Beni Affet

2.8K 561 85
                                    


İyi okumalar. Yorum yapmayı unutmayın. Yorum yaparsanız mutlu olurum.

Yatağıma uzanmış tavana bakıp Umut'un intihar edeceği günü düşünüyorum. Muhtemelen yetişemeseydim çoktan intihar etmiş olacaktı.

Şimdi soracaksın sevgili tavan, sana öyle anlamlı baktıktan sonra ne oldu diye? Uzun bir süre baktıktan sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi yanımdan çekip gitti. Peşinden gidip dur gitme desem bilmem kaçıncı defa sözümü çiğnemiş olacaktım. O yüzden sadece ardından bakmakla yetindim.

Belki bir yerlerde yine karşılaşırdık, birbirimizi elbette yine görürdük ama iki yabancıdan farkımız kalmazdı. Muhtemelen bu saatten sonra birbirimizi gördüğümüz de görmemezlikten geleceğiz. Bu onun için değil de, benim için çok zor olacak be tavan.

Bunları şimdilik bir kenara bırakıp solistlik yaptığım cafeye gitmek için üstümü giyindim. Kapıyı açıp ayakkabımı giyeceğim sıra yerde bana olduğunu belirten bir kağıt vardı. Yine o Haylaz denilen kim olduğu belli olmayan kişidir diye düşünüp, bu sefer gerçekten kağıdı yırtacaktım.

Tam yırtacağım sıra bu seferki yazının farklı olduğunu görünce okumaya karar verdim. Tamam, pekala yine merakıma yenik düştüm. Ama yazının farklı olduğu konusu gerçek.

Kağıdı açtığımda, en üstünde Umut'tan yazısını görünce kalbim yerinden çıkacak kadar hızlı atmaya başladı. Heyecandan ellerimin titremesini bırak, konuşmaya çalışsam kekelerdim o derece heyecanlanmıştım.

Derin derin nefes alıp yazıları okumaya başladım.

"Kelimelerime nasıl başlayacağımı bilmiyorum ama şunu söylemek istiyorum ki ben seni üzmek istemedim

Beni affet.

Ben nankörüm tekiyim. Sen beni bırakırsan buna katlanamazdım. O yüzden ben seni bıraktım. Seni bırakırken ardından kendimi de sende bıraktım.

Senin yanındayken dakikaların saatlerin nasıl geçtiğini hiç anlamadım. Varsın zaman geçsin, sen benim kalbimden gitme istedim.

Ben nankörün tekiyim. Sen benim kalbimden gitme ben senin kalbinden gideyim istedim.

Bunları yapmamın sebebi vardı. Beni kim sevdiyse, bana kim değer verdiyse hepsi öldü Sevil, sende öl istemedim. Eğer ölürsen buna katlanamazdım. Sen ölme diye seni bırakıp gitmeyi tercih ettim.

Gidersem beni unutursun sandım. Gidersem seni unuturum sandım. Ne sen beni unutabildin ne de ben seni unutabildim.

Senden uzaklaşmaya çalışırken senin kalbini kırdım bunun farkındayım. Özür dilemenin kifayetsiz kalacağını beni affetmeyeceğini de biliyorum. Yine de söylemek istiyorum beni affet. Çünkü ben sensiz yapamıyorum. Biliyorum ki sende bensiz yapamıyorsun.

Beni affetsen de affetmesen de lunaparkın oraya gelir misin? Seni orada bekliyor olacağım.

Umut... "

Onu affetmemi istiyordu. İlk önce kalbimi kırıp sonra o kalbi tamir etmeye çalışıyordu. Oysa bilmiyordu kırılan kalp kolay onarılmıyor, onarılsa bile kırıkların izi kalıyor.

O kırıklar elbet bir gün geçer ama kırıklar geçene kadar biz de birbirimizden geçip gideriz.

Şimdi onun yanına gideceğim ve ona onu affetmeyeceğimi söyleyeceğim. Çünkü eğer onu affedersem her gitmek istediğinde gider ve geri gelmek istediğinde izin almadan gelir. Bu sefer beni affet bile demeden sanki hiç gitmemiş gibi geri gelir.

Belki onu bir gün affederim. Ama şimdi değil.

Yarı da kalan ayakkabı giyme işlemini tamamlayıp lunaparkın yolunu tuttum. Yarım saatlik bir yürüyüşün ardından lunaparka vardığımda Umut'a bakmaya başladım. Etrafta onu ararken omzuma dokunulan eli hissetmemle arkamı dönmem gecikmedi.

O elin sahibi Umuttu. Nedensizce gülümsüyordu. Ya beni gördüğü için gülümsüyordu ya da buraya geldiğim için. Belki de ikisi de değil.

Onu baştan aşağıya süzerken yarım şort giydiğini görünce çok şaşırdım. Benim zorumla giydiğini söyleyen kişi şimdi neden bunu giymişti? Şimdilik bunu umursamıyorum çünkü başarmıştı Umut, sanırım insanların ne dediği onun da umrunda değildi.

"Geldim işte ne söyleyeceksen söyle." dedim hiçbir gülümseme sergilemeden hatta tersine ciddi bir şekilde.

"Lütfen sözümü kesmeden dinle beni" dedi. Sonrasında arkasını dönüp banklardan birine oturdu ve bankın sağ tarafına geçip sol tarafı gösterdi. Yanına gidip bankın uç kısmına oturdum ve konuşması için gözlerine baktım.

"Aşka olan inancımı yitirmiştim seninle tanışmadan önce. Sanki aşk bana uğramayacakmış gibi yaşardım. Ummadığım bir zamanda sen çıktın karşıma, aşktan habersizken girdin hayatıma.

Aslında ben seninle konuşmak için çabaladım çünkü o an biriyle konuşmaya, biriyle beraber eğlenmeye ihtiyacım vardı. Sonra benim için çok şey yaptın. Benim için işaret dilini öğrendin, bana kek yaptın, özgüvenli olmamı sağladın. Biliyor musun hiç kimse benim için bir şeyler yapmamıştı. Sonra senden hoşlanmaya başlayınca afalladım. Benim için yaptığın şeylerin değerini bilemedim. Ellerimi tuttun bana yardım ettin. Ben ellerimi tutan o eli bıraktım. Bıraktım çünkü alışık değildim, sevilmemiştim daha önce. Senin sevgin kadar karşılık veremem sandım. Ve en önemlisi beni çokça seversen ölürsün sandım. Şimdi sorma bu ne alaka diye. Sadece bunu bil ki ben kötü biri değilim.

Sen öl istemedim Sevil, lütfen beni affet.

Şimdi beni affetmeni istiyorum çünkü sensiz yapamıyorum. İnsan görmediği kişiyi unutmuyormuş daha çok bağlanıyormuş. Sen yokken bunu anladım.

Lütfen, beni affet."

Her kelimesi kalbimin içine bıçak gibi batıyordu. Söylediği şeyler beni mutlu ediyorken aynı zamanda beni parçalıyordu. Bunları söylemek için geç kalmıştı. Evet, ona hâlâ aşıktım ama kalbimde hâlâ kırıktı.

"Üzgünüm, seni affedemem."

Tam arkamı dönüp gidecektim ki geri dönüp, "Kahretsin, senden gidemiyorum." dedim.

Merhabalar, finale daha var. Henüz yaklaşmış değiliz lakin şimdiden finali kafamda kurmaya çalışıyorum. Sizce final mutlu sonla mı bitsin mutsuz sonla mı?

Buradan ya da özelden fikrinizi söylerseniz ona göre kafamda bir şeyler canlandıracağım.

Ben Kusurlarımla BenimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin