14.Bölüm: Hogsmeade

271 33 12
                                    

"Ama ölüm yiyenlerden biride oraya düşebilirdi. Hem süresini nasıl yaptı?"

"Ehh konuştuğumuz kişi Dumbledore değil mi Granger? Ölüm yiyenlerden biri düşse bile hiçbir önemi olmazdı çünkü Dumbledoreların evi yıllar önce boşaltılmıştı. Hiçbir şey yoktu orada. Harry ya da Sirius ya da yoldaşlıktan birinin ölmesini göze almak yerine, ölüm yiyenlerden birinin anahtarla gitme ihtimali yine daha iyiydi ve zaten Ölüm yiyenler onun bir anahtar olduğunu da bilmiyordu. Böylece Sirius, daha büyüsünü yapamadan, Bellatrix'in ondan hızlı davrandığını gördü ve sanki büyüsü ona çarpmış gibi kendisini o kemerden içeri attı. Ehh birkaç saniye geç kalsa gerçekten ölmüş olacaktı. "

"Ben ben o öldü diye..."

"Üzgünüm Harry." Diye bildi James sadece. Nasıl avutacağını ya da ne diyeceğini bilmiyordu.

"Sirius gerçekten Dumbledore'a en azından sana gerçeği söylemesi gerektiğini söyledi. Hatta tartıştı bir kere ama Dumbledore'u biliyorsun."

"Peki, madem ortaya çıkartacaktı daha önce neden yapmadı? Neden şimdi? Artık hiçbir önemi yok ki. Kendisi öldü." Ron belli ki kandırılmış olmanın yarattığı siniri yaşıyordu.

"Neden mi? Şöyle ki Weasley. Herkes Dumbledore'un ölmüş olduğunu düşünüyor. Büyücü dünyası yasta ve Voldemort ne kadar kötü bir halde olursa olsun, Dumbledore'un öldüğünü bildiğinden rahat. Harry artık yalnız. İşini bitirmesi daha kolay... Ama 1 Eylülde, tüm büyücü dünyasında suçsuzluğu aklanıp öldüğü duyurulan Sirius Black ortaya çıkıyor ve artı yanında da yıllarca Dumbledore tarafından gizlendiği ortaya çıkan bir Potter ile birlikte. İşte bu insanlara umut yeşertiyor ve Voldemort'a, Harry'nin yalnız olmadığını gösteriyor. Hatta kendi ölümünün bile belki de bir oyun olabileceğini düşündürtüyor. Voldemort korkuyor. Şimdiye kadar neden saldırmadı sanıyorsun? Her ihtimale karşı tüm gücünü toplayıp saldırmak istiyor bu yüzden ölüm yiyenlerini de dizginleyip tutuyor. Sadece hiçbir yakalanma olmayacak basit yerlere saldırıp etkisini göstermeye çalışıyor." Hepsi biraz moralleri yerine gelmiş gibi hissettiler. James'in açıklamaları üçlünün Voldemort konusunda biraz daha iyi hissetmesine sebep olmuştu. En azından Voldemort şuan kötü bir haldeydi zamanları vardı.

"Peki, Bakanlığa hiçbir uyarı olmadan nasıl eğitildin? Sihir yapman gerekiyordu ama bakanlık seni bilmiyordu bile ve asa. Asa nasıl aldın? " James usulca Hermione'ye baktı. Aslında bunun cevabını bilmesine rağmen neden sorduğunu merak etti.

"Dumbledore tespit büyüsü yaptı ve artı korumalar ekledi evine. Böylelikle sihir kullanımında Bakanlık'ın hiçbir haberi bile olmuyordu. Asa olarak da babamın asasını kullanıyorum."

"Sen... Senle gidebilirdi. Sen onu koruyabilirdin." Harry başını eğmiş yere bakıyordu. Açık açık konuşmasa da neden bahsettiği anlaşılıyordu.

"Bak! Dumbledore'un ölmesi senin suçun değil Harry. Seni bana anlatıyordu. Seninle gurur duyuyordu. Oraya seni götürdü çünkü sana güveniyordu. Beni götürse de hiçbir fark olmazdı. Hatta belki ben onun sözünü dinlemeyip ona ayak bağı bile olurdum. O gün bana geldi biliyor musun? Ölümünü hissetmiş gibi. Hiçbir şey ortada yokken düello yapmak istedi benimle. Durumumu görmek istiyormuş. Okulda olması gereken bir zamanda benimleydi ve ben hiç düşünmedim düello yaptım onunla. Hiç neden burada olduğunu düşünmedim. Sadece o kadar yalnızdım ki gelmesinin mutluluğunu yaşıyordum ve katıksız bir itaatle düello yaptım. Elindeki o şeyden dolayı o kadar zayıf düşmüştü ki düelloyu ben kazandım. Asası elime geldiğinde gülümsedi. Gözleri parıldıyordu. Gelip sarıldı ve sadece Aferin James dedi. İstese bana söylemez miydi sanıyorsun? Ama o seninle gitmek istedi. Çünkü yanında olması gereken sendin. Bu yüzden Dumbledore'un ölümünden dolayı kendini suçlama. Dumbledore'un sadece kendisinin bildiği bir planı vardı." Harry'nin gözünden bir damla gözyaşı döküldü ve James hayatında ilk defa gidip kardeşine sarıldı. Harry onun sarılmasıyla daha çok ağlamaya başladı. Sanki o zamandan beri tuttuğu her şeyi şimdi gözyaşlarıyla döküyordu. James de kendini tutmaya çalışsa da gözünden yaşların akmasını engelleyemedi. Yıllar sonra iki kardeş tekrar bir araya gelmişti. James öyle sıkı sıkı sarıldı ki Harry'ye onu hiçbir zaman bırakmayacağını, her zaman yanında olacağını hissettiriyordu. Merdivenden gelen ayak sesiyle birbirlerinden ayrıldılar ve ikisi de elleriyle gözyaşlarını sildi.

Bilinmeyen ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin