Bölüm 9

651 24 0
                                    


  Günler beklediğimden çok daha hızlı geçiyordu doğrusu. Aslında hiç bir şey bizim gözümüzde büyüttüğümüz kadar değildi. Zaman akıyor, mesefeler azalıyor, insan yapamam dediği her şeyi yapıyordu. Gözümde koskocaman duran aylar akıp gitmiş, Bulut'un mezuniyet zamanı gelip çatmıştı bile. Onun için planlanmış çok güzel bir hediyem vardı.Babasının mezuniyete gelemeyeceğini söylediği o gece planlanmış, onu çok mutlu edeceğine inandığım bir hediye.  Beni karşısında görünce yüzünde belirecek o ifadeyi görmek, benim için çekeceğim bir kaç saatlik baş ağırısından çok daha önemliydi. Hem doktor zorunda kalmadıkça uçağa binme demişti. O gün o uçağa binmek için daha iyi bir nedenim olamayacağını düşünüyordum ve rahatlıkla söyleyebilirim ki hayatım boyunca verdiğim sayılı doğru kararlardan biriydi. Ailemin özellikle babamın bütün karşı çıkmalarına rağmen uçak biletimi alıyorum. Bu konudaki en büyük işbirlikçim ise her zamanki gibi annem. Babamla ettiğimiz o oldukça şiddetli kavgadan sonra gözyaşları içinde odama koşarken arkamdan gelip, benimle o sakin ve bana her zaman huzur veren sesiyle konuşuyor.

''Kızım olarak senin kendine zarar verecek ya da canını yakacak herhangi bir şey yapmana izin vermem mümkün değil. Ama arkadaş arasında yerinde olsam bende durmazdım. Sende benim gibisin bazen buna korksam mı, sevinsem mi ben de bilemiyorum.'' Gülmeye çalışsa da yüzündeki endişeyi görebiliyorum. Bir yandan kendi oyunumu oynamama izin vermek, kendi masalımı yazmamı izlemek istiyor ancak diğer yandan çok sevdiği kızının başına bir iş gelececeğinin korkusunu yaşıyor. Ama haklı olduğu bir konu var ona çok benziyorum, babama da. Bu inatçılık bana hem annemden hem de babamdan miras kalmıştı zaten o yüzden çok zordu anlaşmak bizim için.

   Annem devam ediyor: '' Sana çocukken bile koşma düşersin, elimi tut kaybolursun demedim biliyorsun. Sana hikayeni nasıl yazacağını söylemek benim görevim değil. Ben senin hep kendi karalarını alan, kaybedeceği şeylerden korkmayan birisi olmanı istedim. Sana hep söylerdim hatırlıyorsun değil mi kaybetmenin en büyük nedeni yarışa girmektir. Ben senin hiç bir zaman yarıştan, kaybetmekten korkmanı istemedim ve şimdi sen sevdiğin şeyler için acılarını bile kucaklayan bir kadına dönüştün. Annen olarak her ne kadar korksam da, seninle o kadar çok gurur duyuyorum ki hangi mesleği yapsan bu kadar gurulandıramazdın beni dönüştüğün bu kişi kadar.'' Gözlerinden yaşlar süzülmek üzereyken açtığı kollarıyla beni sıcaklığına davet ediyor. Hayatta her şeyi yapacak kadar güçlü olabilir veya her şeyi yaşadığınızı iddia edecek kadar yaşlı olabilirsiniz ama hiç bir zaman annenizin size açılmış kollarına hayır diyecek kadar güçlü ya da bu sevgiye ihtiyaç duymayacak kadar büyümüş olamayacaksınız. Bulut'un tüm bunları çok erken yaşlarda kaybetmesi içimi çok acıtıyor. Sanki onun kalbi benim içimde atıyormuş gibi bütün acısını, içinde ki ateşi hissedebiliyorum . Küçüklüğümden beri annemin benimle gurur duyması için çalıştım.  Onun bana öğretiği gibi ruhumu özgür bırakmaya, hiç bir şeyin beni yıldırmamasına gayret ettim hep. Onu, beni etrafındakilere anlatırken gözleri dolacak kadar gurulandırmak istedim. Şimdi benimle daha fazla gurur duyamayacağını söylediği bu an bile o kadar sevindiremiyor beni çünkü Bulut'un onunla gurur duyacak bir annesi, hatta bir ailesi yok. Mezun olacağı gün bile yanında kimse olmayacak. Oysa babası onunla gurur duysun, onu biraz daha sevsin diye kendisi hiç istemediği halde babasının mesleğini yapmaya karar vermiş Bulut ama bu da yetmiyor babasını gurulandırmaya. Ama ben gurur duyuyorum onunla benim en büyük hayalimi gerçekleştirdiği için, hayatı boyunca benim yerime de gökyüzünde olabileceği için .Uçağı kullanan o olduğu sürece çekeceğim hiç bir ağrının, hiç bir acının umurumda olmayacağını biliyorum. Beni ona götürecek hiç bir yol korkutmuyor gözümü siz buna aşk diyorsunuz sanırım bense ne olduğunu bir türlü bulamıyorum bunun.

Yarın Diye Bir Şey Yok (Tamamlandı) Where stories live. Discover now