Bölüm 9: Yüzleşme

41.5K 2.1K 296
                                    

HERKESE İYİ OKUMALAR :)

"Hadi geç arabaya." Dedi ve arabaya binince Ali'ye döndü. "Ali hemen Florence Nightingale Hastanesine sür!"

***Rana***

Ellerim heyecandan terlemeye başlamıştı. İçime dolan umudu atmak istiyordum. Sonucunda hayal kırıklığı yaşama ihtimalim vardı ve bu ihtimal oldukça yüksekti. Ama engel olamıyordum işte. Birde Murat yanımda gülümsedikçe daha çok heyecanlanıyordum. Murat'ın gülümsemesi... Çok, çok garipti.

Araba durduğunda Murat Ali'ye döndü.

"Eve git hemen çalışma odasında ki masanın çekmecesinde Rana'nın sonuçları var. Onları getir." Dedi ve arabadan indi. Bende aynı anda indim. Bacaklarımın titremesini engelleyemiyordum. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Hastaneye girip asansöre bindiğimizde derin bir nefes verdim. Murat bana döndü.

"Alanında çok iyidir. Ben iyi şeyler olacağını hissediyorum." Dediğinde kendimi tutamayıp tebessüm ettim ve Murat da çok heyecanlıydı. Aynı duyguları paylaşıyor olmak bana iyi hissettirmişti. Asansörün kapısı açıldığında tekrar elimi tutup asansörden çıktı. Alışmıştı elimi tutmaya ve buda garip hissettiriyordu.

Doktor odasına geldiğimizde direk odaya girdi ve koyu bir sohbeti böldük. Kemal Bey, karşısında onunla aynı yaşlarda saçlarının bir kısmı beyazlamış bir adam ve karşımızda masasının başında oturan 30'lu yaşlarında bir adam vardı. Kemal Bey bizi görünce gülerek ayağa kalktı.

"İşte benim gelinim Rana." Diyerek gelip bana sarıldı. Ayrıldığında beni kolunun altına aldı ve bana döndü. "Bu Suat amcan kendisi dostum olur." Diyerek az önce karşısında oturan adamı tanıttı. Suat Bey'de kalkarak benimle tokalaştı. Samimi bir şekilde gülümsüyordu. "Buda onun yeğeni Caner. Amerika'da çalışıyor. Çok iyi bir doktordur. Bize yardımcı olacağını söyledi." Dediğinde Caner gelip tokalaştı. Daha sonra Murat ile de sarıldılar.

"Maalesef çok vaktim yok. O yüzden beyler siz oturun bende Rana'yı muayene odasına alayım." Diyerek bana tebessüm etti ve beni odanın içinde ki ikinci kapıya yönlendirdi. Kalbim göğüs kafesimi delip çıkacaktı sanki. Tekrar duyabilme düşüncesi o kadar güzeldi ki. En çok Rüya'nın abla deyişini özlemiştim. Küçük canavarım.

Beni muayene sedyesine oturttu ve kendisi de sandalye çekip karşıma geçti.

"Öncelikle sakin ol. Yüzün ne kadar ifadesiz olsa da gözlerin seni ele veriyor." Dediğinde şaşkınca ona bakıyordum.

"Evet, biraz heyecanlıyım hatta baya." Dediğimde gülümsedi.

"Kemal amca bahsetti." Dedi ve durakladı. "Murat ile hikayenizi biliyorum. Murat, çocukluk arkadaşım. Ben liseye geçtiğimde Amerika'ya taşındık biraz uzaklık girdi aramıza bilirsin." Dedi ve durakladı. "Aranız nasıl şimdi Murat ile?"

"Yani, son birkaç gündür biraz daha konuşmaya başladık. Onun dışında pek iletişim kurmuyoruz. Aynı çatı altında yaşayan iki yaralı yabancıyız." Deyip zoraki bir tebessüm ettim. "'Hoş geldin, aç mısın, yemek yiyecek misin, iyi geceler' dışında pek iletişim kurmuyoruz."

"Anladım." Diyerek bir süre durakladı. Yerde bir şeyi inceliyor gibi dikkatle baktı ve daha sonra yine bana döndü. "Peki Murat'a karşı ne hissediyorsun?" dediğinde kaşlarımı çattım.

"Bilmiyorum. Bir şey hissetmiyorum işin aslı."

"Sanırım hala eski evleneceğin adamı düşünüyorsun." Dediğinde başımı salladım. O da tebessüm ederek ayağa kalktı. Bir kulaklık alarak eline bana döndü.

"Seni biraz rahatlatmak, kafanı dağıtmak için bunları sordum. İşe de yaramış gibi." Dedi gülerek. "Şimdi sana bu kulaklığı takacağım, raporların gelene kadar basit bir test yapalım." Dedi ve kulaklığı kafama geçirdi. "Herhangi bir ses duyduğunda elini kaldır." Dediğinde başımla onayladım.

SESSİZLİK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin