"...hemen hazırlansan iyi edersin."

Cümlesini bulunduğumuz yoğun atmosferin aksine sakince sonlandırdı.

"Bunu yaptığına inanamıyorum!"

"Birine silah doğrultuyorsan ya o silahı ateşleyeceksin ya da kendini vurulmaya hazırlayacaksın."

"Senin gibi mi," diye sordum ancak bana silahımı geri vermekle yetindi.

"Al. Amerika'ya dönünce seni biriyle tanıştıracağım. Onunla biraz çalışırsın, böylece bu geceki gibi durumlarla karşılaştığında..."

Sözünü kestim hemen. "Amerika'ya dönmediğim gibi kimseyle de çalışmayacağım. Sen gelene dek o silahı kimseye doğrultmamıştım."

"Bundan o kadar emin olma," deyip odanın içinde ilerlemeye başladı. Pencereye doğru gidip, kalın kadife güneşliği kapattı. Geceleri yatmadan önce oda hafif aydınlık kalsın diye perdeleri açık bırakırdım.

"Evime izinsiz giriyorsun. Beni tehdit ediyorsun ve hiçbir şey olmamış gibi beni geri götürmeye çalışıyorsun."

Sabrım taşmak üzereydi. Dayanamadım ve "O yüksek Kaf dağından inip yanıma kadar lütfettiğine göre çok önemli bir şey oluyor ya da oldu," diye öfkeyle soludum.

"Önemli işlerimi bırakıp buraya geldiğimden emin olabilirsin. "

"Tamam işte. O önemli işlerine geri dön! Nasılsa seninle gelmeyeceğim."

Sert bakışları üzerimde gezindi. İfadesiz olsa da giydiğim kısa şortumdan görünen bacaklarıma ve ince askılı atletimden görünen göğüslerime baktığına yemin edebilirdim.

Bakışları çok kısa bir süre sonra yüzüme döndü. "Geri dönmeyeceğini söyleyerek beni sıkıntıya sokuyorsun ama geri döneceğini benden daha iyi biliyorsun. Şimdi hemen hazırlan da çıkalım. Bizi bekliyorlar," dedi.

"Bunca yolu geri dönüp babama başarısız olduğunu söylemek senin için zor olacak ama gelmiyorum," Bana dik dik baktı ve keskin, soğuk bir kahkaha attı. "Baban seni saçından sürüklemem gerekse bile geri getirmemi söyledi."

O anda içimde bir fırtına koptu.

"Her işiniz böyle. Gel Alessandra! Git Alessandra! Bana böyle davranamazsın! Bunu yapamazsın!"

Birkaç uzun adımda dibimde bitti ama durmadım.

"Yeter! Anlıyor musun beni, yeter! Onun için görünmez olmaktan bıktım. Ne diye buraya kaçtım sanıyorsun? Bıktım! Bitmek bilmez emirlerinden de ondan da bana yaptıklarından da bıktım usandım!"

"Tamam, sakin ol," deyip bana daha da yaklaştı.

Elimi havaya kaldırıp, "Sakın bana anlayışlı biriymiş gibi davranma! Senin de ondan, onlardan bir farkın yok. Moretti soyadını taşımıyorsun diye onun düşüncelerine sahip değilmişsin gibi davranayım deme."

Kaşlarını çattı. O mavi gözlerde bir fırtına kopacaktı. Gri bulutlar misali gözbebekleri karardı.

"Ben kim olduğumu da yerimi de her zaman bildim! Ama sen bir Principessa olduğunu unutuyorsun. Ne kadar inkâr edersen et bu değişmeyecek!"

LEONARDOWhere stories live. Discover now