3| Seninleyken her zaman gülüyorum.

Start from the beginning
                                    

"Bu jeli sürelim" demişti Jimin hyung yanıma otururken. "Daha iyi hissedeceksin. Bir keresinde bana da olmuştu. Hemencecik geçiriyor, alıyor acısını" dediğinde gülümseyerek başımı sallamıştım.

"Doğruyu söyleyin, ölecek miyim? İlgi manyağı oldum şu an"

"Sen bizim oğlumuzsun Jungkook" demişti Jimin hyung babacan bir tavırla elini omzuma koyup sıkarken.

"Hadi oradan" demiştim gülüp elini iterken. "Alt tarafı iki yaş küçüğüm"

Söyleyiş tarzım hepsini güldürürken Hoseok hyung yenileceğini anladığında birden oyunu kapatmış ve kendini koltuğa bırakmıştı.

"Yah hyung! Hep böyle yapıyorsun!"

"Ne yaptım ya?" Dese de gülüyordu. Oflayarak oyun konsolunu sert gelmeyeceğine emin olduğum bir şekilde ona fırlatmıştım. Gülerek eliyle yakaladığında gözlerimi devirerek arkama yaslanmıştım.

"Acıkan var mı?" Diyerek gülüşmemizi bölen Jin hyung ayağa kalkmıştı. Jimin hyung, Namjoon hyung ve Hosoek hyung aynı anda 'Ben!' diye bağırdıklarında Jin hyung onu takip etmelerini söyleyerek mutfağa ilerlemişti. Onlar da peşinden giderken dudaklarımı büzerek Taehyung hyunga bakmıştım. Telefonuyla uğraşıyordu.

"Sen aç değil misin?" demiştim ona yaklaşarak. "Doğru düzgün bir şey yemedin"

"Aç değilim" dediğinde başımı koluna yaslayarak telefonda ne yaptığına bakmaya başlamıştım. Twitterda geziyor, attığı fotoğrafın altına gelen twitleri okuyordu. Bunları okumak istemediğim için gözlerimi Yoongi hyunga çevirdiğimde bize baktığını görmüştüm. Ama anında gözlerini kitabına çevirince istemsizce gülümseyerek Taehyunga yaslanmaktan vazgeçmiş ve yavaşça ayağa kalkmıştım.

"Ne yapıyorsun? Otursana?" Dediğinde Taehyunga iyi oldumu söyleyip kendimi Yoongi hyungun yanına bırakmıştım. Bana bakmıyor, saatlerdir olduğu gibi bir kez bile değiştirmediği aynı sayfayı okumaya devam ediyordu.

"Ne okuyorsun?" Demiştim başımı onun koluna yaslarken. "Demian mı?"

"Hayır, bu başka. Çok ünlü bir kitap"

"Adı ne?"

"Söylesem bilecek misin?" Dediğinde gözlerimi devirmiş ve kitabın kapağını kendime çevirip geri bırakmıştım.

"Sefilleri okuduğunu söylemek bu kadar mı zordu?" Dediğimde olumsuz anlamda başını sallamıştı.

"Hayır. Sadece seninle uğraşmak istedim"

Açık sözlülüğüne alıştığım için gülmekle yetinmiştim.

"Senin gibi birinin, Sefiller'i bu zamana kadar okumamış olması büyük kayıp" demiştim bilmiş bilmiş ona bakarak.

"Bence de" demişti iç geçirerek. "O yüzden okumaya çalışıyorum. Ama çok vaktim olmuyor. Ve ben kitap okumaya başladığımda en fazla iki üç gün içinde bitirmek isterim. Süre uzadıkça okuma hevesim kaçıyor. Bu yüzden hep başlayıp yarım bıraktım bu kitabı" dediğinde anladığımı belirten mırıltılar çıkarmıştım. Ardından tekrar sessizlik oluşmuştu.

Taehyung hyung oturduğu yerden kalkıp odasına doğru ilerlemeye başlayınca gözlerimi tekrar kitaba çevirmiştim.

"Üzgünüm" demişti Yoongi hyung birden. "Seni üzmek istememiştim. Sadece bize uzak kalman sinirlerimi bozuyor"

"Size uzak değilim ki hyung.." diye mırıldandığımda sesim beklediğimden daha ince çıkmıştı.

"Değilsin. Ama aynı zamanda uzaksın da. Bize neler yaşadığını anlatmalısın Jungkook. Moralinin bozuk olduğunu, canının yandığını bir yere kadar görebiliriz elbet ama daha büyük soruların olduğunda bize bahsetmeyeceğine eminim. Bunu yapman sinirlenmeme neden oluyor. Bak bana, rahatsız olduğum şeyi direkt söylüyorum"

İdol: taekookWhere stories live. Discover now