10. Bölüm

18.3K 2K 3.9K
                                    


"Yaşamı ölümden ayıran sınırlar fazlasıyla bulanık ve muğlaktır. Birinin nerede bitip öbürünün nerede başlayacağını kim bilebilir ki?" -Edgar Allan Poe

"Çok garip," diye mırıldandı Jimin. "Bana sırrını verdiğinde seni biraz da olsa daha iyi tanıyacağımı düşünmüştüm ama bana söylediğin her sır seni bana git gide yabancılaştırıyor sanki. Seni çözdüğümü zannettiğim her an bana bambaşka biri olduğunu söylüyorsun ve en başa dönüyorum."

Büyücü hafif bir tebessümle başını salladı, "Beni gerçekten tanıdığın an keşke tanımasaymışım diyeceksin, muhafız."

Jimin başını salladı, "Belki. Belki öyle derim ama şu anda da bir sürü keşke'ye sahibim. Bir tanesi daha beni öldürmez."

Jungkook gülümsemeye devam etti, yüzündeki yara izini saklamaya gerek duymuyordu. "Ama ben öldürebilirim."

Jimin içindeki kötü hissi görmezden geldi. Büyücünün bu laflarına artık takılmayacaktı. Oturdukları dar tabure onları birbirlerine yakın olmaya zorluyordu. Büyücünün yüzündeki büyük kusura rağmen ne kadar kusursuz gözüktüğünü düşündü.

"Büyücü," dedi dalgın bir şekilde. "Ben de bir şeyi itiraf edeceğim."

Büyücünün gözleri parladı, "Durma, muhafız. Söyle."

"Bana seni çekici bulduğumu düşündüğünü söylediğinde eğer öyle olsaydı gizlemezdim dediğimi hatırlıyor musun?"

Jungkook sakince başını salladı, belli belirsiz bir şekilde oynatmıştı. "Söylediğim hiçbir şeyi unutmam."

"Sanırım bana çekici geliyorsun," diye mırıldandı Jimin hala bir şeyleri çözmeye çalışırmış gibi. Jungkook pis pis gülünce gözlerini kıstı, "Havalara girme, kişiliğin hala bok gibi. Sadece vücudun ve yüzün içimde bir şeyleri uyandırıyor-"

"Benimle sevişmek istiyorsun," diye sözünü kesti büyücü dümdüz bir sesle. "Bilmediğim bir şey söyle?"

Jimin başını hafifçe sallarken güldü. Büyücü sayesinde artık demirden sinirlere sahipti. Parmağını büyücünün gömleğinin üzerinden aşağıya doğru sürttü, "Ama asla sevişmeyeceğim. Belki bu bilmediğin bir şeydir?" Bacağını atarak tabureden hızlıca kalktı.

"Bir sürü sorum var," dedi büyücü onun her adımını yırtıcı bir hayvan gibi takip ederken. "Hepsini cevaplamak zorundasın."

Jungkook kaşlarını kaldırdı, "Seks pozisyonları ile mi ilgili? Çünkü eğlenceli olduğu sürece her şeye varım."

Jimin dudaklarını yaladı, "Altta olmak gibi her şeye mi?"

Büyücünün gözlerinden tehlikeli bir parıltı geçti, "Bu utanmazlığı neye borçluyuz, muhafız?" Tabureden kalkıp Jimin'in tam karşısında durdu.

"Anladığın dilden konuşuyorum. Ne o? Utandın mı?" Jungkook ifadesiz yüzünü başka tarafa çevirdi. Çenesini sıkıyordu. "Gözlerini kaçırıyorsun, neden?" Jimin elini büyücünün yüzüne doğru uzattığı anda Jungkook bileğini hızlıca yakaladı. Parmakları muhafızın bileğini sıkıca tutuyordu.

"Sorularını sor ve cevap verip vermeyeceğimi görelim."

Muhafız kaşlarını çatarak geri çekildi. Böyle bir geri dönüş beklemiyordu. Büyücünün iyice arsızlaşacağını düşünmüştü ama tam tersi olmuştu.

"Dışlanmanın sebebi ne?" diye sordu aklındaki diğer soruları halı altına süpürerek.

"Benim." Büyücünün sesi son derece sertti. Alev alev yanan gözleriyle Jimin'e bak. Deri eldivenli ellerini yumruk yapmıştı. "Başka bir şey sor."

secretum|jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin