-9- "Ben değil sen öyle düşünüyorsun."

39.5K 2.1K 326
                                    

Biraz şaşırmıştım doğrusu. Çünkü her taraf böyle kalabalık olmalıydı. Nereye gideceğimizi merak etmiştim.

"Nereye gidiyoruz?"

"Bekle biraz geldik sayılır."

Birkaç plaj daha geçtiğimizde boş bir sahil gördüm. İçeride birkaç bizim yaşımızda insanlar vardı. Şezlongları falan da farklıydı. Burası farklı bir yer gibiydi.

"Burası neden böyle boş?"

"Çünkü burası bizim."

What?

"N-ne?"

"Burası bizim plajımız. Burayı babam satın aldı."

Yoğ amına.

"Yok artık."

"Gel."

Bir şezlonga oturduk. Sarışın bir kız Çağkan'a sarıldı ve yanağından öptü. Çağkan hala elimi bırakmamıştı.

"Bu İdil. Kardeşim."

"Üvey."

"Her neyse. Bu da Asya" Ben de Afrika canım memnun oldum.

Çağkan elimi bıraktı. Düşüncelerimi okuyup benden soğumuş olamaz değil mi?

Yanımıza iki erkek geldi. Biri sarışın, diğeri kumraldı. İkisi de tatlıydı. Kumral olan elini uzattı ve gülümsedi.

"Ben Kaya."

Elini tuttum ve gülümsedim. "İdil."

Sarışın olan gülümsedi ve o da elini uzattı.

"Ben de Alper." Gülümsedim. Bu sahte gülümsemelerden bir gün çarpılacağım.

"Denize girmek ister misin?"

"Olur. Çağkan girelim mi?"

"Hıhı."

Gülümsedim ve ayağa kalktım. Bak yine gülümsedim.

Üstümü çıkarttım. Alper ve Kaya bana bakıyorlardı. Ay hoşt ulan. Arkadaki şezlongtan ses geldi.

"Kaya aşkım buraya gelir misin? Şimdi."

Yemedik aşkını cici kıs.

Kaya kızın yanına gitti ve Alper elini uzattı. Elini tuttum ve denize doğru yürümeye başladık. Alper denize atladı ve ben de yavaşça yanına kadar gittim.

"Çağkan'la nereden tanışıyorsunuz?"

"Üvey kardeşim."

Denize daldı ve beni aşağı çekti. Bu aşağı çekme fantezisini anlamıyorum. Havalı mı oluyor?

Çağkan'a yaptığım gibi ellerinden kurtuldum ve onu tabana yatırıp yüzeye çıktım.

"Senden böyle bir şey beklemiyordum doğrusu."

"Reflekslerimi devreye sokmadan düşünecektin." Refleksler, refleksler.

Çağkan yanımıza geldi.

"Seni üvey kardeşinle yalnız bırakayım." dedi  Alper ve gitti.

"Al öğren. Bir kere üvey kardeşim dedim, anladı çocuk. Senin gibi kıt değil."

"Peki benim gibi yakışıklı mı?"

"Sen kendini yakışıklı mı sanıyorsun yoksa?" Kahkaha attı. "Ben değil de sen öyle düşünüyorsun."

"Hiç de bile."

İnş cnm yha.

Sırıttı ve beni bir hamleyle kucağına aldı.

"İndir beni!"

"Beni yakışıklı bulduğunu itiraf ettiğinde indireceğim."

"Benden istediğin şeye itiraf değil iftira denir kb." Kıyıya gelmiştik.

"O zaman inemezsin."

"Öyle bir inerim ki." Bunu dediğim gibi kolunu büküp kucağından atladım.

Ayağımı ayağının arkasına geçirip omzunu tutarak onu yere attım.

"Ben dediklerimi yaparım. Zamanla anlarsın."

Arkamı döndüm ve şezlonga doğru yürümeye başladım.

Şezlonga yattım ve Ipod'umu çıkarıp kulaklığımı taktım. Çağkan'ı yatırdığım yere baktım. Orada yoktu. Pek takmayıp gözlerimi kapattım. Ipod'umu çantama geri koyup kitabımı aldım. Cidden ben kitaplarım olmadan ne yapardım?

Tam kitaba dalmışken başımdan aşağı bir kova soğuk su döküldü.

"Gerizekalı kitabım ıslandı! Beyinsiz!"

Ayağa kalkıp koşmaya başladım. Çağkan çok hızlı koşuyordu. Ona yetişemeyeceğimi bilsem de peşinden koşmaya başladım. Bir kafeteryanın arkasına gidip gözden kayboldu.

"Nereye gittin lanet olası herif?"

Yazar notu: Dublaj çevirisi yapıyormuş gibi hissettim sjdldkdlkd

Bir anda arkamda belirdi ve yine koşmaya başladık. Bir duvara geldiğimizde onu sıkıştırdım ve duvarla arama aldım. Tam konuşacakken beni belimden tutup ters çevirdi. Ellerimi elleriyle duvara yapıştırmıştı.

"Sana bu kasları boşuma yapmadığımı söylemiştim."

"Efendim? Bunu kumsalda yere yatırdığım kişi mi söylüyor?"

"Ta kendisi."

Onun dikkatini dağıtmak için alt dudağımı ısırdım. O dudaklarıma dalıp gitmişken ellerimi kurtardım ve kolunu çevirip omzundan tutup Çağkan'ı yere attım.

"Anlaşılan boşuna yapmışsın."

ÜABMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin