1| Onunla olan her anım özel.

68.4K 3.2K 4.2K
                                    

Gerçekten çok zorlanıyordum.

Her gün saatlerce pratik yapıyor, çekimlere gidiyor, yurda gelip egzersiz yapıyor ve bazen sadece bir-iki saatlik uykuyla konserlere çıkıyordum. Konserlerde fanlarımızın bizi ne kadar sevdiğini görünce desteklerini hissettiğim her saniye kendimi daha fazla zorlamak istiyordum ve evet, zorluyordum. Daha iyisini yapmak için, onlara istediği şeyleri verebilmek için çabalıyordum.

Eğlenceli anlar olsa da, her istediğimi alabilsem de, birçok kişinin sevgisini hissetsem de idol olmak çok zordu.

Yine de mutluydum. İstediğim işi yapıyordum. İdol olduğum için hiçbir zaman pişman olmamıştım ama bazen keşke biraz daha kolay olsaydı diyordum. Keşke, dışardan göründüğü kadar kolay olsaydı.

Gözlerimi silip acıyan ayak bileklerime masaj yapmaya devam etmiştim. Şu an pratik odasında tek başıma pratik yapıyordum. Daha doğrusu yapamıyordum çünkü bileklerim çok acıyordu. Hyunglarım yurda dönmüşlerdi. Ben biraz daha kalmak istediğimi söylemiştim çünkü çok yorulmuştum. Biraz da dolmuştum. Kafam da kalbim de çok karışıktı. Yorulmuştum. Hem ruhum hem bedenim.

Kapının tıklandığını duyunca gözlerimi silerek yanımdaki havluyu elime alarak yüzümü siliyormuş gibi yapmaya başlamıştım. Boğazımı temizlediğim sırada kapının açıldığını duymuştum. Yanıma doğru geldiğini duyuyordum ve terlik sesinden anladığım kadarıyla Taehyung hyung gelmişti. Bilerek bastıra bastıra yüzümü silmiştim çünkü her tarafı kızarırsa, gözlerimin kızarıklığına bir şey demezdi. Ya da farketmezdi. Yani, umarım.

"Yurtta olduğunu sanıyordum" demiştim havluyu omzuma doğru atarken. Beni dikkatle inceleyip yere, karşıma oturmuştu.

"Yurttaydım. Gelmeyince merak ettik. Telefonunu da açmadın"

"Ah, duymamışım. Pratik yapıyordum"

"Jungkook, kendini çok zorluyorsun"

"Sorun yok hyung, yorulmaktan hoşlanıyorum" diyip güldüğümde inandığına dair bir ifade yoktu yüzünde.

"Hadi yurda gidelim" demişti oturduğu yerden kalkarak. "Biraz atıştırıp, uyu. Yorgun görünüyorsun, yarın fanmeeting var. Bang PD-nim yine kızacak sana"

"Önemli değil" diyip gülümsemiştim. İç geçirerek kapşonunu takmış ve ayağıyla hafifçe ayağıma vurmuştu.

"Hadi kalk da gidelim" dediğinde başımı olumsuz anlamda sallamıştım.

"Sen git, ben daha sonra gelirim. Merak etme çok kalmam"

"Jungkook uzatma işte, hadi gidelim diyorum sana" diyerek kaşlarını çatmıştı. Ne diyebilirdim ki? Ayaklarımın üzerine basamıyorum, beni sırtında taşı mı?

"Neden gelmek istemiyorsun? Yoongi hyung sana bir şey söylediğinde hemen yapıyorsun. Neden ben söylediğimde yapmıyorsun? Ben de senin iyiliğini düşünüyorum"

Birden değişen ses tonuyla birlikte biraz şaşırmıştım. Onu dinlemediğim için alınıyor muydu yani?

"Oh.. hyung. Öyle değil"

"Neyse, tamam. Ne de olsa benim tek başıma geri döndüğümü görüp seni almak için gelecektir Yoongi hyung. Ben gidiyorum" diyerek yürümeye başladığında kendimi kötü hissetmiştim. Söylemek istememiştim ama beni yanlış anlamasını da istemezdim.

"Hyung!"

Sesimi yükselterek ona seslendiğimde duraksamış ve bana bakmıştı. Yutkunarak gözlerimi kaçırdığımda bana dikkatle bakmaya devam etmişti. Nedense şuan tekrar ağlayasım gelmişti.

İdol: taekookWhere stories live. Discover now