one

6.7K 487 78
                                    



"Siparişiniz hemen geliyor." Masada oturan adamın elinde tuttuğu menüyü alıp, tezgahın arkasına geçtim. Yaklaşık 15 dakika boyunca menüye bakmış, en sonunda aptal bir hamburger istemişti. Ona, hey ahbap, biraz salata almaya ne dersin, eminim vücudun bunu hoş karşılar, demek istemiştim. Daha sonra işten atılma olasılığım aklıma gelmiş, böyle bir şey olursa teyzeme evin kirasını nasıl ödeyeceğimi düşünmüştüm. Uzun zamandır patron tarafından tacize uğramadığım tek yer burasıydı.

Bunun sebebi her türlü ihtiyacını karşılayan çalışanımızın Seol Hyun olmasıydı tabi ki.

"Buna inanamayacaksın," dedi Woo Hyun, eline sipariş kağıdını verirken.

"Neye inanamayacağım?" dedim.

"Patrondan duydum..." kafamı ee dercesine sallayıp parmaklarımı tahtaya vurmaya başladım. "Bir grup klip çekmek için gelcekmiş, bilmiyorum sanırım bu iş uzun sürer."

Buraya bir grubun klip çekmek için gelmesi demek, tatil demekti.

Tatil.

Uzun zamandır aradığım şeyin bir grup tarafından bana verilecek olması ilginçti. Cennetten benim için gönderilmiş olmalılardı.

"Bu tatil demek!" dedim ellerimi yapmacık bir şekilde çırpıp. "Ne zaman gelecekleri konusunda bir şeyler duydun mu?"

Sevinç gösterim onu da mutlu etmişti. Zavallı, bunun tatil anlamına geldiğini yeni çakmıştı. Bazen onun için üzülüyordum. Ben bütün gün insanlarla konuşabiliyorken o, aptal mutfağın içinde, bütün gün yemek yapıyordu. Sünger Bob bile ondan daha çok eğleniyordu ve o bir süngerdi. Bir gün onu alıp büyücüye götürmeliydim. Belki şansı açılırdı.

"Yarın geliyorlarmış, muhtelemen patron bu akşam iş çıkışı bize bilgi verir."

"Evet, hadi şu siparişi hazırla, adam her an tuzluğu yiyebilir."

Yaklaşık yarım saat sonra, adam hâlâ olduğu yerde oturuyordu. İkinci siparişini vermişti. Bu kadar yemeği ben yesem ne olurdu diye düşünmeden edemedim.

Adamın önüne siparişini koyduğum sırada patronumuz üst kattan inmiş tezgahın arkasında duruyordu. Kollarını birbirine kenetlemiş bir şekilde beklerken, restorantımızın yollusu Seol Hyun, muhtelemen bir çok kez iş pişirdiği patronun yanına gitmiş ona cilve yapıyordu. Bunu, bir gün işe Chanel çanta ile geldiğinde anlamışık. Dip boyası gelmişti tanrı aşkına, o Chanel'i rüyasında görmesi imkânsızdı.

Tezgahın arkasına geçip, seksi durmaya çalışan -giydiği eteğin boyu aslında çabalamasına gerek bile bırakmıyordu- Seol Hyun'un yanına dikildim ve Woo Hyun'un gelmesini bekledik. Aramıza katılmaya karar verdiğine patron konuşmaya başladı. Bunun klip hakkında olduğunu biliyordum.

"Size bir haberim var," dedi ellerini birbirine vurup. Daha sonra hepimize tek tek bakıp tepkilerimizi ölçtü. Daha sonra devam etti.

"Yarın bir grup buraya klip çekmek için geliyor, bu restorantımız için çok iyi bir haber." Evet, evet. Daha çok para kazanacaksın fakat bizim maaşlarımız değişmeyecek. Tatilden haber ver.

Herkes bilirki ki klip çekimlerinde, kendi ekipleri ile gelirlerdi. Bize ihtiyaç olacağını hiç sanmıyordum.

Woo Hyun ve ben beklenti içinde bakarken Seol Hyun kolunu duvara yaslamış bizi izliyordu.

"Bu yüzden, üç gün boyunca," Sihirli sözleri söylemesi için bekledik. "Siz de burada olacaksınız."

Siktir. Oradan.

"Bizi istediklerine emin misiniz?" dedim.

"Evet küçük hanım," dedi. "Onlara sizin yeterli olacağınızı söyledim."

Tahmin etmesi zor değildi. Bizi, köpek gibi çalıştıracak ve aldığı fazla parayı da yiyecekti.

training wheels | jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin