Bölüm 17: Kahvaltı

Start from the beginning
                                    

Murat ise anın bozulmasına takılmıştı. Ne güzel yatıyordu Rana kucağında.

"Nasıl girdiniz içeri? Ayrıca kapıyı açmıyorsak müsait değilizdir anne." Dedi yüzün de muzip bir ifadeyle. Lale Hanım oğlunun bu haline gülümsedi. İki yıl suratsız Murat'tan sonra bu hallerini daha bir çok seviyordu.

"Hadi Murat hadi. Haylazlık yapma." Dedi gülerek ve ciddileşti. "Baban Mete'yi de getirdi." Dediğinde Murat'ın bakışları sertleşti.

"Ne demek Mete'yi getirdi. Anne Rana aşağı inmeden Mete bu evden gidiyor. Onları nasıl karşı karşıya getirirsiniz."

"Baban çok sinirli Murat. Şuan ona karşı çıkmasan daha iyi olur."

"Anne Rana'yı hiç mi düşünmüyorsunuz. Rana onun ve benim sorumsuzluğum yüzünden bu halde. Kıza çarpan adamı kızın karşısına mı çıkartacaksınız. Rana nasıl yıkılır, yıpranır."

"Eninde sonunda karşılaşacaklar. Yarın değil bugün oluyor oğlum."

"Hayır anne. Daha erken. Mete'yi gönderiyorsunuz."

"Hayır Murat. Git üzerini değiştir bir elini, yüzünü yıka gel."

"Peki. Zaten ben Rana'yı alıp gitmeyi düşünüyordum birkaç güne. Siz götürmüyorsanız Mete'yi, ben Rana'yı götürüyorum." Dedi ve ayağa kalkıp arkasını döndüğünde Mete ile karşılaştı. Uzun zaman sonra yüz yüze gelmişti kardeşiyle. Saçları uzamış, bakımsız ve dağınık duruyordu. Daha doğrusu Mete genel olarak öyle duruyordu. Yüzü, göz altları çökmüştü. Zayıflamıştı. Murat, Mete'yi görmezden gelerek yanından geçti ve yukarı çıktı. Üzülmüyor muydu? Kesinlikle üzülüyordu, canı yanıyordu. Kardeşiydi en başta. Canı, kanıydı ama hatalarını görmezden gelemezdi. Kırgındı, kızgındı. Hem kendine, hem ona.

Lale hanım da giden oğlunun arkasından baktı. İstemsizce gülümsüyordu. Uzun zamandır farkındaydı, hissediyordu zaten ama fena tutulmuştu oğlu Rana'ya.

Murat yukarı çıkıp odasına geçecekken Rana'nın odasının önünde durdu. Gözünün önüne dün gece geldi. Rana'nın beline sarılan kolu, dudaklarına dolanan dudakları, onlar öpüşürken avucunun içinde hızlanan Rana'nın kalbi. Anılarıyla bile tutuşuyordu sanki Murat. Rana'nın her hareketi heyecanlandırıyordu Murat'ı. Birden içerden su sesi gelmeye başladı. Fırsat bu fırsat diye düşündü Murat. Rana'nın kendisinden kaçmasına izin vermeyecekti. En azından baş başa bir tatile gidebilirlerdi. Orada belki biraz daha yakınlaşırlardı, Rana ile arasında olan mesafeyi azaltırdı. Odasına gidip valizi aldı ve Rana'nın odasına koştu. Eline gelen uygun gördüğü eşyaları valize hızlı bir şekilde doldurdu. Çekmeceyi açtığında Rana'nın iç çamaşırları ile karşılaştı. Önce gözleri kocaman açıldı ve çekmeceyi geri kapattı. 'Saçmaladın Murat. Ne yapsın kız iç çamaşırsız mı kalsın orada.' Dedi önce ve kurduğu cümleden sonra aklına dolan görüntülerden sonra kafasını hızla iki yana salladı. Çekmeceyi geri açarak ve yüzün de oluşan sırıtmayı bastırmaya çalışarak 'karın o senin bunları görmen ve dokunmandan daha doğal bir şey yok.' Diyerek hızla doldurdu. Orada ki işi bittikten sonra üstteki çekmeceyi açtı. Gerekli bir şey bulamayınca kapatacaktı ki gözüne flash takıldı. Elini uzatıp alıp almamak arasında gidip gelirken içinde ki ses galip geldi ve flashı cebine atarak odadan çıktı.

Murat da kendi odasına geçerek önce tatil için iki oda ayırt etti. Aslında içinden geçen tek odaydı ama bunun için erken diye düşündü. Rana zaten kaçıyordu Murat'tan. Dün gece yakınlaşmışken tekrar uzaklaşma riskini alamazdı. Daha sonra hızlı bir duş alarak kendi eşyalarını da toplayıp odadan çıktı ve Rana ile karşılaştılar.

"Sen de mi odadasın? Annenler?" Diye şaşkın şekilde baktı Murat'a.

"Ne olmuş annemlere?" Dedi Murat. Rana'ya yaklaşarak. Öpüşme anları çıkmıyordu aklından. Ona yaklaştıkça kalbi deli gibi atıyordu. O dudakları tekrar öpmemek için kendiyle savaşıyordu resmen. Murat'ın gözü Rana'nın dudaklarına kayarken, Rana'nın bakışları Murat'ın elinde ki çantaya takılmıştı. Ama Murat'ın ondan habersiz bir yere gideceğini düşünerek gurur yaptı ve sormadı.

SESSİZLİK (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now