(14) Beklenmeyen Rekabet.

Start from the beginning
                                    

Ölüm mü istiyor? Ona istediğini vereceğim, hem de kendi ölümünü. Daha sonra gider, teslim olurum. Ha iki yıl, ha ölene kadar hapis... Artık fark etmez.

Kafamdaki düşünceleri bir kenara iterek tüm duyularımı açmaya çalıştım ve seslere odaklandım. Yağmurda çıkardıkları sesler sayesinde aramızdaki adım mesafesini hesaplayabiliyordum. Bana ilk yaklaşan öndeki kişi olmuştu, ilk atak ondan gelmişti. İki adım kala korkumu görmezden gelerek ona doğru hızla bir adım attım ve ayağımı kaldırıp boşluğa doğru savurduğumda bir inleme sesi duydum. Tam o esnada arkaya dönerek elimdeki değneği tıpkı kılıç kullanır gibi boşluğa doğru sertçe ittiğimde sanırım arkadaki kişinin karın bölgesinde küçük bir hasar açmış olmalıydım ki ettiği küfürleri duymuştum.

Tam kulağımın yakınında bir ses duyunca başımı sağa eğerek elimdeki değneği yere attım ve elimi kaldırarak tahminen onun yumruk yaptığı elini bileğinden yakaladım. Bileğini öne çekerek başımı sertçe geriye attığımda, kafamın arkasındaki hışırtı kesinlikle onun hasar görmüş burnundan geliyordu. İlk izlenim; boyu benimle aynı uzunluktaydı.

Hep söylüyorum, duyularım karanlıkta çok daha iyi çalışıyor.

Bileğini bırakmadan dirseğimi karın boşluğuna geçirdiğimde küfür savuran kişinin yere yığıldığını duydum. Başımı kaldırdığım anda göğsüme yediğim yumrukla diğer adamın geride kaldığını anlamıştım. Acıyla inlerken bana doğru bir adım attığını hissettim ve kaşlarımı çatarak ayağımı kaldırıp öne doğru savurdum. Sanırım tekmem onun bacak arasına gelmişti çünkü yüz kızartıcı şeyler söyledikten sonra dizlerinin üzerine düştüğünü hissettim. Geriye çekilerek nefes nefese kalmış bir şekilde elimi sızlayan göğsüme koyduğumda Yeşil Gözlü Yakışıklı'nın afallayan sesini duydum. "Bunu siz de gördünüz mü?" diyordu birilerine. Sesi hem şaşkın hem afallamış çıkıyordu.

"Bunu yapacağını nasıl bildin?" Bu afallayan ses Yosun'a aitti. "İkisini de kör haliyle yere serdi, üstelik henüz savunma dersleri almadı."

"Bilmiyordum." Alaz'ın sesi gurur duyar gibiydi. "Sadece küçük bir testti." O adamları lanet Buzdağı göndermişti, öyle mi? Daha dün bir bugün iki, ben bu adamdan bıktım.

"Allah'ın belası adam!" diye bağırarak bir ayağımı sertçe yere vurdum. "Burada ben korkudan ölürken siz bayım, çok eğlendiniz mi?" Yumruklarımı sıktığımda öfkeden yerimde zor duruyordum. O kim olduğunu sanıyordu? Ben üzerinde test yapabileceği bir denek değildim.

"Körken normalden daha iyisin." Tam arkamda sesini duyduğumda çığlık atarak ona doğru döndüm. Odaklanmayı bıraktığım için bana yaklaştığını fark etmemiştim. "Bu aralar odandan çıkma." Sesinden anladığım kadarıyla canını sıkan bir şeyler vardı.

"Neden?" Bir süre kimseden ses çıkmamıştı fakat daha sonra Afrodit'in huzursuz sesini duydum. "Eğitmenini dinlemeni tavsiye ederim." Onun sesi de sıkıntılı çıkınca fazla irdelemeden başımı sallayıp buradan uzaklaşmak istedim ama sadece istemekle kaldım.

"Psikoloğun odanda seni bekliyor." Alaz'ın söylediklerine tepki vermeden yürümeye başladım. "Sana eşlik edeyim." Yosun koluma girdiğinde bile tek kelime etmek içimden gelmiyordu. Karanlığa bir türlü alışamıyordum. Başımda onca şey varken bir psikoloğum eksikti.

"Sağında bir taş var, sol tarafta iki ağaç var ama senden uzak. Ah, bir çiçeğe basmak üzereydin! Bu arada ayağının altındakiler küçük çakıl taşları. Yanımızdan geçen biri sana baktı. Ay yok, bana bakıyormuş. Şu anda şimşekler çakıyor, şimdi çakmıyor."

Ben şimdi bu kadının ağzına bir tane çakacağım, o olacak! Bu kadar ayrıntıya girmek zorunda değil.

"Bayan Kırmızı Dudak, lütfen sadece önümde olan engellerden bahseder..." dedim ve bir şeye çarpıp ıslak yere düşünce acıyla inledim. Allah aşkına, bu kadın gerekli gereksiz her şeyi anlatacağına, düşmeme neden olacak şeyi söylemeyi akıl edemiyor muydu?

YARALASAR(Kitap Oldu)Where stories live. Discover now