Episode^16

80 14 4
                                    


Sarp'ın ağzından

Başlangıcım Hümeyra hanım ve Hasan bey ile oldu. Süveyda'nın en çok değer verdiği insanlar. Yavaş yavaş sana geliyor Süveyda. Sonra Cihad'a, sonra Mercan'a, Mert'e masumlara bile sıra gelecek. Melike'ye, Barış'a...

Gerekli tüm gizli sırların hepsi zihnimde dolanıp adeta bir fare misali kemiriyordu.
Süveyda'nın yurt dışında sandığı arkadaşının ölmesi, yanan evden sonra hafızasını kaybetmesi, hatırlarsa Cihad'ı tanıyacağı ve en önemlisi evlatlık olup gerçek ailesinin yaşıyor olması.

Cihad'ın tüm bunları bilip ona anlatamaması aralarını çok bozacaktı. Bende bunu istiyordum . Ona ruhsal bir acı bahşetmek. Hepsine zarar vermek. Bir de Cihad'ın babasının annesini aldatması vardı. Tüm karanlık sırlar elimdeyken kullanmamak olmazdı.

2 gün önce elime gelen tüm belgeler ile zaferimi kutlamıştım. Her şeyim kanıtlıydı.

1 hafta önce Süveyda'nın ailesinin yanına yani babasının yanına iş toplantısı için gitmiştim. Kendimi çok sevdirmiştim. Okuyor olsam bile patron yarısıydım. Çok işime yaramıştı patron yarısı olmak. Orta halli bir ailenin evlatlık kızı. Ahsen'in ölümü yaralamışken Hümeyra hanımı birde Süveyda'nın hafıza kaybı yaşaması. Çok ağır darbe çok. Bende ne melek gibi adamım. Süveyda'nın hatırlaması için onu yarın yanan evine büyüdüğü mahalleye getirecektim. Hemde çocukluk arkadaşı Cihad ile birlikte.

Şimdi arabanın içinde kül olmuş evin son haline bakıyordum.

2. biramı son kez yudumlayıp camdan dışarı attım. Keyfim öyle yerindeydi ki. Bir an önce yarın gelsin istiyordum. Araba motorunu çalıştırıp son hız evime doğru arabamı sürmeye başladım.

...

Kilitli kapıyı açıp beni içeri davet eden kız kardeşime ben uyuyorum diyip odama geçtim. Yollarda çok vakit geçirmiştim. Yarın büyük gündü uykumu iyi almam gerekiyordu

...

Sabah uyandığımda sakince kardeşimin hazırladığı kahvaltımı ettim ve üzerimi değiştirdim. Çakımı cebime iliştirip dışarı çıktım.

Sahile doğru yaklaştırdığımda Süveyda'ya mesaj attım.

"1 saat içinde sahile inin! Hediye çok beklemiyor ve baban da."

Yazıp yolladım.  

Esen rüzgara ve kasvetli havaya karşın denizi seyrettim. Dalgalar şiddetini iyice arttırıyordu. Fırtına öncesi sessizlik bile bu kadar önceden haber veren olmamıştı. Bu hava durumu, birazdan olacakları yansıtıyordu.

Süveyda'yı düşünmeye başladım. Bal gözlerini ve ondan iğrenişimi.

Cihad'ı düşündüm o ibneyi. Acı çekmesi benim elimden olacaktı. Yok yok! Benim yüzümden ama Süveyda'nın sözlerinden olacaktı.

Ve onların geldiğini gördüm. Duruşumu dikleştirmiştim.

Yanıma geldiler. Suratlarından düşen bin parça olmasına rağmen el ele tutuşuyorlardı.

-" Hayırlı olsun, ilişkiniz. Yeni galiba." Dedim.

-" Bu seni hiç alakadar etmez. Ne diyeceksen de. Babamla ne işin var ?" Dedi Süveyda.

-" isterseniz seni babanın hediyesi olan yere getireyim. Cihad da gelebilir." Dedim.

Başını dikleşirdi. Korkuyordu ama çaktırmıyordu çünkü merağı daha ağır basıyordu.

Beni takip etmeye başlamışlardı.  Arabaya geçtiğimizde çalıştırıp, eski mahallesine doğru sürmeye başladım.

Cihad'ın ağzından

•Sûveyda• BİTTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin