002

161 17 18
                                    


Sehun hayatı boyunca ilk görüşte aşka inanan biri olmadı. Ama onu yatağında gördüğü andan beri onu sevdiğini biliyordu. En sevdiği rengin turuncu olduğunu, en sevdiği yemeğin tavuk, en nefret ettiği kişinin de kız kardeşi olduğunu bilmesi için Jongine sormasına gerek yoktu.

Sanki doğduğu andan itiberen bunların hepsi doğal yolla kafasına doğru akratarılmıştı. Sehun kendine deli diyebilecek kadar cesaretli biri değildi ama orada Jongin denen adam ona tebessüm ederken deliliğin ötesine geçtiğini iliklerine kadar hissediyordu.

Gülümsedi. Köpek dişlerinin beyazlığı odanın duvarları ile yarışıyordu.

"Burada ne işin var?"

Soruyu özellikle Jongine bakarak sormuştu ama karşısında ki adamın umrunda bile değildi. Dünyanın en ilginç şeyiymiş gibi çikolata kahvesi gözlerini Sehuna dikmişti. Sehun utandığını hissetti yine de kızarmış yanaklarını saklamak için hiçbir girişimde bulunmadı.

Aksine ayağa kalkıp dans eder gibi kendine doğru yaklaşan adamı ilgiyle izliyordu. İçin de henüz bir anlam yükleyemediği derin bir özlem yeşermişti.

"Seni özledim Sehun" Parmaklarını Sehunun omuzlarına doğru sardı. Sehun gördüklerini ne kadar gerçek olduğunu kavrayamıyordu. Belki doktorlar yemeğine ilaç falan katmıştı. Belki kafasını vurmuştu ve halisilasyon görüyordu.
Kafasında kurduğu tüm teoriler şu an ki durumundan daha gerçekti geliyordu ona.

Jonginin ellerini hiddetle omuzlarından iterek bir adım geriye doğru kaçtı. Delirmiş bakışları ile sanki şeytan görmüş gibi karşısında ki adama tiksintiyle bakıyordu.

"Uzak dur benden."

Sehun adımlarının birbirine karıştığını hissedebiliyordu. Kendini durduramıyordu. Henüz ismini koyamadığı bir panik bedenine doğru şiddetle nüfus ediyordu.

Kaçmaktan başka çaresi olmadığını hissetti. Sehun caresizliğin hissettirdiği boşlukta boğuluyordu.

"Uzak dur benden!!"

Bedenini duvarın köşesine doğru attı. Sanki kendisini koruyabilecekmiş gibi kollarını bedenine sarmış, gözlerini sıkıca kapatmıştı. Kafasında belirli sesler duyuyordu ama seslerin kime ait olduğuna dair hiçbir fikri yoktu.

Çok fazla gürültü var, kafasını yerinden sökmek isteyeceği kadar ses vardı. Ve hepsi de bugün tanıştığı Jongin hakkındaydı.

Karşısında ki esmer adamın, yüzünde ki hayal kırıklığı ifadesini görmeyi bekleyerek gözlerini araladı.
Fakat gördüğü tek şey gözlüklerinin ardından ona deliymiş gibi bakan doktoruydu.
Kocaman açılmış gözleriyle önünde ki manzarayı taradı. Az önce Jongini gördüğüne eminken, şimdi bu doktor da nereden çıkmıştı.

Doktor gözlüklerini geriye doğru itti. Elinde ki kalemle not defterine yazı yazarken sıkılmış bir ifadeyle iç çekti.

"Durumunun bu kadar ciddi olduğunu bilmiyordum."

"Durumum mu?" Diye mırıldandı. Basit bir fısıltıdan öteye geçmese bile doktor onu duymuş gibi gözüküyordu.

Masaya doğru ilerledi. Elinde ki defteri bırakır bırakmaz kendini sandalyeye doğru yavaşça bıraktı.

"Ne düşünüyorsun Sehun?"

Tereddüt etmeden Jongin demek istedi. Aklı ve ruhu tamamen esmer adamdayken, dudakları tamamen onun adına itaat ediyordu. Sonra kendine vurma isteği ile dolup taştı. Henüz gördüğü bir adamı neden böylesine merak ettiğini açıklayamıyordu.
Sindiği duvar dibinden yavaşça ayaklandı. Uzun zamandır oturduğu için ayaklarında rahatsız edici bir karıncalanmanın varlığı vardı.

Lay down to die // SekaiWhere stories live. Discover now