İÇ ÇATIŞMA

8 1 0
                                    



  Rahman'ın içine kurt düşmüş olsa da direkt olarak birilerini suçlamak istemiyordu. Tek emin olduğu kendisiydi. Diğer herkes eşit oranda şüpheliydi.

  Alp'in şüpheli durumu hala kafa karıştırıcıydı. Neden duraksamıştı? Farklı bir surat ifadesi takınmıştı. Çok fazla düşünceliydi. Bu düşünceli durum ne içindi? Herkes gibi o da endişe duyuyor da ondan dolayı mı? Soru işaretleri kafasında dolaşırken 'peki, neden en başından beri böyle değil?' diye içinden geçirdiğini zannederken dudaklarıyla fısıldadığından haberi yoktu.

  Herkes bir anda dönüp baktı. Ne dediğini anlamaya çalışıyorlardı. Mert, normalde olduğundan farklı olarak ortamın kasvetiyle hemen konuşmaya girişti:

"Ne dedin Rahman? Duyamadık? En baştan beri ne öyle değil?" kaşlarını çatıp cevap bekleyen bakışları Rahman'ın üzerine bırakan Mert, bir anda Ünal'a dönüp

"Sen duydun mu?" dedi. Ünal, hayır deme amacıyla kafasını sağa sola yavaşça çevirdi. Rahman dışından söylediğini o an fark etmişti. Bir süre bakışlarını yere indirip düşündükten sonra

"Alp... Bir süredir farklı bir hava seziyorum sende... Bunun sebebi nedir?"

  Alp şaşırmış Rahman'a bakıyordu. Bu şaşkın bakışları biraz da kırgınlık saklıyordu. Odadaki herkes bu bakışı fark etmişti. Soğuk bir rüzgar geçti adeta aralarından.

"Benden mi şüpheleniyorsun?" dedi Alp. Rahman söze girmek için nefes alıp eliyle konuşma hamlesi yapacakken Alp kafası eğik bir biçimde yere bakarak işaret parmağını kaldırarak Rahman'ı susturdu.

"Şimdi cidden benden mi şüpheleniyorsun? Ne diyeceğim? Ne dememi bekliyorsun?" kırgın olduğu ses tonunun her vurgusundan belliydi. Suratı asılmıştı. Rahman durumu toplaması gerektiğinin farkındaydı fakat müdahale etmek istemedi. Bu kaos ortamından birinin yararlanması lazımdı. Biraz gözlemlemeyi tercih etti. Ortalığı karıştırmaya ateşi harlamaya çalışan olacak mı diye beklemeye koyuldu. Bu süre zarfında çok fazla renk vermiyor sadece bekliyordu. Sessizlik bozulmadı... 

  Ünal da Mert de Rahman ve Alp'e bakıyor hemen hemen aynı hareketleri sergiliyorlardı. Rahman bu durumdan bir sonuç çıkaracağını; kaosu fırsata çevireceğini beklerken tam olarak istediğini elde edemiyordu. Gönlü hiçbirinin kendisini arkadaşlarını satmadığını bilmek öğrenmek istiyordu fakat gerçekler... Tam olarak emin olamıyordu. Tekrar Alp'e odaklanıp

"Hayır, sakin ol... Sadece neden böyle olduğunu merak ettim. Bir durum mu var diye yani." Biraz bekleyip düşündükten sonra, alnına düşen saçları kaldırdı ağır hareket ediyordu. Kelimeleri tek tek seçmeyi tercih ediyordu.

  İnce bir noktada olduğunun farkındaydı. Kırılgan bir dönüm noktasındaydılar. Her şey bir anda mahvolabilir birliktelik bozulabilirdi ki bu en kötü senaryolardan biriydi. Birlik olmadan buradan kurtulamayacakları kesindi ve hepsi bunun farkındaydı. Aralarında oluşan bu güvensizlik durumunu acilen atlatmaları gerekiyordu.

  Bir süre düşündükten sonra kararını verdi. Bir süre daha sorguladıktan sonra tüm bu şeylerin bir yalan olduğunu kabul ettirecekti. Biri ya da birilerinin onları birbirine düşündüğü kanısına kendisi tam olarak inanmasa da diğerlerini ikna edecekti. Onların istediği oyunu oynamaya devam etmeliydi. Kime güvenemeyeceğini bilmiyordu fakat güvenecek en azından bir kişi bulması gerektiğini düşünüyordu.

  "Ben de sendeki bu durum değişikliğini fark ettim fakat çok önemsemedim. Şimdi Rahman deyince daha da oturdu gözümde. Odadan çıktığımızdan beri biraz farklısın. Bir şeyin mi var? Korkuyor musun? Söyle kanka, ben senin kardeşinim." dedi Ünal elini Alp'in omzuna koydu. Ona desteğini bu şekilde göstermiş oldu.

Lanetli Paradoks(Videolu Kitap)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu