54. Bölüm "MEYİL"

En başından başla
                                    

Düşünceli bir sessizlikle yemeğimizi yemiştik. Babam tatlı da yemeyi ve mekan değiştirmeyi teklif etmişti ancak reddetmiştim çünkü bugün daha bir keyifsiz hissediyordum. Arabasını Aras'ın evinin önünde durdurduğunda bana döndü ve bir kez daha, "Canını sıkan bir şey olursa, çocuk yakın arkadaşınmış ama yine de... kaba bir davranışını görürsen, hemen beni arıyorsun, tamam mı? Sakın çekinme. Ben onca yıl seni hiç kendimden uzak hissetmedim, sen böyle bir yanılgı içerisindeysen hemen kurtul. Cengiz de, Berrin de sana dünden hazır..." diyerek devam ediyordu ki gözlerimi yumarak, sabırsız bir ifadeyle "Tamam..." diye mırıldanmamla sustu. Hiç kimsenin evine kurulmaya niyetim yoktu. Şimdi abimin yanına dönsem dahi artık evimde hissedemezdim çünkü benim evim Hakan'dı. Bunu tattırmıştı ve benim o tattan başka şeyi duymaya dahi tahammülüm yoktu.

Onu anlamaya çalıştığımda daha ılımlı çıkan sesimle bir kez daha "Tamam..." diye mırıldandım. Kaygılı bir ifadeyle yüzüme bakıyordu. Sokak karanlıktı, arabanın içi karanlıktı ancak birbirimizi netçe görebiliyorduk. "Biliyorum. Zorda kalırsam ilk olarak seni arayacağım." Gözlerine bakarak acı acı tebessüm ettim. "Başka çarem varmış gibi tembihleyip duruyorsun..."

"Hadi canım sen de," dedi arkasına yaslanırken. "Bir bu kadar daha kalacak yer bulursun, biliyorum, biliyorum çünkü girdiğin her ortamda sevilirsin sen. İnsanlar senin ne asil bir kız olduğunu hemen anlarlar. Evlerini açarlar. Ancak... ben bir düzenin olsun diye uğraşıyorum. Çok yakının da olsa bu çocuk... ne kadar tutar ki yanında? Ya da sen, ne kadar rahat edebilirsin ki? Veya sevgilin... ayrılacaksınız kızım. Şimdiki aşklar böyle. Kapının önüne koyduğunda bir kez daha yıkılmayacak mısın? Tamam, bizde de pek rahat edeceğinin temennisini veremem başlar için ama zamanla alışacaksın, sahipleneceksin. Orası senin de evin olduğundan kimse kapıyı gösteremeyecek." Sustuğunda benden bir şeyler söylememi bekledi ancak konuşmadım. Doğru söylüyor, ileriyi görüyor olabilirdi ki Hakan'ın o odaya girişini beni evden kovmak olarak bile yorumlayabilirdim ancak bir üvey anne ve üvey abi modeli bulunduran o ev de bana hiç cazip gelmiyordu. Babamın bahsettiği düzen önceki düzenimi tamamen yok etmemden geçiyordu ve ben buna hazır değildim. Abisiyle yaşayan kız olmaktan çıkıp üvey abisi, annesi ve öz babasıyla yaşayan kız olacağıma üvey abisini gözden çıkarmasına sebep olduran adamla yaşayan kız olurdum. Düzenimi silip atacaksam bu yöne devrilmeliydim. Ancak haklı olduğu bir nokta vardı ki babam bu şartlar altında beni yanından göndermezdi, Hakan'ı kestiremiyordum. Belki de bir daha hiç o şansı vermeyecekti.

Sıkıntılı ancak samimi bir sesle "Düşüneceğim," dedim. "Haklı olabilirsin."

Dudakları içten bir gülümsemeye ev sahipliği yaparak kıvrıldı ve bana doğru yanaşıp yanaklarımdan öptü. "Yine de her şekilde sana saygı duyacağım. Babam gibi asla olmam."

Bu defa ben ona yanaştım ve sarıldım. "Babacığım... sen öyle olamazsın. Öyle olmak yerine olmamayı tercih edersin."

Geri çekildiğimde muzip bir ifadeyle kaşlarını çattı. "Gönderme miydi bu?"

Gülerek kafamı iki yana salladım. "Hayır."

"İyi bakalım," diye mırıldandıktan sonra gözleriyle evi işaret etti. "Saat çok geç oldu. Arkadaşın uyumasın sonra? Sen de yoruldun, iyice dinlen. Hemen bir karar vermek zorunda değilsin. Hatta karar vermek zorunda da değilsin. Ancak bu şekilde dahi olsa boş zamanlarda ara beni, tamam?"

Kafamı aşağı yukarı salladım. "Tamam babacığım. Görüşürüz. Kendine iyi bak."

Kapının kapağını açtığım sırada "Sen de kızım," diye cevap verdi. Aşağı indiğimde ona el sallayıp sırtımı döndüm ve kapıya kadar yürüyüp zili çaldıktan sonra arkamı döndüğümde tekrar göz göze geldik. İçinden kapının açılmaması ve beni kendi evine götürmeyi planladığını hisseder gibi oldum fakat çok geçmeden Aras kapıyı açtı. "Bebeğim nerdesin sen ya... Gözüm yollarda kaldı."

TAKINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin