(15) Kuralsız Oynayanlar.

En başından başla
                                    

İlk kimin bitireceği önemli değildi, önemli olan Fulya'yı yenmemdi. Daha odaklanmaya çalıştığım ilk dakikada kendi ayağıma takılıp düşmemle sağ dizimde keskin bir ağrı hissetmiştim. Herkesin beni geçtiğini görünce, başımı eğip sağ dizimdeki hafif kızarıklığa baktım. Yerdeki sivri taşı gördüğümde iç çekerek yüzümü buruşturdum. Bu sakarlıkla asla bitiremezdim!

Diğerlerinin taş borulara yaklaştığını görünce ayağa kalktım fakat daha ilk adımımda sağ dizim sızladığı için kendimi yine yerde bulmuştum. Umutsuzluk içinde başımı çevirip parkurun dışındakilere baktığımda yeni gelen eğitmenlerin gülerek bana baktıklarını gördüm. Bizimkiler ise nefeslerini tutmuş, beni izliyordu. "Kalk!" diye bağırdı Ecrin öfkeyle. "Kalk, devam et, Sarmaşık!" diye bağırdığında homurdanarak ayağa kalktım. Devam etmemi söylüyordu ama edemiyordum. Sanki çok kolaydı!

Lanet olsun, Ecrin'in beni motive ettiğine inanamıyorum!

Onlar borulara yetiştiğinde adımlarımı hızlandırdım. Gittikçe nefes alışım kısılırken hâlâ pes etmemiştim. Göğsüm hızlı hızlı inip kalkarken onlar çoktan tünel gibi olan taş boruların içine girmişlerdi. Bunun cesaretimi kırmasına izin vermedim, daha hızlı koştum. Yaklaşık beş dakika sonra ben de kendi tünelime yetişmiştim. Diz çökerek karanlık tünelin içine girince, ellerimi yere bastırıp dizlerimin üzerinde emekleyerek hareket ediyordum. Soğuk taş zemin beni ürpertiyordu. Tünelin ucundaki ışık çok uzaktaydı. Üstelik sağ dizimin üzerinde hareket ettikçe diz kapağım yere sürtüyor ve canım daha çok yanıyordu. Bu, bir işkence olmaya başlamıştı.

"Pes etme, Sedef," diye mırıldandım. Kaybetsem bile en azından oyunu bırakmadan sonuna kadar direnerek bunu yapacaktım.

O lanet tünelden çıktığımda dizlerim, ayakta duramayacak kadar sızlıyordu. İşin garip yanı tüneli geçen sadece üç kişi vardı. En önde Fulya, hemen arkasında Araf ve onu takip eden Esad vardı. "Yok artık!" Sinirden gülünce engellere doğru koştum. Tünelden diğerlerinden önce çıktığıma inanamıyordum. Artık emin olmuştum, ben sürünmek için doğmuşum yoksa nasıl bu kadar hızlı çıkardım?

Tunç hemen arkamdan bana yetiştiğinde, ilk engelin üzerinden atladım. İkinci engel sadece beş adım sonra karşıma çıkmıştı. Hemen eğilerek onun altından geçtim. Engeller her beş adımda bir yükselip alçaldığı için üzerinden atla ve eğilip arasından geç derken nefes nefese kalıyordum ama Tunç'u geride bırakıp Esad'a yetiştim. İşte, tam o esnada hiç beklemediğim bir şey oldu. Öndeki engelin üzerinden atlamaya hazırlandığım esnada Esad benim engelime yaklaştı. Ayağını bana doğru uzatmasıyla ben daha ne olduğunu anlamadan engelin üzerine düşerek çok kötü takla attım.

Kolumun üzerine sertçe düştüğümde hissettiğim yoğun acıdan dolayı çığlık atmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım. Düştüğüm yerden başımı kaldırarak baktığımda Esad'ın çoktan beni geçtiğini gördüm. Bu çocuk az önce gerçekten beni sakatlamaya mı çalışmıştı? Kahretsin, sağ kolumu hissetmiyorum bile!

"Zavallı." Feride denilen kızın alay ederek beni geride bırakmasını umursamadan dudaklarımdaki kanı silerek ayağa kalktım. O düzenbaz pislik, sanki bedenimdeki yaralar beni durdurabilirmiş gibi alacağım yarayı umursamadan hile yapmıştı.

Sağ kolumu tuttuğumda parkurun dışındakilerin Esad'ın yaptığı şeyi görmediğini yüz ifadelerinden anladım. Sadece Kuzey ve eğitmenim kaşlarını çatarak Esad'a bakıyordu. Yeniden koşmaya hazırlanmıştım ki dizlerim büküldü, kendimi yerde buldum. Düşündüğümden daha kötü düşmüştüm. Sağ kolumdaki ve dizimdeki acı dehşetti. Birkaç defa kalkmaya çalıştım ama bir türlü başarılı olamadığım için yine herkes beni geçmişti.

YARALASAR(Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin