● V ●

508 55 29
                                    

Evimin kapısını açıp içeri girdiğimde rahatlamıştım , kapıyı kapatıp arkamı döndüğümde bir çift kanlı dişle karşılaşmıştım.

Hassiktir.

* * *

Kesinlikle karşımda bana sinirle bakan bir Taehyung beklemiyordum.

Sinirden dişleri resme suratıma deyecekti. Burada sinirli olması gereken bendim halbuki. Beni kandıran o , sinirlenen o, kalbimi siken o . E Nayeon napsın? Başı kelmi onun ? Sinirlenmesin mi?

-BÜTÜN GÜN TANIMADIĞIN BİR ÇOCUKLA NE HALT EDİYORDUN SEN!?

Korkudan kendimi duvara dayayıp gözlerimi sımsıkı kapattım. Tanrı aşkına resmen sinirinden beni göremiyordu. Burası mezarım olmazsa iyi. Artık mezar taşıma bir vampir tarafından korkudan altına şıçtıktan sonra gitti yazarsınız.

Tövbe tövbe ya.

Asıl soru , bu beni Mark ile birlikte iken takip mi etmişti?

-Neden beni bütün gün aramadın?

Taehyung bu korkumu fark etmiş olacak ki sesini alçaltıp daha nazik bir şekilde sormuştu. Benden cevap alamayınca beni duvarla arasına almıştı . Gözlerim hala sımsıkı kapalı olsa bile nefes alışlarını hissedebiliyordum.

Yüzüme çarpan nefesi beni her ne kadar nahrik etsede şuan tahrik olacak zaman değildi. Özellikle sabah yaşadıklarımızdan sonra...

Ellerini saçlarıma daldırıp önüme düşen saçları geri attığında gözlerimi açmıştım.
Acaba görüyormuydu?
Gözlerimdeki korkuyu...

-Özür dilerim Nayoo , seni birden başka bir erkeğin yanında görünce-

-Bu gün evinde ki kızdan sonra sen ne hatla bana böyle davranırsın?

Hayal kırıklığı ile bana baktığında umursamadım , bu masum davranışlara kanmayacaktım.

-En azından bu çocuk kimseyi öldürmüyor

-Sen öyle san Nayeon .

Bu sözü beni güldürmüştü.

-Yaaa yoksa odamı bir kan emiciiiiii??

-Bunu söylemek bana düşmez.

Birkaç adım geri attığı zaman bana kısa bir bakış atıp kapıya doğru yöneliyorduki onu durdurdum.

-Ne demek istiyorsun Taehyung , açık konuş!

-Herkese bu kadar çabuk güvenme

Bana arkasını dönüp kapıyı açtığında kendime engel olamayıp ona arkadan sarıldım. Küçükkenki gibi...

-Tae nolur , gitme . En azından şu k-kızı an-anlat.

Omzunun üstünden bir bakış attıktan sonra kapıyı kapadı ve yüz yüze gelebilmemiz için önünü bana döndü. Gözlerime odaklanabilmek için kafasını eydiğinden bana yeniden kusursuz gelmeye başlamıştı.
Sanki insanları öldüren o değildi ,
Sanki sabah ki kız onun evinden çıkmamıştı,
Sanki yine küçüklüğümüzdeydik...

Burunlarımız birbirine deydiğinde gülümsedi.
Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu , acaba kalbimin sesini duyabiliyor muydu?
Ona olan aşkımı biliyormuydu...

-O kız hakkında endişelenmene gerek yok , hiçbir zaman sen harici bir kıza aşık olmadım , ve olmayacağım da...

Ne!?
Arabam seksenle , kalbim senle atıyor yani.
Ne diyorum ya ben? Utanınca benim kafa gidiyor galiba.

-Be-beni mi se-se-seviyorsun?

Aramızdaki mesafeyi kapatıp dudaklarımız arasındaki boşluğu da kapattıktan sonra resmen öpüşüyorduk.

Heyecandan içim içime sığmıyordu. Aman tanrım SONUNDA !

Beni sertçe duvara ittikten sonra canım acıdığı için inlemiştim , ve bu hoşuna gitmişe benziyordu. Dudaklarımı dişleri arasına alıp ısırdığında yine inlemiştim. Dudakları hafifçe gerginleşip geri eski haline gelmişti. Öpüşürken bile sırıtıyordu ,ve bu hoşuma gitmemiş değildi...
Şuan karşısında öpüşmeyi bilmeyen bir cahil gibi durmuyorumdur umarım ...

Belimdeki ellerini altıma indirip sıkmaya başladığında garip hissetmiştim.
Yani sonuçta kimse popomu çiğköfte yuğuruyormuş gibi sıkmamıştı.

Kalbim sıkışacak gibi olmuştu , gözlerim yine kararıyordu...

-Taee koş köpekler yaklaşıyor!

Her zamanki gibi başımızı belaya sokmadan yapamamıştık. Bu seferde köpek sürü peşimize takılmıştı. Biz sadece yavru köpeği sevmek istemiştik.

-Nayoo elimi tut!

Koşarken Taehyung elimi tutup beni farklı bir yol sürüklemişti. Köpekleri atlatabilmek için beni çalalığa itmişti , kendiside üstüme atlamıştı.

Aaaaa yine çok yakındık , yine kalbim çok hızlıydı , yine delice seviyordum onu ...
Çocuk kalbim ile seviyorum onu , hem de fazlasıyla...


"𝐭𝐡𝐞 𝐝𝐚𝐧𝐠𝐞𝐫𝐨𝐮𝐬 𝐛𝐨𝐲"Where stories live. Discover now