18.Bölüm ☀ İhanet.

Comenzar desde el principio
                                    

''Ne için? Yoksa korkuyor musun Semih?''

''Ben kimseden korkmam!''

Ayaz, güçlü bir kahkaha patlattı. ''Yapma... Bunu bir kadının boyunduruğu altında, konuşma izni alırken mi söylüyorsun? Bir tahminde bulunmak istiyorum izninle. Sen kimselerden korkmayan bir adamsın öyle değil mi? Üstelik General Çevik'ten bile... Bu durumu açıklığa kavuşturalım, korkmaman sence de normal değil mi? General Çevik'i öldürebilecek kadar cesur bir adamdın oysaki.''

General Çevik'i Semih mi öldürmüştü?

''Sen ne seksi bir şeysin öyle. Zeki adamları hep sevmişimdir, Ayaz.'' Mersa keskin ve alaycı bir kahkaha patlattığında, ellerimi yumruk şekline getirip daha çok sıktım.

''Sen de tahmin ettiğimden fazla zeki.'' dediğinde Semih, gözlerim şaşkınlıkla aralanmıştı. Kuzey, neler olup bittiğini anlamak için kulak kesilirken, hızlı nefes alışverişlerime engel olamıyordum. Bu gece ters giden her şeyin açığa çıkma gecesiydi.

''Her zaman kendini ön plana çıkartmaya çalıştın. Kimi zaman ise geri planda durmak senin tercihindi. Çünkü bu istihbarat adına türlü bilgileri toplayabilecek tek kişi sendin. Herkes sana güveniyor ve herkes bir şeyleri seninle paylaşıyordu. İstihbarat içindeki agresif tavırlarına kimse anlam veremezdi. Çünkü o gün tatsız hiçbir şey yaşanmamış olmasına rağmen sen hep bir şeyleri kırıp döker ve yine gün sonunda, seninle beraber çalışan iş arkadaşlarına ceza verirdin. Onlara ceza vermenin tek sebebi, sahiben Mersa'ya yeterli bilgiyi taşıyamamış olman ile alakalıydı, öyle değil mi?''

Kanım, kelimenin tam anlamıyla donmuştu. Kendimi gecenin soğuğunda buz kesen bir nehir kadar soğuk hissediyordum. Damarlarımdan ılık akan kan bile, vücudumun ısısını yükseltmeye yetmiyordu. Ayaz bu kadar şeyi nereden biliyordu? Mersa'nın homurdandığını duyuyordum, etraf az sonra savaş alanına dönebilirdi. Etrafa, fırtına öncesi sessizlik hakimdi. Fakat şartlar bu sefer eşit değildi.

''Mersa ve diğerleri mi? Merak etme, o iş bende. Bu özel bir toplantı olduğu için herhangi bir elektronik cihaz, kayıt aracı ve silah getirmeleri yasak.''

Demişti Kuzey. Geçmişten kulağıma bir ninni edasında çıkagelen cümleleri zihnimin gerisinde bıraktım ve şimdiki zamana odaklandım.

''Sizi şaşırttım öyle değil mi Dedektif Semih Zorbey?''

Ayaz'ın alaycı tavırları bir noktadan sonra hoşuma gitmeye başlamıştı. Ömrüm boyunca Semih Zorbey gibi bir adamdan nefret ediyor olmam, bunun başlıca sebeplerinden bir tanesiydi. Yinede kendi istihbaratımızın içinde köstebeklik yapacağı, kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi.

''Her şeyin mimarı benim.'' dedi Mersa. ''Gördüğün gibi yakışıklı çocuk.''

''İşçisi o sanırım?'' Ayaz, eliyle -tahmin ettiğim kadarıyla- Semih'i işaret ediyordu. ''Siz... Şu kendi zekâ seviyesini diğerlerinden üstün tutan. Halbuki kendi zekâ seviyeleriyle bir bok başaramayan insan topluluğun başkanı ve yardımcısı değil misiniz?''

''Sesini kes.'' dedi Mersa, sert bir şekilde. Alaycı tavrı gittikçe sönen ve etrafa soğuk külleri savrulan bir koru andırıyordu. Ardından bir tetiğin çekilme sesi duyuldu fakat ateş eden kimse yoktu. Kuzey, buzdan farksız olan parmaklarımı ısrarlıca tutarken, ''Bekle.'' diye fısıldadı. Keskin nişancılar yerini almış, ateş etmek için hazır olduklarını söylüyorlar.

Kuzey'in sesi kulağımın dibinde yankılanıyorken, gözüm tüm heybeti ve cesaretiyle iki katilin karşısında dikilen adama baktı. Ayaz Ateş'e...

Onun güzel heybetli vücudu ve seksi dudakları... Dağınık kahverengi saçları ve büyüleyici bakışlarıyla tam da benim sevdiğim adam gibi duruyordu. Üzerine giyindiği beyaz gömleği ve kalçasına tam oturan siyah pantolonu... Tanrım, bunları düşünmek için yanlış zamandı. 

İntihar Süsü.Donde viven las historias. Descúbrelo ahora