~bölüm otuz iki~

En başından başla
                                    

"N-Ne?"

"Furkan'dan bilet isteyeceksin. Beleşe bindiğini herkes öğrenmiş olacak. Sonra eğlencesi bitecek."

"Furkan genelde bilet vermiyor, şimdi ben ondan bilet mi isteyeceğim?"

"Evet."

"Tabii Çağıl'ın yanında!"

Gökyüzü görevli şapkasını giydiğimde arkamdan bağırmıştı.

Havalı bir girişle biletleri topladım. Kolaydı.

Tabii Çağıl, Furkan ve Simge'nin oyuncakta oturduğu kısma gelene kadar.

"Biletler,"dedim çıkmayan sesimle,  Furkan'a değil yere bakarak.

Kolay değildi. Kolay değildi.

"Ne bileti lan?"

Çağıl'a bakmamak için şapkayla yüzümü gizledim.

"Bu tur böyleydi. Kenan demedi mi sana?"dedi, Çağıl yüzüme bakmaya çalışıyordu.

Gökyüzü megafonla bağırdı. "Bindiğiniz her şeyin bileti Furkan ve diğerleri!"

Herkes buraya bakıyordu.

Titreyen elimi uzattım.

"Ciddi misiniz?"dedi Çağıl sakince.

"Hayır ama ben ciddiyim,"deyip başımı kaldırdım.

Çağıl beni gördüğünde afalladı.

"Biletler,"dedim sertçe ancak elim hala titriyordu. Durduramıyordum, ona baktıkça dizlerimin bağı çözülüyor, kalbim göğsümden çıkmak istiyor, vücudum uyuşuyordu.

"Ev-Evrim? Ne oluyor burada?"

Çağıl birden ayağa kalktı ve elimden tutarak beni kolayca yürüttü.

"Ya dursana..."

Bağıramıyordum bile.

Görevli odasına geldik.

Resmen yanaklarım yanıyordu. Hayır, hayır... Kızarmamış olmalıydım.

"Neyin peşindesiniz siz?"

Simge ağzı açık bizi izliyordu.

Gökyüzü umursamazca gofretini ısırdı. "Patron böyle istiyor."

"Sen burada çalışmıyorsun bile Gök!"

"Beni kast ediyor,"dedi Kenan alayla. Bacaklarını masaya uzatmış, bize bakıyordu.

Gökyüzü ona öpücük attı.

Kenan göz kırptı. "Homofobiklerden bilet alıyorum artık."

"Ben... Ben..."

"Ve homofobik yanında olanlar,"diye tamamladım.

Hızla elimi Çağıl'dan çektim.

"Özünden kaçanlar."

Çağıl dolu gözlerle bana baktı.

"Ne demek istiyorlar?"dedi Simge saf saf.

Gökyüzü Çağıl'ın çantasını gösterdi. Çıkartma izleri gibi bir iz vardı. "Gökkuşağı olanları çantasından atmış."

"Ne? Neden?"

Çağıl başını eğdi.

Furkan gülüyordu. "Üç küçük çocuk var karşımızda ya."

"Sana konuşman için izin verdik mi?"diye çıkıştı Gökyüzü.

Çağıl dolu gözlerini gizlice silmeye çalıştı.

Onu kırmış mıydım?

"Ağlama..."

"Ben-Ben benim kararlarıma saygı duymanızı tercih ederdim. Furkan ile tam barıştığım an zehir etmenizi değil."

"Bu senin kararın değil. Bırakabileceğin bir şey de değil,"dedim yavaşça.

Çağıl hıçkırdı. "Özellikle senden hiç beklemiyordum!"

Şaşkınlıkla ona bakarken hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Kendisini durdurmaya çalışıyor ama başaramıyordu.

"Tamam... Yapma ama..." Gökyüzü onun omzuna dokunduğunda elini ittirdi.

Dolu gözlerle "Ben de senden bunları beklemiyordum!"diye bağırdım.

"Sadece bir gün üçümüz... mutlu olalım istedim! Bozmasaydınız rahat etmeyecektiniz, değil mi? Dünyadaki çoğu kişi neredeyse homofobik! Arkadaşlarımız bi-bile... Kabullenin!"

"O zaman onları hayatından kov!"

"Onlarla yaşamayı öğrenmek zorundasın Evrim! Bunun için dostluğunu kolayca kesemezsin!"

"Onlar öğrensin!" Üzerine bir adım attım. "Ve evet, keserim. Benden tiksinen birisiyle arkadaş olmam."

Herkes sessizce bizim kavgamızı izliyordu.

"Arkadaşımı kaybetmek istememem benim suçum değil. İnsanlara bağlanmak benim suçum değil. Senden... tek isteğim kararıma saygı duymandı-"

"Bu karar olsaydı, evet!"

"Bu-"

"Sen eşcinselsin! Böyle doğdun! Bunu değiştiremezsin, değiştiremeyecekler!" Parmağımla göğsüne dokundum. "Hayatını yönetemezler. Kimsede bu güç yok. Aşkında bile,"dedim gözlerimi silerek.

Çağıl "Ben sadece dostumu kaybetmek istemedim,"diye fısıldadı.
"Ve seni."

"Kaybettin,"dedim göğsüm yanarken.

"Öyle mi?"dedi titrek bir sesle. Artık ağladığını gizlemiyordu.

Yutkundum.

"Belki seni de tekrar kırmamam için gitmelisin artık..."

Furkan gülümsedi. Seni değil, beni seçti.

"Ne fark ettim biliyor musun? Zincirleri sen de tutuyorsun, bırakmak istemiyorsun."

"Git artık... Lütfen. Birbirimize yapmamamalıyız bunu."

"Yani zinciri mi seçiyorsun?" Gitmemem için tek bakışı yeterliydi, neredeyse kalmak için yalvaracaktım. Göğsüm berbat bir ağrıya teslimdi.

Sustu.

Furkan bana gülümsedi, buğulu gözlerimi ondan kaçırdım. Gözyaşları akmak için benimle savaşıyordu.

"Neyi bekliyorsun ufaklık?"dedi gülümseyerek.

Çağıl'a omuz atarak çıktım.

Soğukluğa.

Çağıl'a fazla kızmışsınız, kızınshdh Ama şunu unutmayın: Çağıl fazla bağlanıyor insanlara, dostluğunu ve çoğu şeyi kolayca bitirememesi onun suçu değil.

Vulcanus [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin