-Tek sorun; Bunun Tam Olarak Doğru Olmaması-

102K 1K 25
                                    


   Görüş alanımın kıyısında bir hareket hissedince,kafamı hızla çeviriyorum. Üstelik Felix Wilson'ın elini tenimde hissetmiştim. Tek sorun, bunun tam olarak doğru olmaması.Tıpkı dün geceki dansımız ve tüm manşetler gibi.

Felix, bana bakarak başını eğiyor, gülümsemesi bebek yüzünde soluyor. Şu anda bile, onun Kuzeyli olduğunu, üstelik Matthew Wilson gibi cani, gaddar birinin oğlu olduğunu bilmeme rağmen, yuvarlak yüzü, parlak ve canlı gözünde, beni oldukça etkileyen bir taraf olduğunu, biliyorum.

Bir adım bana yaklaştığında, düşüncelerim, kafamı karıştıran tüm şeyler, bir duman gibi dağılıyor. Geriye kalan tek şey, kalbimin düzensiz ritmi.

Felix sadece bana bakıyor, gözleri, yüzümün her bir santimini inceliyor. Heyecan, göğsümü ele geçiriyor ve tenimi dağlıyor. Boğazımda önce bir yanma ardından batma hissi oluşuyor. Üstelik yanaklarıma sıcak bir kızarıklılığın tırmandığını hissediyorum. Bana ne oluyor böyle?

Gözlerimi açtığım her an, Felix'in burada, yanı başımda olduğunu bilmek, bana acı veriyormuş gibi, nefesim dararıyor.

'' Benden niye kaçıyorsun Anastasia?''

Ah işte bunu fark etmiş olmasını, ona vermem gereken cevabı, gerçekten bilmiyorum.

''Senden kaçmıyorum, Felix Wilson''

''Peki öyleyse, neden benimle konuşmaktan ve mümkün olduğunca yalnız kalmaktan çekiniyorsun?''

''Çünkü'' diyorum, ama sözün kalanını hiç bir şekilde tamamlayamıyorum. Ama aklımdan, çünkü, sen Matthew Wilson'un oğlusun, çünkü senin baban bu dünya üzerindeki, en pislik herif, çünkü sen Kuzeylisin ben Güneyliyim,çünkü sen Felix Wilson'ken ben hiçbirşeyim...Ve senin pislik baban, benim babamı öldürmek üzere...

''Çünkü ben....'' diyorum.

''Korkuyorsun.''

Haykırmamak için kendimi zor tutuyorum, buna rağmen sesim, yüksek ve bir o kadar, titrek çıkıyor.'' Söylesenize Felix Wilson, bu sabahki zırvalıklarda ne anlama geliyor?''

'' Siz onlara zırvalık mı diyorsunuz bayan Miller?''

İçimdeki öfke yeniden kabarıyor. '' Ne dememi bekliyorsunuz bay Wilson?''

''Masum bir aşk hikayesi.''

''Öyleyse, bay Wilson, bu hikayeye derhal son vermelisiniz.''

Felix, o anda, ellerini iki defa, birbirine vuruyor. Çevremizi saydam görüntüler sararken, bizim hikayemizin artık başa çıkamaz bir boyuta büründüğünü çok net görebiliyorum. Öyleki, her bir kanalda, bizim için yaratılmış ayrı bir hikaye var.

Ve biraz sonra, holografik ekrana, benim şans biletimi kazandığım anın görüntüsü düşerken, stüdyodaki mırıltılar hafifçe dalgalanmaya başlıyor ve seyircilerin sakin ifadesi ilk kez bocalıyor.

Gözlerim şaşkınlıkla açılıyor. Oldukça renkli giyinmiş sunucunun, kırmızı renk saçı arkasında gevşekçe toplanmış , alnına düşen perçemler , iç içe birbirine geçen daireleri andırırken, sanırım bu görüntüyü elde edebilmek için üzerine birazda sim serpiştirilmiş hali, oldukça tuhaf görünüyor.

Adının Sid olduğunu öğrendiğim sunucunun, upuzun ve mor kirpikleri gözlerini çevrelerken, gözlerinin kenarlarını da kızıl renkli yıldızlar süslüyor. İşte ben daha bu görüntüyü zihnimde yer edindirmeye çalışırken Sid stüdyoya Bernardo Cyrus'u davet ediyor.

SADECE 10 ŞANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin