gün boyu dinleniriz diye düşünmüştüm zaten. Sadece akşam çıkarız istersen... Kevin ve Tina gelir bizimle. Belki birkaç arkadaş daha?"

Ortamlara girişim hızlı oluyordu! "Olur."

****

Jimmy'nin arkadaşları Ted ve Andy adındaki azmanlar karşımda dikiliyorken geniş salon birden ufaldı gözümde. Neredeyse ikiz gibiydiler. İkisi de iki metreye yakındı. Sapsarı saçları, su mavisi gözleri vardı. Hem kaslıydılar hem de dombili. İlginç bir kombinasyon.

"Demek o sensin," dedi Ted iri tombul elini uzatırken bana. "Jimmy senden çok bahsetti."

"Öyle mi?" dedim elini sıkarken.

Andy "Oh evet!" derken gözlerini devirdi.

"Bunlar benim çok eski arkadaşlarım." Tip tip baktı ikisine de Jimmy. "Beni rezil etmeyi de ayrıca severler... Arada böyle uğrarlar ve futbol oynayıp eskileri anarız."

"Aklıma gelmişken! Ne zamandır kıçını tekmelemedim," dedi Ted hevesle.

"Rüyanda görürsün," dedi Jimmy. "Zamanı ve mekanı söyle yeter!"

Andy "Neden şimdi olmasın?" diye sordu.

Jimmy bana baktı emin olamayarak. "Belki..."

Bir sakıncası yoktu ki benim için. Odaya gider kitap okurdum. "Peki," dedim. Onları yalnız bırakmak üzere hareketlendim. "Size iyi eğlenceler o zaman."

Ama Jimmy tam sıvışacakken kolumdan yakaladı. "O kadar hızlı değil, oynayacaksak sen de oynuyorsun," dedi. (*Not so fast, if we are playing you are playing too.)

Kulaklarıma inanamadım. "Ben? Amerikan futbolu oynayacağım? Teşekkürler ama hayır, teşekkürler.*" (*Thank you but no thank you)

"Korkuyor musun?" diye sordu Andy kocaman sırıtırken.

İkisi de dev gibiydi. Jimmy'nin gelişmekte olan Wolverine'i bile ufak kalmıştı yanlarında. "Kendinize dönüp bir bakın. Tabii ki korkuyorum."

"Endişelenmene gerek yok. Nazik olacağız," derken parmaklarını çıtlattı Ted.

Kapak Modeli 🌙Yarı Texting🌙 (Tamamlandı)Onde histórias criam vida. Descubra agora