"Gel!"demişti.

"Abi beni çağırmışsın!" dedi meraklı sesiyle.

"Asya'ya çiçek göndermişsin?"

"Evet abi!"

"Neden benim haberim yok Asaf?"derken sesi sertleşti.

"Abi çizimle uğraşıyordun diye rahatsız etmek istemedim! Ayrıca sana mesaj olarak gönderdim giden buketi!"

"Kır çiçeği göndermişsin? Neden peki?"

"Şey abi! Yenge bir tek kır çiçeğini seviyormuş da! Ondan yani şey ettim!" dedi mahcup bir sesle.

"Ne yengesi lan? Bir daha yenge demeyeceksiniz demedim mi zevzek! Şimdi ben seni 'şey etmeden' toz ol!" dedi kızgın bir şekilde.

Asaf hızlı bir şekilde odadan çıkarken ağzının içinden de söylenmeye ihmal etmiyordu.

"Yav hee hee! Yengemiz olmadığı için mi ben haftalardır kızın ensesindeyim?"

"Buda 'istemem yan cebime koy' hesabı!"

"İnsan bir teşekkür eder yaa! Valla yenge haklı! ' Dağ ayısı ' nolacak!.."derken kapıdan uzaklaşıyordu.

*****

Asya, adliyeye gitmeden önce büroya uğrayıp son hazırlıklarını yapıyordu. Bu arada gelen buketi görünce sevinçten yerinde zıplamaya başlamıştı. İçinden 'kesin bunları ya Ali yada babam göndermiştir' diyordu. Buketi kollarının arasına alınca hep yaptığı şeyi tekrarladı. Gözlerini kapatıp gülümseyerek kokusunu içine çekmişti... Sonra üzerinde duran kartı alıp okudu.

"Elinden gelenin en iyisini yap!.."

Melih KAPLAN

Buda neydi şimdi? Yazıyı bir kaç kere okudu ama hiç tebrik cümlesi geçmiyordu. Yada 'başarılar dilerim' gibi şeyler... Kaşlarını çatıp söylenmeye başlamıştı bile...

"Adama bak yaa! Tebrik ederken bile ayılığından ödün vermiyor!"

"Dağ ayısı ne olacak! Hödük!.."derken ofisinden çıkmıştı.

*****

Duruşmayı kazanan genç kız sevinçle abisini ve Ömer 'i aramıştı. İkisi de bu başarıyı kutlamak istemişti. Aslında bir yemeğe gitmek iyi fikirdi ama Ömer genç kızın gece hayatıyla tanışmasını istiyordu. Yurt dışındayken arada bir giderdi barlara ama Türkiye'yi bilmiyordu. Hazır gece devriyesi de yokken gidelim demişti. Sözleştikleri bara ilk gelen Ömer ve Asya oldu. Zaten aynı evde yaşıyorlardı. İlk içeceklerini yudumlarken Ali de gelmişti. Yanında sevgilisi Nazlı da vardı. İkisi de doktordu. Ve aynı hastahanede çalışıyorlardı. Biri kalp, diğeri beyin cerrahı idi. Vakit ilerledikçe ortam şenleniyordu. Müzik daha hareketli, danslar daha çılgıncaydı... Daha yeni eğlenmeye başlamışlardı ki Ali ve Nazlı hastahaneden gelen telefonla gitmek zorunda kalmışlardı. Ömer ve Asya eğlenmeye devam ederken çapraz locada onları izleyen üç çift gözden habersizlerdi.

Melih... Faruk... Asaf...

Kızın geldiği barı tabiki de Asaf 'dan öğrenmişti. Faruk ile beraber geldiklerinde Asaf, onları görebilecekleri bir locaya kurulmuştu.Ama Ali ve kız arkadaşını görmemişti genç adam.

Asya dans etmek istediğinde Ömer karşı çıkmıştı. Çünkü ortam pek de iç açıcı değildi. Durduk yere taciz edilmesini istemiyordu.

"Hadi ama Ömer! Ben dans etmek istiyorum ama!" dedi sitemli bir şekilde.

"Olmaz dedim ufaklık! Uzatma işte!"

"Eğlenmeyeceksek neden geldik komserim?"

"İlla dans etmek istiyorsan burda et! Beni deli etme!"

TUTSAK KALPLERWhere stories live. Discover now