Bir

54.3K 322 38
                                    

Blake'in Anlatımı

"Kayla." Kayla'nın yanımda oturan minik vücuduna bakabilmek için gözlerimi yoldan ayırdım. İç çektim. Oturduğu pozisyonda olduğundan da az yer kaplıyordu; dizlerini göğsüne çekmiş, başını da onların üzerine yaslamıştı. Yaşadığı şey yüzünden kendimi inanılmaz suçlu hissediyordum. "Lütfen bir şey söyle."

Onunlayken sessizliğe alışkın değildim, biz en gereksiz şey hakkında bile dakikalarca konuşabilirdik. Aramızdaki geringinliği hissedebiliyor olmak resmen kalbime bir şey saplamıştı.

"Kay..." Bir elimi vitesten ayırdım ve elinin üzerine koydum. "Her şeyi çözeceğiz, söz veriyorum."

"Bana yardımcı ol, Blake." Fısıldadı, elini elimin altından çekti ve kolunu bacağına sardı. "Sadece sür."

İç çektim ve güçle direksiyona vurdum. Sokağı aydınlatan lambaları izledim.

Telefonumdan hiçbir şey kaydetmediğini söylediğinde Kimberly'e güvenmekle aptallık etmiştim, ama Kayla'yla arkadaşlığımı bozmamak için o kızı kullanmakla daha büyük aptallık etmiştim. Elimi bile sürmeden her şeyi mahvetmiştim ve o anda, kalbimde bir yerde biliyordum ki, her ne kadar görmezden gelmeye çalışsam da Kayla'yla ilişkim kırılıyor, hatta yıkılıyordu.

Kendinden kaçan, başkasına sığınan bir insan değildim. Kendimi kanıtlamam gerektiğinde öne çıkardım, saklanmazdım. Birkaç ay öncesine kadar... O günlerde o kadar yalnız hissediyordum ki, Kimberly ile tanıştığımda belki arkadaşlıktan başka bir çekim hissetmek iyi olur diye düşünmüştüm.

Yani yanlış anlamayın, bir sabah uyanıp hadi bugün aşık olayım demedim. Ama zamanla bir şeyler hissetmeye başladım, her günümüzü birlikte geçiriyorduk ve ben onun en ufak detaylarına bile dikkat ediyordum.

İlk başta garip gelmişti. Mesela mezuniyet günü kravatımı bağlamakta zorluk çekiyordum. Elini yanaklarıma yerleştirdi ve o gün traş yapmadığım çenemi okşadı. Parmakları bronz tenimde geziniyordu.

Bunu daha önce de yapmıştı ama o gün bir şeyler farklıydı.

Ve ben, o kadar aptaldım ki, o hissin peşinden gidip her şeyi mahvetmiştim.

O anın aklıma gelmesiyle direksiyona tekrar vurdum. Yanımdaki kızın sıçramasına neden olmuştum. Üzgün gözlerini gördüğümde ne kadar saçma hareket ettiğimi düşündüm.

İç çektim ve kenarda boş yer bulunca arabayı durdurdum. Şanslıydım ki, hala apartmanımıza yakındık.

"Neden durdun?" Kayla'ya cevap vermedim. Anahtarı kontaktan çıkarıp kapıyı açtım ve hemen arabadan indim. Bu Dünya'da benim in en önemli insanı kaybedeceğimi düşünmek çok boş hissettirmişti. Arabayı daha fazla sürmek istemiyordum.

Kayla'nın kapısını çarptığını duyduğumda yerimde kaldım. Sadece ayın aydınlattığı gökyüzünü izliyordum.

"Delirdin mi?" diye sordu güçsüz sesiyle. Ellerini kollarıma koydu.

"Evet, delirdim." Başımı eğip ona baktım, gözlerinde kızgınlık değil de endişe gördüğümde biraz şaşırmıştım. "Tüm bunların benim hatam olmasına dayanamıyorum. Ve bunun ilişkimizi mahvettiğini düşündükçe deliriyorum."

İç çektiğini duydum, başını omzuma koydu. Bunu benim için yapmıyordu, yaslanabileceği bir şeye ihtiyacı vardı.

"Sırf bu yüzden seni bırakmayacağım, Blake, ama sen de nasıl hissettiğimi anlamak zorundasın... O fotoğraflar sadece senin içindi ve sen öyle kalmasını sağlamalıydın. Tabii ki, eski sevgilinin bir psikopat olması senin suçun değil, ama daha dikkatli davranmalıydın." Kıpırdandı ve kollarını etrafıma sardı, ayağını yerde tutan tek şey benim bedenimdi. "Fotoğraflarda yüzümün olmadığını biliyorum, ama kendimi şimdi bile çıplak hissediyorum, kullanılmış."

"Her şeyi düzelteceğim, sana söz veriyorum Kayla."

Her şeyi çözecektim, ve buna işin kaynağından başlayacaktım.

Blake's Dirty ThoughtsWhere stories live. Discover now