5.Bölüm: Barış

310 32 0
                                    

James, ne kadar tıklatırsa tıklatsın kapının açılmaması sonucu zamanı geçirmek için volta atmaya başladı. Ne kadar geçtiğini bilmese de kapıya gidip tekrar tıklamaya başladı. Hatta daha şiddetli bir şekilde vurmaya başlamıştı ama hala içeriden hiçbir cevap gelmiyordu.

Kapının dibine çöküp oturdu. Duvardan sırtına soğuk işlese de umursamıyordu. Sanki sırtına işleyen o soğuk, şuan Snape'e olmakta olanları unutmasını sağlıyordu. İlk çalışından sonra odasında olmadığını bilmesine rağmen defalarca tekrar vurmayı denedi. Belki bir ihtimal kapıyı açar ümidiyle. Belki bir ihtimal düşündüğü şeyler olmuyordur ümidiyle. Gözlerini kapatıp beklemeye koyuldu. Snape elbette gelecekti ve kendisinin de şuan gidebileceği bir yer yoktu. Yani her türlü onu bekleyecekti. İçinden can sıkıntısını gidermek için saymaya başladı. İlk on sayı çarçabuk geçti ve yirmilere geldi, yirmileri de saydıktan sonra otuzlar, kırklar, elliler ve altmışlar... Bir süre sonra ise hafif bir uyku bastırdı ve saymayı unuttu. Zaten zaman öldürmek için yapıyordu bunu, kaça kadar saydığının hiçbir önemi yoktu. Küçüklüğünde olduğu gibi artık sayıları deli gibi saymıyordu. Küçüklüğündeki gibi artık sayıları sevmiyordu. Çünkü artık, sayılar önemini yitirmişti. O zamanlar odasındaki takvimden hep kendine bir zaman belirler ve kardeşimi bu zaman göreceğim derdi ama buluşma zamanını hiçbir zaman tutturamamıştı.

Koridordan gelen ayakkabı sesini işittiğinde, gözlerini açıp, pür dikkat kesildi. Aynı bir kuzgun gibiydi. Bir tek James'in kulakları dikilmiyordu.

"Profesör!" Jamie, Snape'in simsiyah pelerinini gördüğünde adam Draco'nun ona seslenmesiyle döndü. Snape'in onu görüp görmediğini bilmiyordu ama kendisi onu çok iyi görüyordu. Draco'yu ise Snape engellediğinden göremiyordu. Sadece çocuğun söylediklerini duyuyor ve çocuğun endişeli sesini duyuyordu.

"Burada ne işin var Draco? Bu saatte yatakhanende olman gerekirdi." Jamie, Snape'in bu ses tonunu biliyordu ve nedense Draco'ya karşı da bu ses tonunu kullandığını duymak onu incitmişti. Snape'in bir tek ona böyle konuştuğunu düşünüyordu. Değer verdiklerine karşı kullandığı ses tonunu...

"Ben sadece L-Lord onun ne yaptığını merak ettim, o- onu duy-duyduğunda."

"Sence ne yapabilir Draco ve bir daha okulun içinde sakın beni bu konuda rahatsız etme." Snape, konuşmanın bittiğini belirtmek için döndü fakat adım atamadan Draco kolundan yakaladı. Jamie, Snape'le göz göze geldiğinde adamın gözündeki acıyı gördü. Fakat her zaman ki gibi donuk suratını takınıp Draco'ya döndü.

"İyi misin?"

"Beni düşünmen gözümü yaşarttı Draco ama artık yatakhanene git. Ben iyiyim." Birkaç saniye ikisi de konuşmadı ardından ayak sesleri duyuldu ve Jamie, Draco'nun yatakhanesine gitmekte olduğunu anladı. Ardından Snape öldürücü bakışlarla ona doğru ilerlemeye başladı. Hiçbir şey söylemiyordu. Zaten gözleri pek çok şeyi anlatıyordu. Mesela ona da neden burada olduğunu soruyordu ve acısını gizlemeye çalışıyordu ama yıllardır acı içinde Dumbledore'un evine geldiği zamanları, James çok iyi biliyordu. Adamı o kadar iyi tanıyordu ki gözlerinin içinde hissettirmemeye çalıştığı acıyı görebiliyordu. Draco'nun duyma mesafesinden çıkmamış olabileceğinden hiçbir şey demeden kapıyı açtı Snape ve Jamie, arkasından içeri girdi.

"Bakıyorum Malfoy'la çok yakınsın. Özellikle Malfoy'un sana bir şey olup olmadığını merak etmesi gözlerimi yaşarttı."

"Sende en az benim kadar biliyorsun ki Jamie onun merak ettiği şey anne ve babasının nasıl olduğu. Eğer bana bir şey olduysa ailesine de bir şey olmuş demektir." Genç çocuk hiçbir şey söylemedi. Snape odasına üzerini değiştirmeye gittiğinde, odayı incelemeye başladı. Aslında incelenecek de pek bir şey yoktu. Snape'e yetecek büyüklükte bir odaydı. Kapıdan girdikten birkaç metre sonra odanın ısınması için şömine yerleştirilmişti. Onun hemen karşısında da üç kişilik bir deri koltuk vardı. Snape'in odasını ziyaret eden kimse olmasa da koltuğunun üç kişilik olması ironikti.

Bilinmeyen ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin