porn link 2/special chapter

3.4K 261 638
                                    

Porn Link 2'yi seven, okuyan, gözyaşlarını bana armağan eden tüm okuyucularıma ithafen💜

Not: Jimin ile Jungkook evlendiğinde sene 2017, Haziran ayıydı. Şu an evliliklerinin üçüncü senesindeler, yani PL 2'de işleyen zaman dilimindeler. (Bunu hesaplamak kırk sekiz bin saat sürdü)

-14 Haziran 2020-

"Benim bir fikrim var Jimin."

Jimin, boş bakışlarla televizyondaki pembe diziyi izlerken yanındaki koltukta uzanan eşinin sessizliği bozmasıyla gözlerini ona çevirmişti.

"Ne fikri?"

Jungkook, onun altındaki siyah şorta baktı. Daha sonra gözleri, şortun açıkta bıraktığı bacaklarına kaydı yavaş yavaş. Beyaz ve pürüzsüz tenini, gereğinden uzun bir süre süzdü. Bugün keyfi yerindeydi, izinli günüydü. Ve canı bir şeyler yapmak istiyordu.

"Sevişelim."

Tek solukta, gayet net söylemesi ile Jimin olduğu yerde donup kaldı. Sanki evli değillermiş de, bu isteği anormalmiş gibi hissetmişti bir an, eşi fazla açıksözlüydü.

"Hamileyim ben, olmaz." diyebildi birkaç dakikalık sessizliğin ardından. Jungkook afallamıştı çünkü normalde, sevişelim dediği anda kendisini Jimin'in altında -tabii ki aktif olarak- bulurdu. Kaşlarını çattı, bu ani değişimi hiç sevmemişti. O sevgilisinin arsız sözlerini, ağza alınmayacak tabirleri tek nefeste söyleyişini, gecenin dördünde uyanıp, onu da uyandırarak kucak dansı yapışını seviyordu.

"Ama doktor ilk aylarda bir şey olmayacağını söyledi!"

Jimin cevap vermek yerine omzunu silktiğinde, onu bir şekilde ikna edebileceğine inanarak ayağa kalktı ve yanına ilerledi. Fazla hassaslaşan duygularına ve ne zaman nasıl olacağını bilmediği tavırlarına alışmak çok zordu. Normalde de zor bir insan değilmiş gibi, birde böyle bir durum söz konusu olunca onunla konuşurken mayın tarlasında yürüyormuş gibi hissetmesine engel olamıyordu.

"Myungdae'ye seslerimizi mi dinleteceksin Jungkook, çocuk doğmadan travma yaşayacak!"

Kaşlarını çattı ve erkek olduğunu hissettiği çocuğunu korumak istercesine karnını tuttu. Jungkook ise bu kısma aldırıyor gibi değildi.

"Doğmamış çocuk o seslerin ne olduğunu nereden anlasın, boş ver."

Umursamazlığının onu sinirlendirmesine aldırmadan dudaklarını birleştirdi ve cümlelerini ağzına tıktı. Minik eller, bunu bekliyormuş gibi ensesine çıkıp oradaki saç tutamlarını okşadığında hareketlerini hızlandırmıştı. Ona karşı büyük bir açlık hissediyordu, sanki üç yıllık eşi değil de, yeni sevgilisiymiş gibi. Bazen içindeki rahatsız edici bir dürtü, onu acilen sevmesi gerektiğini, hayatın sonsuz olmadığını hatırlatıyordu.

Belinden ve boynundan kavrayarak, onu minik bir bebekmişcesine kucakladı ve kıkırtısına sebep oldu. Jimin, bu ani hareketle başının dönmesine engel olamamıştı. Günler sonra ilk defa içten bir şekilde gülümserken, ona hevesle tutundu. Odalarına doğru ilerlerken onu izliyordu, kalbinin ne kadar güzel bir insana konduğunu bir kere daha fark etti. Yüzünün, dudaklarının, gözlerinin birbiriyle uyumu bile mutlu edebilirdi onu. Bu kadar doğaüstü, inanılmaz güzellikte bir insanın eşi olmak ve çocuğunu taşımak gururunu okşadı gencin.

Jungkook odalarının kapısını ayağıyla ittirip içeri girdiğinde, kalbinde ani bir sızı hissetmişti. Heyecandan, dedi kendi kendine. Hayır, onun yanındayken olmazdı. Kesinlikle heyecan yaptığı içindi, onu baştan aşağı güçsüzleştiren şeyin tekrar uğradığını düşünmek istemedi. Sevgilisi onu yatağa yavaşça yatırıp, dağılan turuncu saçlarını okşadığında gülümsemişti. Parmaklarının, bilmediği şeyi iyileştirmesini istedi. Onun ilacın ta kendisi olduğuna inandırdı kendisini ve yüz ifadesini bozmamaya çalıştı. İçten içe ağırlaşacağını bilmek rahatsız etmişti onu, bağırıp çağırmak istiyordu. Yine de hiçbir şey yokmuş gibi gülümsedi üstünde ona hayranlıkla bakan eşine. Yaşadığı bu berbat anı, onun için de berbat hale getirmek istemedi ve kendisini tutmaya çalıştı.

Starry Nights with Jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin