0.3

5 2 0
                                    

Ertesi gün okula gitmiştim. Sınıfa girdiğimde Michael çoktan gelmişti. Ancak benim yanımda değil, Lisa'nın yanında oturuyordu. Ona arkadan göz kırptım. Oda bana göz kırptı. Ama Lisa ile birlikte çok mutlu görünüyordu. Ne! Olamaz, Michael daha demin bana göz kırptı ama şimdi Lisa'nın elinden tutuyor! Sıramdan kalkarak Michael'in kolunu çektim. Ve onu ittirerek bahçeye çıkardım. "Neden anlamıyorsun, Lisa ile birlikte olman hoşuma gitmiyor! Onun elini tutman, onu benden çok seviyormuş gibi durman... beni çok huzursuz ediyor! Beni anlıyor musun?! Çünkü b-ben seni seviyorum!" Ona duygularımı ifade etmem ile ağızımı tutarak sınıfa kaçtım. Yanım yine boştu. Michael Lisa ile konuşuyordu. Onları duyamıyordum. Ve Michael yavaş adımlar ile bana yaklaşıyordu. Gözlerimi kocaman açarak önüme döndüm. Ve Michael benim yanıma oturdu. Ve arkama döndüm. "Ne yapsam ki?" "Sen bana fikir verir misin?" Hala arkamı dönüktüm. "Vermeyecek misin?" "Peki." Konuşmayı bıraktı ve önünü döndü. "Ne fikri vereyim?" "Aradığım şeyi bulamıyorum." "Ne arıyorsun ki?" "Senin gülücüğünü" Biraz utandım. "Sana bulayım mı? ben yerini biliyorum." "Sevinirim." Yavaşça gülmeye başladım. "İşte Burada." "Bu gülücüğü hiç kaybetme sende dursun kaybedersen üzülürüm." "Peki." Ve Michael yavaşça elimi tuttu. "Hep benimle ol." "Sende." Okul çıkışı beraber eve gittik. Michael'in evine gittiğimizde ona hoşça kal demiştim. Michael gözlerini kocaman açarak bana bir şey demeye çalışıyordu. "Ashley çekil!" "Ne!" " Ashley arkanı dön!!" Bana arkanı dön diyordu. Arkamı baktığımda arkamdan araba geliyordu. Ama artık çok geçti...

Uyandığımda bir sedyede yatıyordum. Michael elimi tutuyordu. Kısık bir ses ile: "Michael" dedim. Heyecan ile yüzüme baktı. Yüzümde küçük bir gülümseme vardı. Michael'in gözleri iri iri açıldı. Doktor çağırmaya gitti. "Doktor bey, Ashley uyandı, onu taburcu edebilir misiniz?" "Durumuna bağlı, öncelikle ona bakmam gerek."

"Evet onu taburcu edebiliriz." Eve geldiğimde yavaşça koltuğuma oturdum. Annem yüz ifademden bir şeyler olduğunu anladı. "Ashley, her şey yolunda mı?" "E-e-evet a-anneciğim." "Odana çık bakalım dinlen biraz." "Tamam." Yavaş adımlar ile merdivenden çıkıyordum. Sanki takip ediliyordum. Bir an dengemi kaybedecek gibi oldum. Tam düşecektim ki annem tuttu. "Ashley, her şey yolunda mı? lütfen bana dürüstçe cevap ver." "Her şey  yolunda anne! Kaç kere diyeceğim?" "Peki." Annemi üzdüğümün farkındaydım ama o olayı deseydim daha çok üzülürdü. Yatağıma kafa üstü yattım. Camdan dışarıya baktığımda yukarıdan yıldız kayıyordu. Hemen bir dilek tuttum. Ve iki elimi birleştirerek camdaki mermere koydum. Gökyüzünü izlemek her zaman beni iyi hissettiriyordu. Her zaman moralim yerine geliyordu.

Ertesi gün, okula çıkmak için hazırlandım, ve okulun yolunu tuttum. Her şey iyiydi... ki Michael'in herkese her şeyi dediğini duyduğuma kadar. Michael'e kızgın kızgın bakıyordum. "Neden herkese her şeyi dedin?" "Ben mi?" "Evet sen." "B-ben kimseye b-bir şey d-demedim ki." Yalan söylediği yüz ifadesinden belliydi. Ama hiç bir şey demedim. Okul boyu sustuk.

Hadi HissetNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ