-''Sen öldün yaşlı bayan! Öldün! Bay richard'ı(su kaplumbağası)ağzına sokacağım!''

Büyükannem büyüyen gözleri ile ayağa fırlayıp,elindeki çikolata poşetini göğsüne sıkıştırıyor.

Hızlı olmaya çalışan adımları ile kapıya ilerliyor ve odadan çıkmadan hemen önce uyarıcı ses tonu ile konuşuyor;

-''Beni görmedin! Uzuna gittiğin gecelerde seni görmediğim gibi.''

Ahh...Tanrım! Bu kadın kesinlikle çok tehlikeli!

Yataktan çıkıp ağrıyan başım eşliğinde,siyah kalın kumaş eşofman altı ve koyu mavi boğazlı bir kazak giyiyorum. 

Saçlarımı tepemde döndürüp, dişli tokalardan birini geçirdikten hemen sonra aynanın önünde duran gözlüklerimi de takarak görüşümü karıncalanmadan kurtarıyorum. Dünkü soğuğun etkisi ile çatlamış olan dudaklarımı fark etmem de uzun sürmüyor. Çekmecemde duran kremi alıp biraz sürdükten sonra ayaklarıma panduflarımı geçiriyorum ve hemen ardından salına salına aşağı iniyorum.

Mutfak kapısından içeri gireceğim sırada sandalyede oturan kişiyi görünce ayaklarım benden habersiz duraksıyorlar.

Şaşkınca aralanan dudaklarımı henüz toparlayamadan farkediliyorum.

Bir çift mavi göz hızlıca geziniyor varlığımın üzerinde.

Ardından mahçup ve seri bir tavırla elini kaldırıyor;

-"Selam."

Neyseki bir kaç adım atmayı başarıp gergin bir halde mutfağa adımlıyorum.

-"Selam.?''

Sorgulayan bir tonda çıkıyor sesim.

O da anlamış olmalı ki gülümsüyor ve dizleri üzerine koyduğu dirseklerini çekip toparlanıyor.

-"Beni gördüğüne pek sevinmediğini biliyorum."

Gözlerimi deviriyorum;

-"Ne hoş."

-"Seni buna katlanmak zorunda bıraktığım için üzgünüm."

-''Öyle olmalısın.''

Gülüyor;

-''Asla taviz vermiyorsun.''

Dolaptan bir kupa çıkarıp,sürahideki suyu boşaltırken boğazımı temizliyorum;

-''Kim aldı seni içeri?''

-''Büyükannen.''

Ahh Tanrım! Demek bu yüzden sevgi dolu gözükmeye çalışıyordu. Aklı sıra suç bastırıyor!

-''O bunu öylesine yapacak biri değildir aslında.''

Üstelik senden bu kadar nefret ederken!

-''Yanımda bir kaç tane meyveli kek getirmiştim.''diyor kendinden emin bir tavırla.

Aman ne hoş!Seni kaçık bayan! Zaaflarını herkese  göstermemen konusunda seni daha kaç kez uyarmalıyım?

-''Ne istiyorsun peki?''

Dudağını dişleyip,konuşmakta tereddüt ediyor bir süre.

-''Yardımına ihtiyacım var.''diyor ardından, mavilerini gözlerimde gezdirerek.

Elimdeki kupanın kulbunu sıkarken kaşlarımı çatarak söyleniyorum;

-"Anlamadım. Ben sana nasıl yardım edebilirim ki?"

Duruşunu biraz düzeltip sesini kontrol altına alıyor.Birilerini ikna etmek konusunda ne kadar iyi olduğunu biliyorum. Buna daha önce de sayısız kez şahit oldum. Bu yüzden söyleyeceği şeyin beni etkilemesine yada merhametime dokunmasına izin vermemeliyim!

Marcus! Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα