0.2 "Akıl Oyunları"

3.6K 181 27
                                    

2. BÖLÜM ''AKIL OYUNLARI''

Bade mesleğinin getirdiklerini uzun bir süredir omzunda taşıdığı için yorgundu, kemikleri bedeninden sıyrılıyormuş gibi acı çekiyordu. Saç dipleri dahi payına düşen sızıdan nasibini almış, uyuşmuştu. Gözlerini açık tutmak konusunda epeyce zorluk çekiyordu çünkü gece boyu uyanık kalarak, sessizliğin hüküm sürdüğü evinde yeni davasını incelemiş ve milyonlarca sahne kurgulamıştı fakat hepsi irdelendikçe derinleşiyor; kuytu konuları deşifre ediyordu. Ele aldığı en ufak nokta, diğer bir sonucu doğurmuş ve onu tüm gece uykudan mahrum etmişti.

Dün öğleye doğru basına kısa bir açıklama yapmış ve en büyük varlığını masaya yatırarak, bu davayı çözeceğine dair şerefi üzerine yemin etmişti; o cesedin ruhsal yükü omuzlarına oturmuştu ve sırf bu nedenle; gerçeği kendine hatırlatmak amacıyla uyanık kalmıştı. Acı onu ayakta tutup dinç kalmasını sağlıyordu.

Elindeki kâğıdı çevirdi. Bu beyaz ve desensiz kâğıt yaprağı, üzerine tane tane işlenen sözcükler tarafından hırpalanmıştı, rengi hala beyaz olmasına rağmen dokunanın elini karalara bulayacak kadar kirliydi; çünkü bu kâğıt, bir bedenin son soluklarının adresi olmuştu.

Kâğıdı yüksek sesle, kendi yalnızlığına okudu:

"Eylem Yokut, 22 yaşında, beyaz. Morg Kayıt No: 2583"

Sadece birkaç kimsesiz satıra ev sahipliği yapan bu kâğıt, hiçbir dönüşümle eskisi kadar sade ve temiz olamayacaktı, hanesine bir kurbanın çığlıkları kazınmıştı. Bade'nin küçük el yazısıyla sayfanın çok az bir yerini kaplayan cümleleri okumak saniyeler sürüyordu, fakat o satırlarda ağlayan acının elini tutmak kimsenin aklına gelmiyordu, çıplak gözler bir kez daha bakmış ama görememişti.

Bade, daha sabah ezanı İstanbul'u huzura kavuşturmadan, evinden çıkıp büroya gelmişti fakat merkezde Atıf Bey dışında kimse yoktu, herkes ortalıkta devriye geziyor ve sokaklardaki tenhalığa mum tutuyordu. Büroda sadece Atıf Bey vardı, kahvesini yudumlarken bilgisayar ekranında birkaç güncel haber inceliyordu. Dedektif'in şeffaf camlardan görebildiği buydu.

Bade doğruca kendi odasına gitti. Masanın arka tarafına, duvara sabitlenen raflardan; yeni dava dosyasını indirdi, şimdilik boş sayılırdı fakat tez zamanda kalınlaşacağından emindi. İlk sayfalarda, kalıcı olması için altını çizerek, iri harflerle yazdığı ön rapor vardı.

Suat, ona dün bu bilgileri ona aktarırken sert duruşunu bozmamıştı ama Bade içten içe kendini yok etmiş, perde arkasında saklanan katili bulmak için yanıp tutuşmuştu. Titreyen elleri katili bekliyordu, katili ve ona kelepçeleri takmayı. Kısa bir süre için katilin ne istediğini, onu neyin harekete geçirdiğini düşündü. Toy bir genç kızın, bilinçlice yaptığı hangi katıksız hareket bir katili bu kadar alevlendirir, kan donduran bir cinayete teşvik ederdi?

Bürodaki odasının cam kaplama kapısı izne gerek duyulmadan aralandı ve uzun, zayıf bedeniyle Suat içeri girdi, yüzünde zaferi müjdeleyen bir ifade baş göstermişti.

"İşte otopsi sonuçları," derken dosyanın mavi kapağını kaldırmıştı. Bade gerginlikle oturduğu koltuğuna yaslanırken dikkati Suat'ta ve onun dudaklarından sökülecek kelimelerde birikti.

"Ölüm sebebi parçalanan kafatası ve boşalan beyin sıvısı. Bugün salonun zemininde birçok beyin parçası bulunmuş," dedi istemsizce yüzünü buruşturarak.

Bade cesede dokunduğunu hatırladıkça midemin hareketlendiğini, dışarıya uzanmak için arsızca heveslendiğini hissetti.

"Devam et," derken parmaklarını çamaşır suyuyla yıkamayı düşünüyordu.

CESET KOKUSUWhere stories live. Discover now