-Küllerinden Doğan Hamam Böceği-

104K 2.6K 112
                                    

   Birkaç dakika boyunca, annemin yanmış ekmeklere peynir sürme çabasını izliyorum. Ekmeklerin fazla kızarması onun suçu değildi, tamamiyle benim suçumdu. Görünüşe bakılırsa yanmayan tek bir dilim bile kalmamış. Ama yinede onu üzmemek adına hepsini yiyeceğim.

Yanık ekmekleri yerken zengin bir kahvaltı sofrası hayal ediyorum, yüzümde gerçek bir haz duygusu oluşuyor ve içime işliyor. Baldan, reçele, peynirden, yumurtaya kadar bütün yiyecekler bir bir gözlerimin önünde geçiyor. Bu tür kahvaltıları genelde babam pirinç tarlasındaki vardiyasından döndüğü zaman yapabiliriz, babam bize pers getirdiği zaman.

Bu yaşantımızda pek uzun sürmez, ama yinede ilk haftalar midemiz bayram eder.Kalan perslerimizi idaleli kullanırız, taki babam tekrardan pirinç tarlasındaki vardiyasına dönene dek.

Son dilimimi yutmaya çalışırken, bir tutam saç, kulak çeperimden kaçarak gözlerimin önüne perde gibi iniyor.Ani bir hareketle tekrardan kulak arkası edip masadan ayaklanıyorum.

Arthur her zamanki gibi beni evimizin köşesinde bekliyor, her sabah olduğu gibi erken uyanmanın acısını yaşıyor. Huzurlu bir ifadenin altına sığınmaya çalışıyor ama bunu gerçekten başaramıyor. Duman rengi gözleri çökük ve göz altları mosmor. Anlaşılan gece onun için iyi geçmemiş.

Tek dizi halinde sıralanmış evlerimiz, yol boyunca uzanıyor, biz adımlarımızı yönlendirirken yere vuran ayak sayıları git gide artıyor.

Hava ağır bir şekilde metal kokuyor, neredeyse bu koku soluk borumdan geçerken genzimi yakıyor. 300 metre ilerideki demir-çelik fabrikasının bacasından çıkan dumanlar gökyüzünü bir sis bulutu gibi siyaha boyamaya devam ediyor.

Havada başka bir koku daha var, bunun rutubet olduğunu çok iyi biliyorum, bu koku bana çürük patatesi anımsatıyor.Taş beton evlerimiz, yeteri kadar bakım göremediği için zamanla aşındı, siyah sıvası döküldü, kış aylarında çoğunun bacası akıyor. Rutubetin bu kadar fazla olmasının başka hiç bir sebebi olamaz.

Meydan hayli kalabalık, üzerlerine pancar kokusu sinmiş yaşları 18 ila 25 arasında değişen şeker fabrikası işçileri, toplu bir halde hızlı adımlarla ilerliyor. Meydana bağlanan diğer bir yoldan çay fabrikası işçileri usulca yol almaya devam ediyor.

Arthur, hayli yorgun olmalı ki bacaklarını kayar gibi hareket ettiriyor. Genellikle konuşkan biri olarak, bugün ağzını bıçak açmıyor. Üstüne çok fazla gelmek istemiyorum, çünkü bunun gerçek sebebini çok iyi biliyorum.

Erkek kardeşi Justin, bugün 16 yaşına giriyor, aslında yeni bir yaş almak ne kadar kötü olabilir? Eğer şehrin kuzeyinde yaşıyorsanız tedirgin olabilecek herhangi bir durum yok. Ama bizler gibi şehrin güneyinde yaşıyorsanız 16 yaşına girdikten sonra sadece 10 şans.

Sınıfımız gereği, doğum günü kutlamayız, doğum günlerini kutlamak sadece Kuzey sınıfına özgü bir gelenektir. Sınıfımız bu tür şeyleri gereksiz bulur.

Kast sisteminden dolayı alt sınıf yani bizler hamam böcekleri şehrin Güneyinde, üst sınıf yani zenginler şehrin kuzeyinde yaşıyor. Zenginlerin şanslarını tüketip, idam edildikleri şimdiye dek hiç görülmedi.

Henüz saatin erken olmasına rağmen, sokaklar vardiyaya gitmek için yola koyulmuş işçilerle dolu. Yaşları 30 ile 50 arasında değişen kadınların çoğu pamuk, dokuma, tekstil sanayisinde çalışırken, daha genç olanlar genelde benim gibi tarlalarda çalışmayı tercih eder.

Buna karşılık ,erkek işçiler daha çok makine ve kimyada yoğunlaşır, yaşları geçkin olanlar ancak gübre fabrikalarında çalışma olanağı bulabilir.

SADECE 10 ŞANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin