o

143 13 6
                                    

"bu güzel kokuların kaynağını arıyordum ama yaratıcısını da buldum galiba." dedi kısa boylu genç çocuk. yüzünde büyük bir gülümseme mevcuttu. memnun ifadesi asla silinemezmiş gibi bakıyordu.

"ben giray. çınar'ın kocasıyım. sen de onun öğrencisi-" duraksadım.

"ege." dedi mutfağa girip.

"memnun oldum ege."

kasedeki karışımı çırparken ege zihnime düştü. onu en son okula bıraktığım, yarı yolda arabadan kovduğum, gün görmüştüm.

biraz daha bekleyebilir.

kurabiyeleri fırına yerleştirene kadar bir sürü şarkı mırıldandım ve gerçek hayatı tamamıyla yok saydım.

daha sonra mete nöbeti olduğu için çıktığını haber vererek evden gitti.

onunla kalıyordum çünkü kalacak yerim yoktu.

hâlâ çınar'a karşı umutlarım olduğundan ev aramaya başlamamıştım. ama galiba başlamalıydım.

işte yine gerçek hayata dönmüştüm.

telefonumu elime aldım.

çınar'ın sesini duymaya ihtiyacım vardı.

rehberde numarasıyla bakışırken çalmaya başlayan telefonum beni ürküttü.

arayan ege'ydi.

"efendim."

"konum at. yanına geleceğim."

"neden?"

"bir nedeni yok."

kapattım ve ona konumu attım.

asla ona karşı gelememem benim zaafımdı.

tam bu nedenden ev bakmaya başlasam iyi olacaktı.

yarım saat sonra ege kapıdaydı.

hemen mutfağa koştu.

"mendebur fizik öğretmenimin senin gibi bir kocası olacağı aklıma gelmezdi doğrusu." dedi ege kurabiyeleri yerken. "bunlar çok güzel. delireceğim."

"lütfen bir daha yap bana bunları."

"sanmıyorum." deyip kestirip attım.

ama o an bile ona tekrar bu kurabiyelerden yapacağımı biliyordum.

bana verilen küçük odaya gittik ege'yle. yatağa uzanınca göğsüme sokuldu. bedenim ona göre oldukça yapılıydı.

"senin kollarında kaybolurken çok tahrik oluyorum. bu devrilemez gibi duran bedeninin, altımda nasıl kıvrandığını hayal ediyorum istemsizce." boynuma doğru konuştu.

gözlerimi sıkıca yumdum.

elimi tutup penisine değdirdi.

"bana yaptığına da bir bak."

yutkundum.

itmeliyim onu.

bu kabul göremez.

üzerime doğru tırmanıp kulak mememi emmeye başladı. nefeslerim hızlandı. başım da dönüyordu. yavaşça aşağıya doğru kaydı ıslak dudakları.

çenem, boynum ve köprücük kemiğe değdi.

sonra kaldırdı başını ve sonuna kadar açtığım gözlerime dikti elalarını.

benden uzaklaştı bir anda.

kendime kapandım.

"titriyorsun." dedi bu sefer şaşkın bir sesle.

without him || bxb ✔️ Where stories live. Discover now