{15}~DÖNÜŞ

10K 358 8
                                    

Kendimi kayıp balık Nemo gibi hissetmekten başka bir şey yapamıyordum. Bundan alıkoyamıyordum da. Yine birilerinin hayatını kurtarmak için çabalıyordum ve olan olmuştu.

Yine kaybolmuştum.

Kahvaltı masasında olan konuşmamızdan sonra aklım biraz daha bulanıklaştı.
Ne yapacağımı ve ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Tek düşündüğüm şey Ailemdi. Aile kavramı benim için ne kadar uzak olsada, uzaklarda bir yerde onların varlığını hissetmek beni kendime getiriyordu.

Beynim şu anda tamamen iflas etmişti. Erik intikam ve ölümden bahsedip gitmişti. Şu anda odasında ne yapıyor bilmiyordum ama benim odamda onun odası kadar sessizdi.

Kelimeler zihnimin kör kuyularına saklanırken içimde ki boşluğa bile bir şeyler fısıldayamıyordum.
Acizdim...

Valizimi hazırlamıştım ve yatağımın üzerine oturmuş halde bekliyordum. Erik odasından çıkacak ve konağa geri dönecektik. Ama lanet olsun ki odasından saatlerdir çıkmamıştı.
kahvaltıdan bir süre sonra gelip hazırlanmamı söylemişti. Nedenini sorduğumda ise konaktan bahsetmiş ve kendi odasına çekilmişti.

Yine de odasına girip ne yaptığını deli gibi merak etsemde bir şey sormayacaktım. Sadece konağa gitmek istiyordum. O konağa gidip başka insan suratları da görmek istiyordum. İki haftadır Erik'ten başka kimsenin yüzünü görmemiştim.

Oflayarak nefesimi dışarı verdiğim sırada adım sesleri duydum ve Erik odama girdi.

"Aşağıdayım." dedi ve geldiği gibi geri gitti. Bende valizimi alarak peşinden gittim.
Arabaya bindiğimizde ortam yine sessizdi. İki saatlik yolculuğun sonunda evin dışında başka bir yere park etmişti arabayı. Bir mağazaya. Arabadan beraber indik ve mağazaya girdik.

Şaşkınlığımı üzerimden atamadım, burası harika kıyafetlerle doluydu. Kısa bir bakış fırlattım çevreme, gerçekten de giyinilesi kıyafetler vardı burada.
Mağaza müdürü olduğunu tahmin ettiğim adam Erik yaklaşırken hızla önünü iliklemişti.

"Hoşgeldiniz efendim."

"Seçtiğim parçalar hazır mı?" diye sordu Erik, sesinde aceleci bir ton vardı. Adamı umursamamıştı bile.

Adam kafasını sallayıp çalışanlarından birini çağırdı ve bir kaç şey söyledi. En fazla üç dakika sonra çalışan kollarında elbise kılıflarıyla geri döndü.
Soran gözlerle Erik'e baktığımda çalışan kızdan kıyafetleri aldı ve bana uzattı.
Tek kaşımı kaldırarak ona baktığımda ise gözleriyle elindeki kılıfları işaret etti.

Oflayarak elindekileri aldığımda mağazanın çıkışına ilerledik ve geri dönerek arabaya bindik. Kılıfları arka koltuğa bırakıp ön koltuğa yerleşirken Erik'e gözlerimle kıyafetleri işaret ederek sordum.

"Bunlar ne için?"

"Senin, akşam ki davette giymen için."

"Neden ben de gelmek zorundayım ki?"

"Çünkü öyle olması gerekli." dedi ve gözlerini yola odaklayarak arabayı çalıştırdı. Ellerimi yumruk yaparak kucağımda birleştirdim ve başımı cama yasladım. Araba ilerlerken yağmur yavaştan kendini göstermeye başlamıştı.

İTAATKAR #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin