"Boşver.Ben yatacağım,istediğin bir şey var mı?"

"Konuşmaya fırsatımız olmadı.Chanyeol'u gördün mü?"dedi.İsmiyle yüzümde engelleyemediğim bir gülümseme oluştu.Yatmaktan vazgeçtim ve ikimiz mutfak masasında gece yarısına biraz kahve biraz sigara eşliğinde sohbet ettik.Chanyeol ile ilgili konuşmaya başlayınca kendime engel olamıyordum,kelimeler uçsuz bucaksız geliyordu,konuşmaya doyamıyordum.Anlattıkça hem keyifleniyor hem de tuhaf bir sıkıntıya düşüyordum.

"Ne yapmayı düşünüyorsun peki?"dedi kahvesinden son yudumu alarak.Omuz silktim.Ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu.Yani Chanyeol'dan özür dilemiştim,evet, yeterli olmadığının farkındaydım ama başka ne yapabileceğimi bilmiyordum.Ailesi benden nefret ediyordu ve onunla görüşmemle birlikte ailesiyle tekrardan arası bozulacaktı.Ondan ailesini bırakıp gelmesini isteyemezdim ama bu saatten sonra ondan uzak kalamayacağımı da biliyordum.
Hastaneye gittiğim günden sonra onu bir daha görememiştim ve yarın akşam buraya gelmesiyle onu görebileceğim düşüncesi beni tatlı sayılabilecek bir heyecanın içine düşürüyordu.Gülümsememi engelleyemiyordum.

Onun için bir şeyler yapmak istiyordum ama ne yapacağımı da pek bilmiyordum,düşünmek için uzun bir gece vardı önümde.

"Ben yatıyorum."dedim aramızdaki kısa süreli sessizliği bozarken.Gülümsedi ve yanağını onun bana yaptığı gibi şapur şupur öpüp odama gittim.

Yatağımdaki nevresimimi değiştirip,tiksindiğimden falan değildi sadece başkasının kokusuyla uyumak istemiyordum,yatağa uzandım.Güzel yüzü gözümün önüne geldi.

Zorlukla uykuya daldım ve uyandığımda da pek iyi bir durumda değildim çünkü uzun zamandır görmediğim ıslak rüyalardan birini görmüştüm.Herkesten erken kalkmış olmama şükrederek banyoya girdim ve soğuk bir duş alarak toparlandım.Odama dönüp yatağımı da topladım ve üzerime ince pijamalar giydim.

Ben yatağımı toparlarken Taeyon'un uykulu ve homurdanan sesiyle dün gece ben geldiğimden beri uyuyan şimdi yeni uyanan Bulut'la konuştuğunu duydum.

"Azcık da baban baksın sana ya."dedi ve odamın kapısını şak diye açıverdi ve Bulut hevesle üzerime koştu.Beni uykulu görmeyi beklediğinden herhalde biraz şaşırmıştı ama gözleri yarı açık halde homurdanmaya devam edip uykusuna döndü.

Ben de Bulut'u sabah yürüyüşüne çıkarmak için hazırlandım ve saçlarımı hafifçe kurutup başıma bir şapka geçirdim.

Evden çıkarken de Soohyun'un sesini duydum.Dün akşama göre daha iyiydi.

"Baekhyun ben de geleyim mi?"dedi alt dudağını hafifçe dişleyip bana bakarken.Üzerinde her zamanki çiçekli elbiselerinden biri vardı.Başka birini sevseydi çok ama çok mutlu olabilirdi.Şöyle sevgisini hakedip sabaha kadar ona şiirler fısıldayacak biri ya da bakışlarıyla derdini şıp diye çözecek biri hani.Geçmişi temiz,benim aksime insanların çoğunun ismi anıldığında yüzünü buruşturmayacağı ya da babasının anlaşabileceği biri.Ona baktığımda istediğim tek şey gerçekten mutlu olmasıydı.

Başımı hafifçe sallayıp onay verdiğimde ikimiz de ayakkabılarımızı giydik ve evden çıktık.Hava gayet güzeldi.Hafifçe rüzgar esiyordu.Evim gerçekten sakin bir muhitte olduğundan bu saatte yürüyüşe çıkan bir kaç insan hariç pek kimseye rastlamamıştık.

Soohyun yaz ile ilgili bir şiir okudu ve bir süre böyle şeylerden bahsetmeye devam ettik.

Bir anda elimi tutuverdi.Bulutun tasmasını tuttuğum elimin içine nazik elini kaydırdı ve bir şey yokmuş gibi yürümeye başladı.

Bulutun tasmasını diğer elime aldım ve elimi yavaşça çektim ve küçük bir çocukmuş gibi başını okşayıp güldüm.Sanki elimi hiç tutmamış gibi ya da ben bundan rahatsız olmamışım gibi kahvaltı için krep yapmamız gerektiğini söyledim ve konuyu bambaşka yere çektim.

☄️☄️hard feelings ||baekyeol||☄️☄️Where stories live. Discover now