#81

20.3K 2.5K 1K
                                    

Canlar sabrınız için teşekkür ediyorum, hafta içine sarkınca akşamları ufak ufak yazabildiğimden bugünü bulduk.

Ayrıca tatlış mesajlarınız için de çok teşekkür ederim. Keyifsizlik sürse de daha iyiyim şimdi (Korona değildi herhalde hehee)

*Medya 'working girl' – çalışan kız filminden, eskidir ama bir romantik komedi klasiğidir bana kalırsa, izlemediyseniz tavsiye ederim 🤗



"Kamerayı biraz daha kaldırır mısın?"

Kolumu iyice kaldırıp etrafımda yavaşça bir tur attım. "Nasıl sence?"

Jimmy, ev aday adayım karşısında fazla heyecanlanmışa benzemiyordu.

Salonun dışarı bakan tek cephesinden gün ışığının zar zor girebildiği dar bir pencere, hafif sararmış rutubetli duvarlar, çatlak parkeler karşısında pek de suçlayamadım onu.

Jimmy'nin beni kırmadan vereceği yanıtı düşünmesi biraz zaman aldı yazık. "Biraz işi var gibi görünüyor sanki..."

Kamerayı yüzüme çevirdim tekrar. Depresif salonu yeterince görmüştü. "Bence göründüğü kadar kötü değil. Duvar kâğıdı ve çatlak parkeler değişse, banyo da halledilmeyecek gibi değil." Banyoya yeni bir duşa kabin alınır, yeni bir klozet de takılabilirse yani!

Jimmy bir çocuk gibi dudak büktü. "Başka seçenek yok mu?"

Manhattan'da 2000 dolara bu kadar oluyordu demek ki. Cağnım Kuştepe! Deriiinn bir iç geçirdim. "Bakacağım birkaç ev daha var..." Öğle tatilinde işten çıkıp koştur koştur gelmiştim daireye. "Onlara da hafta sonu bakacağım." Son dört gündür işten çıkış saatlerim düşünüldüğünde, hafta içi öğle tatili dışında herhangi bir daire görmem imkansıza yakındı.

Ve zamanım daralıyordu yazık ki.

New York'taki ilk haftamın sonuna gelmiştim bile. Son haftalarda benden bağımsız gelişen medyatikliğim ışığında ev arkadaşı da istemediğimden, önümdeki bu üç hafta içinde bütçeme göre tek kişilik bir ev bulmam şarttı.

Bir rivayete göre, teoride 2000-3000 dolar arası tutabileceğim oturulabilir evler mevcuttu Manhattan'da bile. Ancak pratikte bana henüz denk gelmemişti. Dolap içi kadar evlere binlerce dolar kira istiyorlardı. Ya 4000-5000 dolar verip insanca yaşayıp açlıktan ölecektim, ya da açlıktan ölmeyip oturduğum semtten feragat edecektim.

"New Jersey'nin iyi bir fikir olabileceğini düşünmeye başladım," diye itiraf ettim Jimmy'ye.

"Ne?" dedi Jimmy büyük bir hayret ve hayal kırıklığıyla. "Lütfen şaka yaptığını söyle."

Niye şaka yapayım ki nerede uyuyacağım konusunda? "Epey ciddiyim aslında. Bu evi tutacağıma oradan bu fiyata kocaman iki katlı bir ev tutabilirim."

"Neden o fiyata tutabilirsin sence?" Jimmy yeni fikrimi kabul etmekte büyük direnç gösterecekti anlaşılan. "New York'a yaşamaya gelip New Jersey'de oturamazsın!"

Oysaki ben nerede yaşadığımın çok da bir önemi olmadığının farkına varıyordum yavaş yavaş. Yaşadığım yeri fazla göremeyecektim zira. "Şu an ucuz ve oturulabilir bir eve ihtiyacım var. Hem şirketten araba da verecekler yakında. Gidip gelmek sorun olmayacak."

"Herhalde sabah New York trafiğine maruz kalmadığın için böyle rahat konuşuyorsun." Artık bildiğin kızgındı James. "Trafiğin İstanbul'dan beter olduğundan eminim."

"O zaman ben de eve en yakın metro istasyonuna kadar arabayla giderim!"

Kollarını göğsünde kavuşturup kameraya yaklaştı James. "Hayır," dedi kısa ve net. İtiraz kabul etmeyecek gibi görünüyordu.

Kapak Modeli 🌙Yarı Texting🌙 (Tamamlandı)Where stories live. Discover now