0.4

4 2 0
                                    

Ertesi gün teyzem artık gidiyordu. Ona sarıldım ve okula gittim.
"Ashley!"
"Hah?"
"Hey! Bu gün kamp günü, eşyalarını getirdin mi?"
"Ah, aptal kafam! Getirmedim!"
"Micha-"
"Micha?"
"Desem mi? demesem mi? Bilmiyorum ama diyeyim bari..."
"Dinliyorum."
"Hani sınıfa yeni gelen Michael var ya... İşte sanırım artık onunla se-se-sevgiliyiz...
"Ama Ashley, Michael'in zaten sevgilisi var."
"NEE!!!"
"Sana demedi mi?"
Ama ben artık sinirli bir şekilde okula gidiyordum.
"Ashley dur!"
Okula geldiğimde Michael'in yine Lisa'nın eli- olamaz hayır! O-onun sevgilisi Lisa'mı yani?! Neden dudağindan öpüyor? Koşarak Michael'in yanına gittim.
"Michael, bura ne oluyor?"
"Sevgiliyiz sanıyordum..."
"Zaten öyleyiz."
"O zaman senin Lisa ile ne işin var?"
"İstediğim kişi ile olurum."
"Buraya gel!"
"Ben senin için neler yaparken sen neden bana bunu yapıyorsun?"
"Git başkasını bul! Ben Lisa'yı seviyorum."
"Seni bir daha görmek istemiyorum!"
Hiç aldırmadan gitti. Başımı sıraya koyarak ağlamaya başladım. Bir anda bir erkek sesi duydum.
"Ne oldu Ashley?"
"Git Justin!"
"Neden ağlıyorsun Ashley?"
"Sana git dedim Justin!"

"Bana cevap ver, neden ağlıyorsun?"

Başımı yavaşça sıradan kaldırdım.

"Boş ver..."

"Hiç boş veremem bana diyebilirsin."

"Peki."

"Dinliyorum."

"Sevgilimden ayrıldık."

"Ne ara?"

"Şimdi."

"Neden ki?"

"Başkasını seviyormuş."

"Kimi?"

"Lisa'yı"

Yavaş adımlarla arka sıraya yaklaştı.

"Michael, neden kızı aldatıyorsun? Ağlıyor."

"Sen mi hayatıma karışacaksın?"

"Hey, baylar sakin olun herkes kendi dünyasına hadi hadi."

"Sen karışma bu ikimizin arasında Lisa."

"Hey! O benim sevgil-"

"Lisa git!"

"Peki sevgilim..."

"Bir daha böyle bir şey duymayacağım!"

"Sen onun babası mısın ki de beni uyarıyorsun?!"

"Olmayabilirim, ama o benim İlkokuldan beri arkadaşım!"

"Ne olmuş yani? Kızın İlkokuldan arkadaşısın diye sevgili-"

"Evet!"

"İyi, sana mutluluklar."

Ne sevgilisi yahu? Sevgili falan değiliz ki biz Justin'le o sadece arkadaşım.

"Nede sevgilim dedin?"

"Onu kafandan atmak için."

"Sağ ol hiç gerek yoktu gidebilirsin."

"Arkadaşlığımız onun yüzünden mi bitecek?"

Yavaşça onun sırasına yaklaştım. Ve gözlerine bakarak:

"Kim dedi?" dedim. O da bana gülümseyerek:

"Hiç kimse."

"O zaman halen arkadaşız?"

"Tam düşündüğün gibi, evet."

"Hatta sevgi-"

"Ona daha var."

Yavaş adımlarla sırama gittim. Dizlerimi kırarak sırama oturdum. Hailey'in yanına gittim.

"Justin'in sevgilisi var mı?"

"Sanırım hayır."

"İyi."

"Dur bakalım, öyle çat pat diye gitmek yok."

"Evet?"

"Onunla mı sevgili olacaksın?"

"Hayır be *uyduruyorsun sesi* uydurma sende! Sadece sordum."

"Peki, öyle olsun Ashley hanım!"

Biraz utanarak sırama doğru yöneldim. Yanım yine her zamanki gibi boştu. Justin yanıma otursa? Monica'nın yanına da David gelse? 

"Hey! Justin, yanıma gelsene!"

"Tamam se- Ashley."

Sanırım az kalsın sevgilim diyordu.

"Justin, bana sevgilim diyebilirsin, ama asla sevgili olamayız."

"Hangi bakış açısından bakıyorsun Ashley?"

"İmkansız."

"Bir şeye de olumlu bak, belki gün gelir sevgili oluruz."

"Evlenme teklifi ile mi?"

"Tabikide!"

"İyi görelim bakalım."


Ertesi sabah okula geldiğimde yine her zamanki sırama oturdum. Justin çoktan gelmişti. Ah! Tanrım, neden onu bu kadar düşünüyorum ki? O benim sadece arkadaşım. 

"He, tamam gelmişsin hazır ol!"

"Neye?"

"Sen sadece hazır ol."

Önüme eğildi, aman Tanrım! Yoksa evlenme teklifi mi edecekti?

"Benimle evlenir misin?"

Herkes bize bakarak bağırmaya başladı:

"KABUL ET! KABUL ET! KABUL ET!"

Bende tabiki bu çağrılara dayanamadığım için 'Evet' dedim.

Sınıftan alkış sesi koptu. Yüzüğü de takıyor.

"Hoş geldin sevgilim."

"Hoş buldum sevgilim."

Hailey'e baktım. Bana göz kırptı. Ben de omuzlarımı kaldırarak ona gülümsedim. Sarıldık. Evet mutluydum. Ama ailem? Onların buna rızası olacak mıydı? Hey, sanki oradan Michael bana bakıyor. Neden acaba? Kıskanmadı her halde? 

"Bir dakika."

Michael'in sırasına doğru yöneliyordum. Kollarımı birleştirerek:

"Hey, ne oldu? Bana sakın kıskandım deme."

"Ne kıskanması canım? Sadece sana yeni sevgilin ile mutluluklar dilerim." 

"Sağ ol."

Yavaşça Justin'in yanına gittim.

"Hadi sevgilim, gidelim."

"Tamamdır."

Elimizi tuttuk. Kalbim o kadar çok hızlı atıyordu ki yerinden fırlayacak! Ah, o da ne? Önümdeki şey, sanki bir nota benziyor. Hemen yere eğilerek Justin'e 'Bekle' işareti yaptım. O da durdu. Notu açıp okudum. "Karşına bak, kim var?" yazıyordu. Büyük bir endişeyle kafamı kaldırdım. BİDE NE GÖREYİM! Karşımdaki annem. Bana yeni sevgilinden bahsetmeyecek misin? 

"Umm, tabii. İşte anneciğim, bu Justin. Justin, bu annem. Anne, bu Justin." 

"*Justin'e fısıldayarak* Justin, senin annen ve baban?"

"Zaten yüzüğü onlar aldılar, onlar biliyor."

"He, güzel."






Hadi HissetWhere stories live. Discover now