{52}~YARALI DİZLER

1.3K 41 12
                                    

"Önce kumun üzerine kurdum, sonra kayanın. Hiçbir şeyin üzerine kurmadım artık çökünce kaya. Sonra yeniden kurdum sık sık kum ve kayanın üzerine. Öğrenmiştim ama.
Kendilerine güvenip de mektubu verdiklerim çöpe attılar onu. Ama hiç önemsemediklerim bulup geri getirdiler bana. Öğrendim böylece.
Yapılmadı buyurduklarım. Gelince gördüm ki yanlışmış. Yapılmıştı doğru olan. Bir şey öğrendim bundan da.
Eski yaralar acır soğuklarda. Ben sık sık şöyle derim ama: Yalnız mezarın hiçbir şeyi olmayacak bana öğretecek. "

"Tane tane çoğalıyor keder, yürek nasıl baş edecek bununla?"

Bir kutu. Küçük bir kutu. Zihnimin içi aynen böyleydi. Küçük bir kutuya ne konulabilirse konulmuş, sığdırabileceğim kadar sığdırmıştım bir şeyleri. Ama artık almıyordu. Kutu o kadar çok dolmuştu ki kapak bile kapanmıyordu. Ne bir şeyler taşıyor, ne de bir şeyler ekleniyor. Zihnim bu ağırlıktan o kadar çok ağrıyordu ki artık düşünmeye bile takatimin kalmadığını hissediyordum.

Sabah arabada yaşadığım o olaydan sonra hiç bir yere uğramadan Karan'ın evine gelmiştik. Bedenen o kadar yorgun ve uyuşuktum ki, bunu sorgulayamıyordum bile. Karan kapıyı açtı ve içeriye geçtik. Küçük adımlarla salona yöneldiğimde Aren Karan'ın kollarında gözden kayboldu. Nefesimi bırakıp ayaklarımın ulaştığı ilk koltuğa oturdum. Ne yapacaktım ya da ne yapmalıydım? Sol elimi kaldırıp başımdaki ağrının üzerine koyarken gözlerim sızlıyordu. Sorgulamak istediğim ama zihnimin derin kıvrımlarında gizlenen o kadar soru vardı ki. Bunların yerine bir nefes daha aldım. Gözlerimin önüne düşen görüntüde arabadaki halim vardı. Kendimi boğarak öldürmeye mi çalışmıştım? Karan öyle söylemişti.

Hastalığım tam olarak neydi, nasıl bir şeydi bilmiyorum ama ilerlemesine izin vermeyecektim. Evet, yaşam bana ağır geliyordu ve kaldıramıyordum bazı şeyleri ama artık hesapta ölme isteği yoktu. En azından oğlum biraz daha büyüyene kadar. Yüzümde minik bir tebessüm peyda oldu. Onun okula gidişini görecektim. Okulunu, eğitimini bitirecek, koca bir adam olup iş sahibi olacaktı. Onu çok seviyordum. Tebessümüm büyüyecekti ama dudağımdaki yara sızladığında usulca ufalıp yüzümde kurudu. Aren babasına benzeyecekti bir de. Sahi, ben ne olacaktım? Çevremdekileri o kadar çok düşünmüş ve kendimin geleceğini o kadar geri plana atmıştım ki bunu şimdi farkediyordum.

Yalnızca bir adamı sevmiştim. Andrew'e olan sevgim gerçek miydi değil miydi bilmiyorum ama bir daha böylesi gelmezdi. Bir daha hiç bir erkekle kendimi aynı cümle içinde bile hayal edemezdim. Bu kaderimdi. Elim başımdan kayarak kucağıma, diğer elimin yanına düştü. Yorgun ve açtım ama yapmak istediğim tek şey uyumaktı. Kafamı kaldırıp duvarda asılı duran saate baktım. On olmasına çeyrek vardı. Gözlerim ağrı ile savaşırken koridorda duyduğum ayak sesleri bir bir zihnimin içinde yankılandı. Görüş açıma Karan girdiğinde ağır adımlarla yaklaşarak çaprazımdaki koltuğa oturdu. Yüzüne baktım. Sert, sakin bir yüzü vardı. Kemikli çenesi bir tabloya fırça ile değil de kalemle çizilmiş gibi belirgindi. Sarıya çalan saçlarıyla uyumlu kehribar gözleri yutkunmam için iyi bir sebepti sanki. Geniş alnı, düzgün burnu, bir erkek için güzel bir yüze sahipti. Omuzlarına değdi bakışlarım. Neden birkaç bedenin aynı anda omzuna baş koyabileceğini düşündüm bilmiyorum ama o kadar genişti işte omuzları. Bir erkeği süzmekten rahatsız olarak gözlerimi gözlerine kaçırdım. Ufak bir tebessüm ederek oturduğu koltukta öne doğru kaydı. "Daha iyi misin?" diye sordu tam gözlerimin içine bakarak. Gerçekten mi soruyordu yoksa bir şeyler sormuş olmak için mi? Yine de başımı sallayarak onu onayladım. "Evet," dedim. "Daha iyiyim." Bir kolunu dirseğinden kırmış ve dizine yaslamıştı. Elleri birbirinden bağımsız dizlerinin üzerinde yerini alırken başını biraz eğip elini ensesine attı. Onu izliyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 22, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İTAATKAR #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin