~bölüm doksan sekiz~

En başından başla
                                    

Çağıl çekinerek arabadan indiğinde ben elendim.

Kahve camlı güneş gözlükleri, uzun bacaklarını saran yırtık siyah kotu, güneşte parlayan saçları ve piercingi...

Siyah ceket ise ancak Çağıl'a bu kadar yakışabilirdi. Ona gözlerimle bir Mecnun olurken o da Leyla'mmış gibi bakıyordu. İsimlere takılmayalım.

Birbirimize bakmayı kesmemizi sağlayan annem oldu.

"Pinhani ölmüş mü?"dedi annem.

"Efendim?"dedi Çağıl şaşkınlıkla.

"Konserine değil de cenazesine gider gibisin de."

Gökyüzü arabadan bir kahkaha patlattı.

"Anne,"diye sızlandım.

"Şaka yapıyorum annem, yakından daha yakışıklıymış. Ne kadar şanslısın biliyor musun? Bir sürü kız ondan hoşlanacak ama o gay! Sen de gaydin, değil mi?" Çağıl'a baktı.

Çağıl başını salladı. Hala şaşkındı.

"Üzgünüm... Ben bir an... Yani dikkatli oluruz biz mm... Adınız nedir?"

"Leyla canım. Birden üzerinize koşmak istemedim ama bu sıpa,"derken kafama vurdu. Yan yan anneme baktım. "Tanıştırmayacaktı beni! İnanabiliyor musun? Ah bu arada burnuna öyle şeyler takma der-"

Çağıl saf saf "Özür dilerim Leyla Hanım, çıkarayım ben hemen,"dedi.

Annem onu durdurup güldü. "Şaka yapıyorum aa! Korkmasana çocuğum betin benzin attı vallahi!"

Gelen diğer araba korna çalarken Volkan camı açtı. Sırıtıyordu. "Aile yemeği mi Leyla abla?"

"Küçük bir sorgu,"dedi annem gülerek. "Ne kadar zamandır çıkıyordunuz siz?"

Çağıl'a bakış attım ancak kabak gibi "Bir sene olmasına üç gün var,"dedi.

Annem bana baktığı an arabaya koşmaya başladım.

"Evrim! Bir sene olmuş ve sen Çağıl'ı benimle tanıştırmamışsın,"diye sızlandı. "Açıkla hemen."

"Açıklayayım anne, bir senedir çıkıyoruz,"deyince annem beni yakamdan tuttu. Bir yandan Çağıl'a bakıyordu.

"Ailenle tanışmak istiyorum ama şimdilik sadece Evrim'i sapasağlam getirmeni dileyebilirim. Çok geç kalırsanız bana haber verin. Evrim'e gözün gibi bak. Sakın içmeyin-"

Çağıl tatlı bir gülümsemeyle anneme baktı. Yavru kediler gibi bakıyordu. "Sigara ve alkolden nefret ederim ben de, endişelenmeyin siz Leyla Hanım. On bir buçukta buradayız."

"Oha abartma,"diye fısıldadım. Konser o saate kadar bitmezdi bile.

"Sevgililerin yaptığı o şeyler falan da yok, Evrim küçük daha."

"Elbette... Dışarıda iki arkadaş gibiyizdir."

Daha geçen anime ayağına bana handjob yaptığını bilse bizi domates gibi doğrar mıydı ki?

"Siz öyle şeyler yapmazsınız zaten. Neyse, eğlenin çocuklar! Memnun oldum bu arada. Sen de utanma benden, daha çok çeneme maruz kalacaksın,"dedi annem gülerek.

"Ne çenesi, lütfen... Asıl ben teşekkür ederim, sizin gibi anneliğin hakkını veren bir kadınla karşılaşmamıştım. Hiç küçümsemediniz beni."

Annem kızardı. Onun saçlarını karıştırdı. "Oğlumu mutlu ettiğin sürece sorunum yok."

"Anne biz artık gidelim mi?"diye sızlandım.

Hemen beni kenara çekti. "Sakın ayrılma bu çocuktan. Kafanı kırarım senin."

"Anne,"diye sızlandım.

Saçlarımı karıştırıp beni arabaya saldı. Nihayet.

Kenan sırıtarak dikiz aynasından bize bakarken "Gidelim mi kumrular?"dedi.

Çağıl ona oflarken yola çıktık. Volkanların arabası peşimizdeydi.

Gökyüzü "Elden ele,"deyip arka koltuğa servis yapmaya başladı. Elime ulaşan sandviçe baktım. "Bu ne?"

"İki ekmek dilimi arasına yerleştirilen et, peynir, marul çeşitli soslar ya da başka gıda maddeleriyle hazırlanan yiyecek,"dedi Kenan alayla.

Sonra Google'ı kapattı.

"Starbucks'tan aldık. Hindi Füme ve Jambonlu Sandviç."

Kaşımı kaldırdım. "Ben jambon sevmem."

Gökyüzü bayık bir bakış attı. "Nasıl olur? Sen benim kankam değil misin? Bizim kedilerimiz bile birbirlerini sever."

"Ne alaka?"dedi Gülin yanımdan. Sarı camlı gözlükleriyle çok tarzdı.

"Kediler bile birbirini seviyorsa bir sandviçi sevmeli,"diye sızlandı Gökyüzü.

"Sen yemezsen ben yerim,"dedi Kenan.

Gülin buzlu kahvesini höpürdetti. "Ya da ben."

"Asıl ben,"dedi Gökyüzü. "Ben olmasam bu lezzetten mahrum kalacaktınız."

"Kapa çeneni Göksu,"diye sırıttı Kenan.

"İnanmıyorum Kenancan! O kızla da mı yattın? Bıktım artık ama zengin olduğun için sorun değil aşkım."

"Kollarıma düş,"dedi Kenan ve Gökyüzü ağzıyla jenerik vererek "Eyvaah! Düşüyorum!"diye haykırdı.

"Patronuna düzgün davran."

"Ne Starbucks'ta gördüğüm yakışıklı çocuk benim yeni işimde patronum mu yani?"dedi sesini incelterek.

Çağıl sızlandı. "Siz ne yaşıyorsunuz yahu?"

"Kovuldun Göksu."

Gökyüzü Bahar Candan ağlayışı yaptı.

Bu arada ben de mecburen sandviçimi yemeye başladım. Çağıl bitirmişti bile. Gülin ise anime izliyordu.

"Üzülme, bir dahaki bölüm seni alacağım yine."

"He öyle desene,"dediğinde gülmeye başladılar.

Yol devam ederken kısa süreli bir sessizlik oldu.

"Kenan çok sıcak oldu, klimayı açsana."

Kenan klimayı açtı.

"İçeceğim nerede?"dedi Gökyüzü durmayarak.

"Poşettedir, torpidoyu aç."

"Sen ne aldın?"

"Vanilla Frappuccino."

"İçiyorum o zaman,"dedi yandan masum bakışlar atarak. Kenan iç çekerek başını salladı. Gökyüzü gülerek onun yanağından makas aldı. "Sağ olasınn."

"Yarasın,"dedi Kenan elini iterken.

Sonra hepimiz arabaları park edip konsere yürümeye başladık.

Fatma arkamdan fırladı. "Kenan kolunu Gökyüzü'ne atmış."

Gülinle avladılar.

Çağıl da kolunu benim omzuma attı.

Fatma kaş oynatıp sırıttı.

Pinhani sahneye çıkıyordu bile. Kalabalığa karışmamız uzun sürmedi. Ben de insanlar şarkıya eşlik ederken kolumu onun beline sardım.

"Yalnız kaldıysan kalkıp pencerenden bir bak."

Müzik bana huzur verirken gülümsedim. Gökyüzü başını Kenan'ın omuzuna yasladı ve gözlerini kapattı. O an ne kadar yorgun olduğunu gördüm. Gülüşleri birer maskeydi.

"İyi olacak,"dedi Çağıl kulağıma.

"Bizimle,"diye cevap verdim.

Çağıl'ın belini okşayıp gülümsedim, o çoktan ritme kapılmıştı.

Kavga ettiresim gelmiyor sıkılıyor musunuz :( Zaten az kaldı finale ama...

Vulcanus [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin