SESSİZLİK

91 13 15
                                    

BÖLÜM DIŞI AÇIKLAMA
Sevgili okur arkadaşlarım, kardeşlerim ve büyüklerim biliyorum geç gelen bir bölüm oldu. Sınav dönemleri dolayısıyla girdiğim yoğunluktan ötürü bölümü yayımlayamadım(aöf sınaflarına da girdim. İyi geçti eğer soracak olursanız...) Daha sonrasında evde internet problemi yaşadım. Bir araba telekom vericisine çarpmış bir hafta kadar internet sağlanamadı. Tüm aksiliklerden sonra yeni bölümü geç de olsa yayımladım. Merak edip soranlara, takip ettiğini hissettirenlere çok özel ve kritik olan bu bölümü bir özür maiyetinde kabul edin. Bölüm sonundaki soruları cevaplayabilen olacak mı ayrıca çok da merak ediyorum...

 Kendinize iyi bakın. İyi okumalar..


  ***********************************************


Ünal bir süre bekledikten sonra, cesede doğru adım atacakken Rahman kolundan tuttu.

"Şimdi gördüklerin var ve süren bitti, sesini duydum diyorsun değil mi Alp?" Alp'e doğru kararlı bir biçimde bakıyordu. Bir şey fark etmişti ya da fark edecekti. Kararlı bakışları, herkesin dikkatini çekmeyi başarmış dikkatlice dinlenilmeye başlanmıştı.

"Evet. Son yarım saat, denilen zaman olan etki gibiydi." Alp'in bu söylediğinden sonra, Mert duruma heyecanla söze girişti

"Peki, ne kadar sürdü? Bu olanlar yaklaşık ne kadar sürdü? Beş dakika?" 

  Alp'in cesede dokunup  bilincini kaybettikten sonra geri gelene kadar geçen süre yaklaşık olarak beş dakikaydı.

  Alp, bir süre düşündü. Aklından olanları geçirdi. Hareket etmesi, yuvarlanması, duvarı ölçmesi, tahtaları fark etmesi, sayması, arkasında gördüğü siluet ve sesi duyması... Ortalama on dakikadır diye tahmin ediyordu. Beş dakika çok az geldi gözüne. Daha fazla olmalıydı.

"Yaklaşık on dakika falan olmalı... Beş dakika olamaz."

"Peki, tokadı ne zaman hissettin?" dedi Rahman

"Beş dakika kadar sonra..." Alp şaşırmıştı. Bunların neden sorulduğu hakkında bir fikri yoktu. Alp hariç odada olan herkesin sürenin yarı yarıya değiştiğini; gerçekte geçen sürenin iki katının, cesede dokunduktan sonra geçtiğini fark etmişlerdi.

Rahman, kafasındakileri toparlayıp söze girişti

"Ünal, eğer yine aynı yere gidersen seni gözlüyor olacağız. Etraf karanlık ve yerler parke ise elini iki kere yere vur. Eğer farklı bir yere gidersen sadece bir kere vur. Alp sana hızlıca ileri gitmen için yardımcı olacak bu sayede vakit kazanacağız. Sen direkt olarak tahtaların olduğu yere doğru git. Oradaki tahtaları iyi incele tekrar say ve hareketlerini belirterek büyük büyük yap biz de burada ne orada ne olduğunu anlamaya çalışacağız. Tahtaların bir düzeni var mı? Satır sütün olarak gruplandır. Ne olduğunu anlamaya çalış. Elle tutulur şeyler bulmalısın Ünal."

  Ünal, kafasıyla Rahman'ı onayladı fakat ne yapacağını hala tam olarak anlamış sayılmazdı. Kafasında Rahman'ın dediklerini iyice oturtmaya koyulurken Mert;

"Alp, sen Ünal'ın gideceği yönü omuzlarına dokunarak belirt bence" dedi ve Alp'e doğru baktı. Alp, hala bir şeyler düşünüyordu aslında olayın etkisinden pek de kurtulamamıştı. Bir anda Mert'in dediğine odaklanıp onu onayladıktan sonra

"Tamam, daha fazla vakit kaybetmeyelim. Hadi Ünal!"

  Herkes bu sefer daha bilinçli bir şekilde cesede odaklandı. Herkes Ünal'ın dokunmasını bekliyordu. Mert, Ünal'ın düşüp kafasını bir yere çarpmasın diye hazırda bekliyordu. Ünal, omuzlarına yüklenmiş görevin verdiği ağırlıkla daha da heyecanlanmıştı fakat yapmaya da bir anda kararlı olmuştu. Arkadaşları yanındaydı ve bunu başarabilirdi, hissediyordu.

Lanetli Paradoks(Videolu Kitap)Where stories live. Discover now