(45) Kurtuluş

En başından başla
                                    

Bana inanmadığını biliyordum ama üzerime de gelmedi. "Gideceğiz," dedi ve bana tebessüm etti. "Altuğ dışarıdan tüm işlerimi sekteye uğratabilir ama bize gerekli parayı temin edince gideceğiz." Evet ama Alaz da duracak bir adam değildi. Arda gelişigüzel hareket ederdi fakat Alaz planlı çalışırdı.

Arda'nın yurtdışına kaçmak istediğini biliyordu, bu yüzden tüm çıkışları kapatmıştı. Havaalanı, tren istasyonları ve iskeleleri yakın takibe almıştı. Her yerde Arda'yı aratıyor, gece gündüz iz sürüyordu. Üstelik Arda'nın tüm hesaplarını dondurduğu için para akışı kesilmişti. Amcası Çetin bile Alaz yüzünden Arda'ya sırtını dönmüştü. Teşkilatta deşifre olan hain, Çetin'in yeğeni çıkmıştı. Alaz'ın nefesini ensesinde hisseden Çetin, koltuğundan olmamak için Arda'yı gözden çıkarmıştı. Bu bir ayda çoğu kez Arda'nın telefon konuşmalarına şahit olduğum için bunları biliyordum.

Kulübenin önüne gelmiştik. Adamları arabanın kapısını onun için açmıştı. "Dışarıda küçük bir işim var, bir şey istiyor musun?" dediğinde hayır dercesine başımı iki yana salladım. Ondan istediğim tek şey, arkadaşlarımdan uzak durmasıydı.

Yüzümü ellerinin arasına alarak üzerime eğildi. "Hemen dönerim," dedikten sonra dudaklarıma bıraktığı öpücük yüzünden ağlayabilirdim. Lakin bunun yerine ona gülümsemek için kendimi zorladım. Bu küçük öpücükler bile midemi bulandırmaya yetiyordu.

"Yaran ne durumda?" diye sorduğunda ürktüm. Gözlerinde yoğun bir tutku ve  cinsel beklenti vardı. İyileşmemi neden dört gözle beklediğini bilmek beni kahrediyordu.

"Be-ben," diyerek ondan uzaklaştım. "Hâlâ düzelmedim." Çoktan iyileşmeye başladığımı çok iyi biliyordu.

Arzu dolu gözlerle uzun uzun bedenime bakıyor olması kendimi çıplak hissetmeme neden oluyordu. Gözleriyle beni soyuyor, taciz ediyordu. "Belki de yaranın ne durumda olduğunu bizzat kendim görmeliyim," dediğinde gözleri göğüslerimde oyalandı. "Akşam," diyerek gözlerime baktı. "Hazır ol," dedi ve adamlarına bir işaret verip arabaya bindi. Buradaki üç adamı da diğer arabaya bindikten sonra hepsi bahçeden çıkıp gitmişti.

Onlar gözden kaybolana kadar bekledim ve hemen sonrasında dizlerimin üzerine düştüm. "Hayır," diye fısıldadım. Gözlerim dolduğunda, "Hayır," diyerek tekrarladım. Bana dokunmasına hiçbir zaman hazır olmayacağımı biliyordu. Henüz on dört yaşındayken amcasının bana yaptıkları yüzünden tenimde hâlâ o adamın kirli ellerini hissediyordum. Tenimdeki izleri silememişken ikinci kez aynı şeyleri bana yaşatmamalıydı.

Yeni fark ettiğim şeylerle heyecanlanarak ayağa kalktım. Adamlarını yanında götürmüştü! Daha önce bunu hiç yapmamıştı, adamları gardiyan gibi hep yanımdaydı. İlk kez beni kulübede yalnız bırakıp gitti. Başıma herhangi bir nöbetçi dikmeden beni bırakıp gitmişti. Yaptığımız anlaşmadan sonra bir kez bile kaçmaya teşebbüs etmediğim için bunu yapmıştı. Eğer kaçmaya çalışırsam o da anlaşmayı bozardı ve çocukların peşine düşerdi. Sırf arkadaşlarım için kaçmayacağımı düşünüyordu. Bu yüzden adamlarını da yanında götürmüştü çünkü kaçmayacağım konusunda bana olan inancı kuvvetliydi.

Kaçmazdım da lakin konu cinsel birliktelikse hiçbir anlaşma beni burada tutamazdı. Akşam benimle birlikte olacağını ima etmişken yaptığımız anlaşmaya sadık kalamazdım. Bu konudaki travmayı hâlâ atlatamamışken yenisini kaldıramazdım. Er veya geç cinsel beklentileri için beni zorlayacaktı ve o günün bu akşam olduğunu bile bile kalamazdım. Bir akıl hastasına kendi bedenimi sunamazdım. Arkadaşlarım için özgürlüğümden, hatta canımdan bile vazgeçerdim ama bu kadarını yapamazdım. Kimse için bir erkeğin onursuz ellerine kendimi bırakamazdım.

Etrafımı kontrol ederek kulübeye baktım. İçerideki odalarda herhangi bir telefon bulamayacağımı bildiğim için aramakla vakit kaybedemezdim. Arda asla bir iletişim aracını kulübede barındırmazdı. Ne o ne de adamları telefonlarını yanından ayırırdı. Boş yere zaman kaybedemezdim. Bu yüzden daha fazla oyalanmadan hızlı adımlarla bahçeden çıktım. Göğsümdeki yara henüz tam olarak kapanmadığı için koşmama engeldi. Ormanın içindeyken Arda'nın gittiği yolu kullanmazsam yürüyerek de kurtulabilirdim. Kulübenin etrafındaki açık alanı geride bırakmayı başarırsam ağaçların arasına karışabilirdim.

YARALASAR(Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin