2. Bölüm

23.9K 2.3K 6.9K
                                    

Yn: Hikaye ile ilgili son uyarım: Kolay korkan ve iğrenen biriyseniz ve yaşınız 17den küçük ise okumanızı tavsiye etmiyorum.

Hala burada olanlara ise iyi okumalar!

*****

"Hıçkırıklarının iniltisini duymuyor musun?
Denizin erişemediği ırmağın kıyısında,
Ölümle pençeleştiğini görmüyor musun?"
-Dante, İlahi Komedya-Cehennem

Güneş henüz yeni doğmuş olmasına rağmen kasaba meydanı öfkeli bir kalabalık ile doluydu.

"Yeni bir savaştan sağ çıkamayız!" diye seslendi yaşlı bir adam etrafındaki insanlara.

Jimin müdahale etmeden önce bekledi. Son günlerde Abundiantus Sarayına duyulan öfke giderek artıyordu. Her an yeni bir isyan çıkabilirdi.

"Sağlıklı tüm topraklarımızı elimizden aldılar!"

"Tüm hayvanlarımızı katlettiler!"

"Çocuklarımızı öldürüyorlar!"

Evet. Tüm bunlar doğruydu. Saray, herkese yetecek sağlıklı toprak olmamasını gerekçe göstererek işlenebilir olanlara el koymuş, çıkan hasadı kendi çıkarına göre insanlara dağıtıyordu. Üstelik, bir ailenin üçüncü çocuğa sahip olmasının yasak olmasının yanında, insanların hayvan beslemesi de yasaktı. 'Yeterli su ve yiyecek yok.' diye açıklamıştı Kralın sözcüleri.

"Kralın laneti hepimizi etkiliyor!" diye bağırdı bir başkası. "Bir kere bile karşımıza çıkma cesaretini göstermedi! Şimdi de bizi yeni bir savaşa sürüklüyor!"

Jimin gözlerini kısarak kalabalığı süzdü. Yaklaşık olarak yirmi kişilerdi, üstelik silahsızlardı. Hiçbiri ona karşı koyamazdı.

"Dediklerinize dikkat edin!" diye bağırdı kalabalığın sesini bastırarak. İşin aslı, onlara hak veriyordu. İnsanlık yok olmanın eşiğindeydi ve şimdi Lanetli Kral ayaklarına yeni bir savaş getiriyordu. Bu daha çok kayıp demekti. Üstelik, bu savaş yüzünden ellerinde kalan son verimli toprakları da kaybedebilirlerdi.

Kalabalık tamamen ona doğru dönünce tanıdık bir kaç yüzle karşılaştı. Gece nöbetindeyken onların evlerine güven içinde varmalarını sağlıyordu ya da dışlanmışlar kasabayı bastığında yardımlarına ilk Jimin koşuyordu. Bu yüzden kimse Jimin'e karşı çıkmadı.

"Burada birbirinizi gaza getirmeniz hiçbir işe yaramaz," dedi Jimin mesafeli bir sesle. "Sarayın karşısında hiçbir şansınız yok." Hiçbir şansımız yok.

"Bebeğimizi öldürdüler!" diye bağırdı bir kadın acı içinde. Jimin kadını hatırlıyordu. Geçen hafta yeni doğan çocuklarını, ailenin üçüncü çocuğu olduğu için saray ellerinden almıştı. Öldürmek için.

O günden beri, kadının çığlıkları diğer insanlarınkine eklenmiş, her gece kabuslarına girmişti.

Jimin kadına daha fazla bakamadığı için başını çevirdi. Acımasız kurallar içinde yaşıyorlardı. Jimin bu kuralların içine doğmuştu.

O masum çocuklar ölürken aslında ölenin kendisi olması gerektiğini düşündü.

                                                   *****

O sinir bozucu büyücü ile karşılaşmalarının ardından bir hafta geçmişti. Jimin ise sürekli onun sinir bozucu bir rahatlık ile 'tekrar görüşeceğiz' demesini düşünüyordu.

secretum|jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin