(12) Görüşmemek Dileğiyle.

En başından başla
                                    

"Tamam." Elimdeki kemikleri yere bırakarak derin bir nefes aldım. "Bana bakınca midenizin bulandığını söylemekte serbestsiniz."

Alınmış gibi homurdandığımda başını iki yana sallayarak güldü. "Midemi bulandırmıyorsun." Söylediği tek şey bu olmuştu. İnsan teselli amaçlı doğru düzgün bir şeyler söylerdi bari.

"Aç değilim." Kendi payını bana uzattı. Kibarlıktan uzak bir şekilde onun uzattığı eti hızla alarak onu da yemeye başladım. Vazgeçmesin diye sanki biraz fazla hızlı almıştım. Tamam ya, bildiğin elindeki eti kaptım ama beni aç bırakırsa böyle olurdu işte.

Nihayet karnım doyduğunda rahat bir nefes almıştım. Kalan son suyu içen kişi de bendim, diğer şişelerdeki suyu sülünü yıkamak için harcamıştı. Rüzgâr saçlarımı uçuştururken başımı kaldırıp karanlık gökyüzünde ışıldayan yıldızlara baktım. "Yeterince güzel değilsiniz." Karanlık olunca gökyüzündeki her şey çirkinleşiyordu.

"Her şeye karşı fazla nefret dolusun." Onun düşünceli sesini duysam bile ona bakmadan yıldızları seyretmeye devam ettim.

"Çünkü gözlerimin gördüğü her şeyden nefret ediyorum." Günahkâr gözlerim, temas ettiği her güzelliği karanlığa bulayıp bana sunuyordu.

"Asıl nefretin kendine." Başımı yukarı kaldırıp karanlığı izlerken güldüm. "Ilgaz ve Sedef'ten nefret etmiyorum." Belki de nefret etmediğim sadece o ikisiydi.

"Kendinden farklı biriymişsin gibi bahsediyorsun ve bu..." Susunca ona doğru dönerek sıkıntılı yüzüne baktım. "Karakter bölünmesi yaşıyor olabilirsin." Bakışları gözlerimi buldu. "Sedef ve Yankı'yı iki farklı kişilik olarak görmeye başladıkça ileride gerçekten böyle olacak. Psikolojik sorunlar yaşadığının farkında olduğunu sanmıyorum." Her şeyi abartmayı seviyor olmalı.

Cebindeki paketten bir dal sigara çıkararak yaktı. "Sen Sedaf Sarmaşık'sın, Yankı olmaktan vazgeç, kendi iyiliğin için bunu yap." Benden istediği şeyin farkında olduğunu sanmıyordum çünkü ona bakmak bile beni Yankı yapıyordu. O katili bana hatırlatan her şey, eğitmenler, Yarasalar ve tesis... Bunların hepsi beni Yankı yapıyordu. Sadece onlardan uzaklaştığımda Sedef olabilirdim.

"Adım Yankı, bana Sedef demekten vazgeçin." Onunla daha fazla konuşmak istemediğim için uzanıp gözlerimi yumdum. Dosyamı sadece o değil, diğer eğitmenler de okuduğu için gerçek adımı bildiklerini tahmin etmek zor değildi fakat diğer eğitmenler Sedef ismini kullanmadığım için bana Yankı diyorlardı. Öyleyse bu adam neden ısrarla bana Sedef diyordu? Onda beni korkutan bir şeyler var. Belki de bu yüzden kaçmak istiyorum çünkü ne zaman ona baksam ürperiyorum.

***

Gözlerimi usulca açtığımda boynumda hissettiğim sızıyla acı içinde inledim. Baygınlık geçirir gibi başımı yavaşça oynattım fakat gözlerimi açık tutmakta zorlanıyordum. Tedirgin bakışlarım nerede olduğumu anlamak ister gibi etrafımı keşfe çıkınca bir arabanın ön koltuğunda oturduğumu gördüm. Sol tarafımda, şoför koltuğunda telefonuyla uğraşan adamı görünce olanları anladığım için kaşlarımı çattım. "Bana niye ısrarla elektrik veriyorsunuz?" Boynumdaki acının başka bir açıklaması olamazdı. Adam trafo gibi her fırsatta beni cin çarpmışa çeviriyor.

Sesimi duyunca telefonu kapatarak cebine koydu. Benim tarafımdaki kapıyı gösterdi. "İstediğin gibi özgürsün artık. İster karakola git teslim ol ve kalan cezanı çek, ister firar ederek bir kanun kaçağı ol. Bunun kararını sana bırakıyorum." Camdan dışarıya bakınca köprünün altındaki o evi gördüm. Bu da ne demekti şimdi? Beni buraya getirerek düşündüğüm şeyi ima ediyor olamazdı, değil mi? Beni bahçesinde bayılttığı o eve bakıyordu.

YARALASAR(Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin